×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.

image

Beyhan Budak, Anlatmanın Gücü

Anlatmanın Gücü

Psikoloji Tv YouTube kanalına hoş geldiniz.

Ben Uzman Psikolog Beyhan Budak

Bugün size anlatmanın gücünden bahsetmek istiyorum.

Yaşadığımız şu dünyada insan kendisini anlattığıyla ifade ettiğiyle var oluyor biraz da.

Kendinizi, düşüncelerinizi, duygularınızı, hissettiklerinizi anlattığınızla var oluyorsunuz

ve bu anlattıklarınız sonucunda çevrenizdeki insanlardan aldığınız olumlu olumsuz geri bildirimler

size bu dünyada var olduğunuzu hissettiriyor ama bazı insanlar duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını, iyi kötü anılarını

etrafındaki insanlarla paylaşmaktan özellikle kaçınıyorlar.

Bu insanlar bütün sıkıntılarını içinde yaşıyorlar, içinde çözebileceklerini düşünüyorlar

ama ben bu durumu şuna benzetiyorum: Bir dolap düşünün, kapalı bir dolap.

İçine devamlı bir şeyleri tıkıyorsunuz. Bunlar bir yiyecek gibi olabilir aslında

bekledikçe kokması muhtemel olan şeyler.

Attığınız her şey orada kalıyor ve çözümlenmiyor doğal olarak da

bir süre sonra koku vermeye başlıyorlar.

Siz diyorsunuz ki "Ben unuttum. O problemi aştım. Hallettim."

ama o oradan koku vermeye devam ediyor.

Sonra hayatınız içinde o pis kokular size geliyor ve

kaynağını dahi bulamıyorsunuz.

O yüzden içimizde biriktirdiğimiz şeyler çevremize anlatmadıkça bize zarar vermeye başlıyorlar.

Duygularını, düşüncelerini, yaşadığı sıkıntılarını paylaşan insan anlatan insan rahatlar

ve içinde bazı olumsuz şeyleri biriktirmediği için devamlı yeni şeyler yaşama

ve bunlardan daha az etkilenme eğilimindedir

ama bazı insanlar vardır ki anlatamazlar, paylaşamazlar.

Bu belki onların da kontrolünde olan bir şey değildir.

Belki anlatırsa etrafındaki insanlar tarafından yeterince ciddiye alınmayacağını düşünür.

Belki diğer insanların kendi zayıf noktalarını öğreneceğini düşündüğü için güvenemediği için paylaşamaz

ama anlatmadıkça o içimizdeki tortular, kirler birikmeye başlar

ve bize yük olur. O yükler öyle ağır bir hale gelir ki farkına varmadan omuzlarımız çökmüş

sanki sırtımızda çok ağır içi kum dolu bir çuval taşıyor gibi bir hale dönüşürüz.

ve sorarız "Neden böyle oldum ben? Niye bu kadar kötü hissediyorum?" diye devamlı kendimizi sorgularız.

İçindekileri paylaşmak biraz da cesaret işidir, alışkanlık işidir.

Bazen niyetleniriz hadi derdimi sıkıntımı paylaşayım etrafımdaki insanlara

ama düşünürüz sonrasında "Ya kime anlatacağım? Nasıl başlayacağım? Nereden anlatacağım?" diye

ve sonrasında o en baştaki ürkek ve korkak halimize tekrar döneriz

ve şunu düşünürüz bazen "Ya ben anlatacağım sıkıntımı da karşı taraf bana öneri verecek ne olacak?"

işin aslında esprisi size karşı tarafın öneri vermesi değil.

Psikolojik süreçlerde işin en önemli kısmı anlatmanın ta kendisi.

Eskiler şöyle bir öneri verirlermiş: Sıkıntılı bir rüya gördüğün zaman sabah kimseye söylemeden önce

aç musluğu musluktan akan suyla beraber rüyanı anlat.

Kimse duymasın. Şimdi biz baktığımız zaman belki hurafe gelecek belki anlamsız gelecek ama

burada çok anlamlı bir nokta var anlatmanın kendisi bile harika bir şey.

Anlatmadığımız her şey başta söylediğim gibi bize yük oluyor.

Bazen biz terapi sürecinde danışanlarımızdan yazmasını isteriz.

Yazıp hatta çöpe atmasını dahi isteriz.

ve enteresan bir şekilde kimseye anlatmasa bile yazdığı halde o kadar güzel bir sonuç verir ki rahatlama verir ki bu ona.

