×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Culture Talk Turkey, Volleyball

Volleyball

A: Sizinle tanışabilir miyiz?

B: Evet tabii ki.

A: İsminiz?

B: Yenel Balta.

A: Ne iş yapıyorsunuz?

B: Grafik tasarımcıyım.

A: Hangi okuldan mezunsunuz?

B: Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi Garafik Ana Sanat dalı mezunuyum.

A: Peki okulda okurken okul dışında yaptığınız, eğlence için yaptığınız bir aktivite var mıydı?

B: Evet deşarj olma amaçlı çok sevdiğim için voleybolla uğraştım. Voleybol bir hayli zevkliydi. Yıl olarak şu an hatırlayamayacağım ama Lise 1’den taki 90 yılına kadar yani üniversite bitirdikten bir yıl sonrasına kadar voleybolla uğraştım. Lisanslı olarak.

A: (Soru duyulmuyor)

B: Evet. Lisanslı olarak bir kaç takımda oynadım çünkü tek takımda kalmak zor. Sezonluk değişiyordu bizde komple takım olarak (A: gidiyordunuz) diğer takıma geçiyorduk. Üniversitede de devam ettirdim okul takımında tabii ki. Hem fakülte de hem üniversiteyi de temsil ettim.

A: Peki üniversitede okurken sporcu olmak kolay mıydı? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

B: Olabildiğince zor çünkü güzel sanatlar fakültesinde okuduğunuz için akşama kadar eğitim alıyorsunuz ve uygulamalı bir eğitim ve akşamları antrenmanlar oluyordu. Hem fiziken yorgunsunuz, ordan ve Beytepe kampüsü Ankara'nın olabildiğince dışında, şehrin dışında bir yerdeydi, ordan Ankara'nın merkezine gidip

A: Eve ulaşmak...

B: Spor salonuna ulaşmak hele ki farklı farklı yerlerde bu her zaman aynı yerde antrenman yapılmadığı için klubün sağladığı yer değişken oluyordu. Dolayısıyla ulaşım zor oluyordu.

A: (soru duyulmuyor)

B: Hayır. Yalnızca derslerden izin alabiliyordunuz turnuvalarda ya da maçlarda her hangi bir destek yoktu. Formanızı veriyordu o da destek değil. Mecburen yani onu kendimiz kişisel karşılayamayacağımıza göre

A: Peki bu voleybol oynamanız için size çevreden, ailenizden destek geldi mi? Yardımcı oldular mı?

B: Hayır. Tek desteği kendimde buldum. İçimden bunu çok yapmayı istediğim için devam ediyordum. Anne-baba daha çok baba çok karşı çıktı ama ben karşı çıkmasına rağmen sürdürdüm çünkü canım istiyordu istediğim şey yapmak istiyordum. Ta ki spor beni bırakana kadar ben sporu bırakmadım. İş hayatıyla zaten birlikte gitmedi çünkü iş hayatının sorumluluğu öğrencilikle aynı değil bambaşka.

A: Peki çok teşekkür ediyorum.

B: Rica ediyorum.


Volleyball Volleyball バレーボール

A: Sizinle tanışabilir miyiz? A: Can we meet you?

B: Evet tabii ki. B: Yes of course.

A: İsminiz? A: Your name?

B: Yenel Balta.

A: Ne iş yapıyorsunuz? A: What do you do?

B: Grafik tasarımcıyım. B: I am a graphic designer.

A: Hangi okuldan mezunsunuz? A: Which school did you graduate from?

B: Hacettepe Güzel Sanatlar Fakültesi Garafik Ana Sanat dalı mezunuyum. B: I graduated from Hacettepe Faculty of Fine Arts, Garafik.

A: Peki okulda okurken okul dışında yaptığınız, eğlence için yaptığınız bir aktivite var mıydı? A: Well, were there any recreational activities you did outside of school while you were studying at school?

