×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: çerez politikası.


image

Who is She?, Bölüm On Bes

CANAN: Ne kadar para istiyorsunuz?

CENGİZ: Size daha kaç kez söylemek zorundayım?

Ben size yardımcı olmayacağım.

CANAN: Tamam ben size gerçeği söyleyeceğim.

CENGİZ: Şimdi gerçek ortaya çıkıyor.

CANAN: Abim, ölen bir akrabamızdan, yakın zamanda çok miktarda para aldı.

CENGİZ: Bunun benimle ne alakası var ki?

CANAN: Ben, onun bu kız ile evli olmadığından ya da onunla bir ilişki yaşamadığından emin olmak istiyorum.

CENGİZ: Bu sizin için neden önemli?

CANAN: Ben, bu kızın paranın herhangi bir kısmını almasını istemiyorum.

Bu nedenle, sizin yardımınıza ihtiyacım var.

CENGİZ: Onlar birlikte yaşıyor olsalar bile bunun, ona parayı paylaşma hakkını verdiğini sanmıyorum.

CANAN: Bu gibi şeyler hakkında ne biliyorsunuz ki?

Sizin bir avukat olmadığınız kesin!


CANAN: Ne kadar para istiyorsunuz? CANAN: Wie viel Geld wollen Sie? CANAN: How much money do you want? CANAN : Combien d'argent voulez-vous ? КАНАН: Сколько денег вы хотите?

CENGİZ: Size daha kaç kez söylemek zorundayım? CENGIZ: Wie oft muss ich Ihnen das noch sagen? CENGİZ: How many times do I have to tell you? CENGIZ : Combien de fois dois-je te le dire ? ЦЕНГИЗ: Сколько раз тебе повторять?

Ben size yardımcı olmayacağım. Ich werde Ihnen nicht helfen. I will not help you. Je ne vais pas vous aider.

CANAN: Tamam ben size gerçeği söyleyeceğim. هل: حسنًا ، سأقول لك الحقيقة. CANAN: Okay, ich werde Ihnen die Wahrheit sagen. CANAN: Okay, I'll tell you the truth. CANAN : D'accord, je vais vous dire la vérité.

CENGİZ: Şimdi gerçek ortaya çıkıyor. سنغيز: الحقيقة بدأت تظهر الآن. CENGIZ: Jetzt kommt die Wahrheit ans Licht. CENGİZ: Now the truth is revealed. CENGİZ : Maintenant, la vérité éclate. ЦЕНГИЗ: Теперь правда выходит наружу.

CANAN: Abim, ölen bir akrabamızdan, yakın zamanda çok miktarda para aldı. CANAN: Mein Bruder hat kürzlich einen großen Geldbetrag von einem verstorbenen Verwandten erhalten. CANAN: My brother recently received a lot of money from a deceased relative. CANAN : Mon frère a récemment reçu une grosse somme d'argent d'un parent décédé. КАНАН: Мой брат недавно получил крупную сумму денег от умершего родственника.

CENGİZ: Bunun benimle ne alakası var ki? CENGIZ: Was hat das mit mir zu tun? CENGİZ: What does this have to do with me? CENGIZ : Qu'est-ce que cela a à voir avec moi ? CENGIZだ:私と何の関係があるんですか?

CANAN: Ben, onun bu kız ile evli olmadığından ya da onunla bir ilişki yaşamadığından emin olmak istiyorum. CANAN: Ich möchte sicherstellen, dass er nicht mit diesem Mädchen verheiratet ist oder eine Affäre mit ihr hat. CANAN: I want to make sure that she is not married to or has no relationship with this girl. CANAN : Je veux m'assurer qu'il n'est pas marié à cette fille ou qu'il n'a pas de liaison avec elle. カナン彼がその女と結婚していないか、浮気していないか確かめたい。 КАНАН: Я хочу убедиться, что он не женат на этой девушке и не имеет с ней любовной связи.

CENGİZ: Bu sizin için neden önemli? CENGIZ: Warum ist Ihnen das wichtig? CENGİZ: Why is this important to you? CENGIZ : Pourquoi est-ce important pour vous ? CENGİZ:それはなぜですか? CENGİZ: Почему это важно для Вас?

CANAN: Ben, bu kızın paranın herhangi bir kısmını almasını istemiyorum. CANAN: Ich will nicht, dass dieses Mädchen einen Teil des Geldes nimmt. CANAN: I don't want this girl to take any part of the money. CANAN : Je ne veux pas que cette fille prenne une part de l'argent. カナンこの女の子にお金を取られたくない。 КАНАН: Я не хочу, чтобы эта девушка получила хоть какие-то деньги.

Bu nedenle, sizin yardımınıza ihtiyacım var. Deshalb brauche ich Ihre Hilfe. Therefore, I need your help. Par conséquent, j'ai besoin de votre aide.

CENGİZ: Onlar birlikte yaşıyor olsalar bile bunun, ona parayı paylaşma hakkını verdiğini sanmıyorum. CENGIZ: Selbst wenn sie zusammenlebten, glaube ich nicht, dass ihm das das Recht gibt, das Geld zu teilen. CENGİZ: Even if they live together, I don't think it gives him the right to share the money. CENGİZ : Même s'ils vivent ensemble, je ne pense pas que cela lui donne le droit de partager l'argent. ЦЕНГИЗ: Даже если они жили вместе, я не думаю, что это дает ему право делить деньги.

CANAN: Bu gibi şeyler hakkında ne biliyorsunuz ki? CANAN: Was wissen Sie über solche Dinge? CANAN: What do you know about such things? CANAN : Que savez-vous de ces choses-là ? КАНАН: Что вы знаете о таких вещах?

Sizin bir avukat olmadığınız kesin! Sie sind sicher kein Anwalt! You are not a lawyer! Vous n'êtes certainement pas avocat ! Вы, конечно, не юрист!