O yüzden aslında anlatmanın en güzeli kanlı canlı olanı

karşımızda sevdiğimiz güvendiğimiz bir dosta anlatabilmek.

Ama bu bile yoksa yaşadığımız duyguları, düşünceleri bir kağıda yazabilmek

kendi kendimize bir ses kaydı yapabilmek dahi bizi rahatlatacaktır.

Kendinizi ifade edebildiğiniz, kendinizi rahatça anlatabildiğiniz güzel günler, güzel zamanlar diliyorum size.

Dinlediğiniz, izlediğiniz için çok teşekkür ederim.

Eğer yeni eklediğim videolardan haberdar olmak isterseniz

Psikoloji Tv YouTube kanalına abone olabilirsiniz.

Görüşmek üzere. Kendinize çok iyi bakın.

Learn languages from TV shows, movies, news, articles and more! Try LingQ for FREE

Anlatmanın Gücü of explaining|power Сила рассказа The Power of Storytelling

Psikoloji Tv YouTube kanalına hoş geldiniz. psychology|TV|YouTube|to the channel|welcome|you have come Welcome to the Psychology TV YouTube channel.

Ben Uzman Psikolog Beyhan Budak I|expert|psychologist|Beyhan|Budak I am Specialist Psychologist Beyhan Budak.

Bugün size anlatmanın gücünden bahsetmek istiyorum. ||erzählen|Kraft|| today|to you|of explaining|from the power|to talk|I want Сегодня я хочу поговорить с вами о силе рассказа. Today, I want to talk to you about the power of storytelling.

Yaşadığımız şu dünyada insan kendisini anlattığıyla ifade ettiğiyle var oluyor biraz da. |||||mit dem, was er erzählt|ausdrücken|ist|||| we live|this|world|person|himself|with what he tells|expression|with what he expresses|exist|becomes|a little|also В этом мире, в котором мы живем, люди существуют отчасти тем, через что они выражают себя. In the world we live in, a person exists somewhat through what they express and how they describe themselves.

Kendinizi, düşüncelerinizi, duygularınızı, hissettiklerinizi anlattığınızla var oluyorsunuz |Ihre Gedanken|Ihre Gefühle|fühlen|indem|| yourself|your thoughts|your feelings|your sensations|with what you tell|exist|you become Вы существуете, описывая себя, свои мысли, чувства и переживания. You exist through what you express about yourself, your thoughts, your feelings, and your experiences.

ve bu anlattıklarınız sonucunda çevrenizdeki insanlardan aldığınız olumlu olumsuz geri bildirimler ||was Sie erzählt haben||||erhaltenen||||Rückmeldungen and|this|what you have told|as a result|around you|from people|you receive|positive|negative|feedback|notifications и положительные и отрицательные отзывы, которые вы получаете от окружающих вас людей в результате того, что вы сказали. And as a result of what you express, the positive and negative feedback you receive from the people around you.

size bu dünyada var olduğunuzu hissettiriyor ama bazı insanlar duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını, iyi kötü anılarını to you|this|in the world|exist|that you are|makes you feel|but|some|people|their feelings|their thoughts|their experiences|good|bad|their memories это заставляет вас чувствовать, что вы существуете в этом мире, но некоторые люди не могут вспомнить свои чувства, мысли, переживания, хорошие и плохие воспоминания. makes you feel that you exist in this world, but some people do not express their feelings, thoughts, experiences, or their good and bad memories.

etrafındaki insanlarla paylaşmaktan özellikle kaçınıyorlar. around|with people|sharing|especially|they avoid Особенно они избегают делиться этим с окружающими. they especially avoid sharing with the people around them.

Bu insanlar bütün sıkıntılarını içinde yaşıyorlar, içinde çözebileceklerini düşünüyorlar |||||||lösen| these|people|all|their troubles|inside|they live|inside|they can solve|they think These people live all their troubles inside, thinking they can solve them within.

ama ben bu durumu şuna benzetiyorum: Bir dolap düşünün, kapalı bir dolap. but|I|this|situation|to this|I compare|a|cupboard|think|closed|a|cupboard But I liken this situation to: Imagine a closet, a closed closet.