B: Evet deşarj olma amaçlı çok sevdiğim için voleybolla uğraştım. B: Yes, I did volleyball because I loved it for discharge purposes. Voleybol bir hayli zevkliydi. Volleyball was very enjoyable. Yıl olarak şu an hatırlayamayacağım ama Lise 1’den taki 90 yılına kadar yani üniversite bitirdikten bir yıl sonrasına kadar voleybolla uğraştım. As a year, I will not remember now, but I have been dealing with volleyball from High School 1 until the year 90, that is, one year after I graduated from university. Lisanslı olarak. Under license.

A: (Soru duyulmuyor) A: (Question inaudible)

B: Evet. Lisanslı olarak bir kaç takımda oynadım çünkü tek takımda kalmak zor. I've played in a few teams under license because it's hard to stay on one team. Sezonluk değişiyordu bizde komple takım olarak (A: gidiyordunuz) diğer takıma geçiyorduk. It was changing seasonally and we were moving to the other team as a complete team (A: you were going). Üniversitede de devam ettirdim okul takımında tabii ki. I continued at university, of course, in the school team. Hem  fakülte de hem üniversiteyi de temsil ettim. I represented both the faculty and the university.

A: Peki üniversitede okurken sporcu olmak kolay mıydı? A: Was it easy to be an athlete while studying at university? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız? What difficulties did you encounter?

B: Olabildiğince zor çünkü güzel sanatlar fakültesinde okuduğunuz için akşama kadar eğitim alıyorsunuz ve uygulamalı bir eğitim ve akşamları antrenmanlar oluyordu. B: It is as difficult as it can be, because you are studying at the faculty of fine arts, you study until the evening and there was a hands-on training and practice in the evenings. Hem fiziken yorgunsunuz, ordan ve Beytepe kampüsü Ankara’nın olabildiğince dışında, şehrin dışında bir yerdeydi, ordan Ankara’nın merkezine gidip Besides, you are physically tired, and the Beytepe campus was outside of Ankara as far as possible, outside the city.

A: Eve ulaşmak... A: Reaching home...

B: Spor salonuna ulaşmak hele ki farklı farklı yerlerde bu her zaman aynı yerde antrenman yapılmadığı için klubün sağladığı yer değişken oluyordu. B: Reaching the gym, especially in different places, it was not always the same place, so the place provided by the club was variable. Dolayısıyla ulaşım zor oluyordu. Therefore, transportation was difficult.

A: (soru duyulmuyor) A: (question not heard)

B: Hayır. B: No. Yalnızca derslerden izin alabiliyordunuz turnuvalarda ya da maçlarda her hangi bir destek yoktu. You could only get permission from classes, there was no support in tournaments or matches. Formanızı veriyordu o da destek değil. He was giving your jersey and that's not support. Mecburen yani onu kendimiz kişisel karşılayamayacağımıza göre I mean, since we can't take him personally

A: Peki bu voleybol oynamanız için size çevreden, ailenizden destek geldi mi? A: Did you receive support from your environment and family for this volleyball game? Yardımcı oldular mı? Did they help?

B: Hayır. B: No. Tek desteği kendimde buldum. I found the only support in myself. İçimden bunu çok yapmayı istediğim için devam ediyordum. I kept going because I wanted to do this so much in my heart. Anne-baba daha çok baba çok karşı çıktı ama ben karşı çıkmasına rağmen sürdürdüm çünkü canım istiyordu istediğim şey yapmak istiyordum. Parents and fathers were more against it, but I continued despite their opposition because I wanted to do what I wanted. Ta ki spor beni bırakana kadar ben sporu bırakmadım. I did not quit sports until sports left me. İş hayatıyla zaten birlikte gitmedi çünkü iş hayatının sorumluluğu öğrencilikle aynı değil bambaşka. He did not go with business life anyway because the responsibility of business life is not the same as being a student.

A: Peki çok teşekkür ediyorum. A: Well, thank you very much.

B: Rica ediyorum. B: You're welcome.