Conversation 4 Part 2: The tourist information office konuşma|bölüm||turist|bilgi|ofisi ||the|Tourist|Tourist information office|tourist information office Gespräch 4 Teil 2: Die Touristeninformation Conversation 4 Part 2: The tourist information office Conversación 4 Parte 2: La oficina de información turística Conversation 4 Partie 2 : L'office de tourisme Conversa 4 Parte 2: O posto de informações turísticas Разговор 4. Часть 2: Офис туристической информации. Бесіда 4 Частина 2: Бюро туристичної інформації Konuşma 4 Bölüm 2: Turist bilgi ofisi

Olav: Hei! Olav|merhaba Olav: Hey! Olav: Merhaba! Vi vil gjerne ha et godt kart over Oslo. biz|istiyoruz|memnuniyetle|almak|bir|iyi|harita|üzerinde|Oslo ||||||карта|| |chcemy|||jakieś|dobre|mapa|nad| ||like|||good|map|of|Oslo We would like a good map of Oslo. Нам нужна хорошая карта Осло. Oslo'nun iyi bir haritasını almak istiyoruz.

Man: Her har du et godt kart. One||||||map adam|burada|var|sen|bir|iyi|harita Man: Here you have a good map. Мужчина: Вот у вас хорошая карта. Adam: İşte iyi bir harita. Det er gratis. o|dir|ücretsiz ||бесплатно ||It is free. It is free. Это бесплатно. Bu ücretsiz.

Olav: Takk. Olav|teşekkürler |thank Olav: Thank you. Olav: Teşekkürler. Har du en Oslo-guide? var mı|sen|bir|| ||||гид ||||przewodnik |you|||guide Do you have an Oslo guide? У вас есть гид по Осло? Bir Oslo rehberin var mı?

Man: Ja, her er en Oslo-guide. adam|evet|burada|var|bir|| ||here|||| Man: Yes, here's an Oslo guide. Мужчина: Да, вот путеводитель по Осло. Adam: Evet, işte bir Oslo rehberi. Den er også gratis. it|||free o|dir|de|ücretsiz It is also free. Это также бесплатно. Bu da ücretsiz.

Olav: Takk. Olav| Olav|teşekkürler Olav: Thank you. Olav: Teşekkürler. Har dere kort og frimerker? have|"you" or "you all"|cards||stamps ||||марки ||||znaczki var mı|siz|kart|ve|pul Do you have cards and stamps? У вас есть открытки и марки? Kart ve pul var mı?

Man: Ja, dere kan kjøpe kort og frimerker her. adam|evet|siz|-bilirsiniz|satın almak|kart|ve|pul|burada |yes||||||| Man: Yes, you can buy cards and stamps here. Adam: Evet, burada kart ve pul satın alabilirsiniz.

Olav: Har du en engelsk avis? Olav|sahip misin|sen|bir|İngilizce|gazete |||||gazeta |||a|English|newspaper Olav: Do you have an English newspaper? Олав: У вас есть английская газета? Olav: İngilizce bir gazeten var mı?

Man: Nei. adam|hayır |no Man: No. Adam: Hayır. Du må gå til en kiosk. you|must||||You must go to a kiosk. sen|zorundasın|gitmek|-e|bir|büfe |||||kiosk You have to go to a kiosk. Bir büfeye gitmelisin.

Olav: Takk. Olav|teşekkürler |thank Olav: Thank you. Olav: Teşekkürler. Ha det bra! hoşça|onu|iyi ||well Good bye! Hoşça kal!

Man: Hei hei! adam|merhaba|merhaba |Hi| Man: Here, here! Adam: Merhaba!