İçine devamlı bir şeyleri tıkıyorsunuz. Bunlar bir yiyecek gibi olabilir aslında |constantly|a|things|you stuff|these|a|food|like|can be|actually Ты всегда что-то в него запихиваешь. На самом деле это может быть как еда. You keep stuffing things into it. These could actually be like food.

bekledikçe kokması muhtemel olan şeyler. as I wait|its smelling|likely|that|things Вещи, которые, вероятно, будут вонять, пока вы ждете. things that are likely to smell the longer you wait.

Attığınız her şey orada kalıyor ve çözümlenmiyor doğal olarak da what you throw|every|thing|there|it stays|and|it doesn't get resolved|natural|as|also Все, что вы выбрасываете, остается там и не рассасывается естественным образом. Everything you throw there stays and naturally doesn't get resolved,

bir süre sonra koku vermeye başlıyorlar. a|period|later|smell|to start giving|they start and after a while, they start to smell.

Siz diyorsunuz ki "Ben unuttum. O problemi aştım. Hallettim." you|you say|that|I|I forgot|that|problem|I overcame|I solved Вы говорите: «Я забыл. Я преодолел эту проблему. Я понял». You say, "I forgot. I overcame that problem. I dealt with it."

ama o oradan koku vermeye devam ediyor. but|he|from there|smell|to give|continue|he is doing but it continues to emit a smell from there.

Sonra hayatınız içinde o pis kokular size geliyor ve then|your life|inside|that|foul|smells|to you|they come|and Then those foul odors come into your life and

kaynağını dahi bulamıyorsunuz. its source|even|you cannot find Не могу найти даже источник. you can't even find their source.

O yüzden içimizde biriktirdiğimiz şeyler çevremize anlatmadıkça bize zarar vermeye başlıyorlar. that|reason|inside us|we have accumulated|things|to our surroundings|as long as we do not tell|to us|harm|to give|they start Поэтому, если мы не скажем окружающим о вещах, накопившихся внутри, они начинают нам вредить. That's why the things we accumulate inside us start to harm us unless we express them to our surroundings.

Duygularını, düşüncelerini, yaşadığı sıkıntılarını paylaşan insan anlatan insan rahatlar hislerini|düşüncelerini|yaşadığı|sıkıntılarını|paylaşan|insan|anlatan|insan|rahatlar Люди, которые делятся своими чувствами, мыслями и проблемами, чувствуют облегчение. A person who shares their feelings, thoughts, and struggles feels relieved.

ve içinde bazı olumsuz şeyleri biriktirmediği için devamlı yeni şeyler yaşama ve|içinde|bazı|olumsuz|şeyleri|biriktirmediği|için|sürekli|yeni|şeyler|yaşama и постоянно переживает новое, потому что не накапливает в себе каких-то негативных моментов. And because they do not accumulate negative things inside, they tend to experience new things continuously.

ve bunlardan daha az etkilenme eğilimindedir ve|bunlardan|daha|az|etkilenme|eğilimindedir и, как правило, менее подвержены их влиянию And they are less affected by these.

ama bazı insanlar vardır ki anlatamazlar, paylaşamazlar. ama|bazı|insanlar|vardır|ki|anlatamazlar|paylaşamazlar But there are some people who cannot express themselves, who cannot share.

Bu belki onların da kontrolünde olan bir şey değildir. this|maybe|their|also|under control|being|a|thing|is not Возможно, это тоже не то, что находится под их контролем. This may not be something that is under their control either.

Belki anlatırsa etrafındaki insanlar tarafından yeterince ciddiye alınmayacağını düşünür. maybe|if he/she tells|around him/her|people|by|enough|seriously|he/she will not be taken|he/she thinks Может быть, он думает, что если он это сделает, окружающие не будут воспринимать его достаточно серьезно. Maybe they think that if they explain it, the people around them won't take it seriously enough.

Belki diğer insanların kendi zayıf noktalarını öğreneceğini düşündüğü için güvenemediği için paylaşamaz maybe|other|people's|own|weak|points|he/she will learn|he/she thinks|because|he/she cannot trust|for|he/she cannot share Может быть, он не может поделиться, потому что не может доверять другим людям, потому что думает, что они узнают о его слабых местах. Maybe they can't share because they think other people will learn their weak points and they can't trust them.

ama anlatmadıkça o içimizdeki tortular, kirler birikmeye başlar but|as long as he/she does not tell|that|inside us|residues|dirt|accumulating|it starts But as long as they don't explain it, the residues and dirt inside us start to accumulate.

ve bize yük olur. O yükler öyle ağır bir hale gelir ki farkına varmadan omuzlarımız çökmüş and|to us|burden|becomes|that|burdens|so|heavy|a|state|comes|that|notice|without|our shoulders|slumped и это становится для нас бременем. Это бремя становится настолько тяжелым, что наши плечи опускаются, даже не осознавая этого. and it becomes a burden to us. Those burdens become so heavy that without realizing it, our shoulders slump.

sanki sırtımızda çok ağır içi kum dolu bir çuval taşıyor gibi bir hale dönüşürüz. as if|on our back|very|heavy|inside|sand|full|a|sack|carrying|like|a|state|we turn мы становимся такими, как если бы несли на спине очень тяжелый мешок, полный песка. We turn into a state as if we are carrying a very heavy sack filled with sand on our backs.

ve sorarız "Neden böyle oldum ben? Niye bu kadar kötü hissediyorum?" diye devamlı kendimizi sorgularız. ||||||||||||||fragen and|we ask|why|like this|I became|I|why|this|so|bad|I feel|that|constantly|ourselves|we question And we ask ourselves, "Why have I become like this? Why do I feel so bad?" We constantly question ourselves.

İçindekileri paylaşmak biraz da cesaret işidir, alışkanlık işidir. die Inhalte|||||Sache|Gewohnheit| |sharing|a bit|also|courage|it is a job|habit|it is a job Делиться содержимым — это тоже вопрос мужества, дело привычки. Sharing what is inside is also a matter of courage, a matter of habit.

Bazen niyetleniriz hadi derdimi sıkıntımı paylaşayım etrafımdaki insanlara |nehmen wir uns vor||||teilen|| sometimes|we intend|come on|my trouble|my distress|I will share|around me|to people Иногда мы намерены, позвольте мне поделиться своими проблемами с окружающими меня людьми. Sometimes we intend to share my troubles and worries with the people around me.

ama düşünürüz sonrasında "Ya kime anlatacağım? Nasıl başlayacağım? Nereden anlatacağım?" diye but|we think|afterwards|what if|to whom|I will tell|how|I will start|from where|| но потом мы думаем: «Кому мне рассказать? С чего начать? Где мне рассказать?» говоря But then we think, "Who am I going to tell? How will I start? Where will I begin?"

ve sonrasında o en baştaki ürkek ve korkak halimize tekrar döneriz ||||erste|||||| and|afterwards|that|most|initial|timid|and|fearful|to our state|again|we return и тогда мы возвращаемся к нашему первоначальному робкому и трусливому состоянию And then we return to that initial timid and fearful state.

ve şunu düşünürüz bazen "Ya ben anlatacağım sıkıntımı da karşı taraf bana öneri verecek ne olacak?" ||||||||||||Vorschlag||| and|this|we think|sometimes|what if|I|I will tell|my distress|also|opposite|side|to me|suggestion|he/she will give|what|it will be а иногда мы думаем: «А что, если я расскажу о своей проблеме, а другая сторона предложит мне, что произойдет?» And sometimes we think, "What if I share my troubles and the other person just gives me suggestions? What will happen?"

işin aslında esprisi size karşı tarafın öneri vermesi değil. ||Witz|||||| the work|actually|the joke|to you|opposite|side's|suggestion|giving|not The essence of the matter is not about the other party making a suggestion to you.

Psikolojik süreçlerde işin en önemli kısmı anlatmanın ta kendisi. psychological|processes|the work|the most|important|part|telling|just|itself Важнейшей частью работы в психологических процессах является само рассказывание. The most important part of psychological processes is the act of narrating itself.

Eskiler şöyle bir öneri verirlermiş: Sıkıntılı bir rüya gördüğün zaman sabah kimseye söylemeden önce die Alten||||würden sie geben||||gesehene||||| the ancients|like this|a|suggestion|they used to give|troubled|a|dream|you saw|when|in the morning|to no one|without telling|before In the old days, they used to suggest this: When you have a troubling dream, before telling anyone in the morning,

aç musluğu musluktan akan suyla beraber rüyanı anlat. |Wasserhahn|vom Wasserhahn|fließendem|mit Wasser||| open|the tap|from the tap|flowing|with water|together|your dream|tell Включите кран и расскажите свой сон по воде, текущей из крана. turn on the tap and narrate your dream along with the water flowing from the faucet.

Kimse duymasın. Şimdi biz baktığımız zaman belki hurafe gelecek belki anlamsız gelecek ama no one|let him/her not hear|now|we|we look|time|maybe|superstition|it will come|maybe|meaningless|it will come|but Пусть никто не слышит. Теперь, когда мы посмотрим на это, может быть, это будет суеверие, может быть, это будет бессмысленно, но No one should hear this. Now, when we look at it, it may seem like a superstition or meaningless, but

burada çok anlamlı bir nokta var anlatmanın kendisi bile harika bir şey. here|very|meaningful|a|point|there is|of telling|itself|even|wonderful|a|thing there is a very meaningful point here; the act of narrating itself is a wonderful thing.

Anlatmadığımız her şey başta söylediğim gibi bize yük oluyor. we do not tell|every|thing|at first|I said|as|to us|burden|it becomes Everything we do not narrate becomes a burden to us, as I mentioned at the beginning.

Bazen biz terapi sürecinde danışanlarımızdan yazmasını isteriz. sometimes|we|therapy|in the process|from our clients|to write|we want Иногда мы просим наших клиентов писать в процессе терапии. Sometimes, during the therapy process, we ask our clients to write.

Yazıp hatta çöpe atmasını dahi isteriz. writing|even|to the trash|throwing|even|we want Мы хотим, чтобы он это записал и даже выбросил. We even want them to write it down and throw it away.

ve enteresan bir şekilde kimseye anlatmasa bile yazdığı halde o kadar güzel bir sonuç verir ki rahatlama verir ki bu ona. |||||anlässt|||||||||||Entspannung|||| and|interesting|a|way|to anyone|not telling|even|writing|although|that|so|beautiful|a|result|it gives|that|relief|it gives|that|this|to him/her And interestingly, even if they don't tell anyone, the result they get from writing is so beautiful that it brings them relief.

O yüzden aslında anlatmanın en güzeli kanlı canlı olanı ||||||blutige|| that|reason|actually|telling|the|best|alive|living|one Поэтому лучше всего рассказать тому, у кого кровь. That's why the best way to express something is to share it with a living, breathing person.

karşımızda sevdiğimiz güvendiğimiz bir dosta anlatabilmek. ||dem wir vertrauen||| in front of us|we love|we trust|a|friend|being able to tell To be able to share it with a friend we love and trust.

Ama bu bile yoksa yaşadığımız duyguları, düşünceleri bir kağıda yazabilmek |||||||||schreiben können but|this|even|if not|we experience|feelings|thoughts|a|paper|to be able to write Но даже если это не так, мы сможем записать чувства и мысли, которые испытываем, на листе бумаги. But even if this is not possible, being able to write down the feelings and thoughts we experience on a piece of paper

kendi kendimize bir ses kaydı yapabilmek dahi bizi rahatlatacaktır. own|to ourselves|a|voice|recording|to be able to make|even|us|will relax or even making a voice recording for ourselves will relax us.

Kendinizi ifade edebildiğiniz, kendinizi rahatça anlatabildiğiniz güzel günler, güzel zamanlar diliyorum size. Ihnen||können|||erklären|||||| yourself|expression|you can express|yourself|comfortably|you can explain|beautiful|days|beautiful|times|I wish|to you Я желаю вам хороших дней и хороших времен, когда вы можете выразить себя и выразить себя с комфортом. I wish you beautiful days and good times where you can express yourself and tell your story comfortably.

Dinlediğiniz, izlediğiniz için çok teşekkür ederim. you listened|you watched|for|very|thanks|I give Большое спасибо, что слушаете и смотрите. Thank you very much for listening and watching.

Eğer yeni eklediğim videolardan haberdar olmak isterseniz ||hinzugefügt||informiert|| if|new|I added|videos|aware|to be|if you want If you want to be informed about the new videos I added

Psikoloji Tv YouTube kanalına abone olabilirsiniz. Psychology|TV|YouTube|to the channel|subscriber|you can be You can subscribe to the Psychology TV YouTube channel.

Görüşmek üzere. Kendinize çok iyi bakın. to meet|soon|yourself|very|good|take care See you soon. Take good care of yourself.

PAR_TRANS:gpt-4o-mini=2.01 PAR_CWT:AvJ9dfk5=5.51 en:AvJ9dfk5 openai.2025-02-07 ai_request(all=28 err=0.00%) translation(all=55 err=0.00%) cwt(all=510 err=0.78%)