Artenschutzgesetz beschlossenVorteil für Bienen, für Bayern – und für Söder Закон о защите видов|принятая выгода|для|пчелы||Бавария|||Зёдер ||||||et|| species protection act|decided advantage|for|bees||Bavaria||for|Söder 《动物保护法》|决定的好处||||||| koruma yasası|karar verilen avantaj|için|arılar|için|Bavyera|ve|için|Söder legge sulla protezione degli animali|deciso|per|||||| قانون حفاظت از گونه‌ها|||زنبورها||بایرن||| Ley de protección|beneficio||abejas||Baviera||| Species protection law passedAdvantage for bees, for Bavaria - and for Söder Aprobada la Ley de Protección de EspeciesVentaja para las abejas, para Baviera y para Söder Wet op de soortenbescherming aangenomenGunstig voor bijen, voor Beieren - en voor Söder Ustawa o ochronie gatunków przyjętaKorzyść dla pszczół, dla Bawarii - i dla Södera Lei de proteção de espécies aprovadaVantagem para as abelhas, para a Baviera - e para Söder Закон о защите видов принятВыгода для пчел, для Баварии - и для Зёдера 瀕危物種保護法對蜜蜂、巴伐利亞和索德來說都是優勢 Doğa koruma yasası kabul edildi. Arılar için, Bavyera için - ve Söder için bir avantaj.

Am Anfang stand eine Niederlage, am Ende steht ein Gesetz, das von einer breiten Basis getragen wird. ||стоит||поражение|||||закон||||широкой|основе|поддерживается| ||||||fin||||||||||est at the|beginning|||defeat|||||law|that|||broad|base|carried| başta|başlangıç|durdu|bir|yenilgi|sonunda|son|duruyor|bir|yasa|ki|tarafından|bir|geniş|taban|taşınan|olacak ||||sconfitta|||||||||||sostenuto| |آغاز|ایستاد||شکست|در|پایان||یک|قانون|که|از|یک|گسترده|پایه|حمایت می‌شود|می‌شود |||||||||||||واسعة||| ||||Derrota|||||ley||||amplia||sostenido| At the beginning there was a defeat, at the end there is a law, which is supported by a broad base. В начале было поражение, в конце - закон, поддержанный широкими слоями населения. Başlangıçta bir yenilgi vardı, sonunda geniş bir taban tarafından desteklenen bir yasa var. Auch außerhalb des Parlaments. |за пределами||парламента |||du Parlement |outside|of|parliament ayrıca|dışında|-in|parlamento همچنین|بیرون|| |||البرلمان |fuera de|| Даже за пределами парламента. Parlamento dışında da. Das deutliche Votum der bayerischen Wähler beim Volksbegehren „Rettet die Bienen“ war eine Klatsche für die CSU. |четкое|Чёткое мнение||баварских|избиратели Баварии||народная инициатива|Спасите||пчёл|была||пощёчина|||Христианско-социальный союз |clear|vote|||voters||popular referendum|save|||||slap|||CSU bu|belirgin|oy|-in|Bavyeralı|seçmenler|-de|halk oylaması|kurtarın|-i|arılar|oldu|bir|tokat|için|-e|CSU |||||||referendum popolare||||||||| این|مشخص|رای|از|بایریش|رای‌دهندگان|در مورد|همه‌پرسی|نجات دهید|(م)|زنبورها||یک|سیلی|برای|حزب CSU|CSU |الواضحة||||||||||||||| |clara|voto|||votantes||referéndum|salvar||abejas|||paliza||| The clear vote of the Bavarian voters in the referendum "Save the bees" was a smack for the CSU. Четкое голосование баварских избирателей на референдуме "Спасите пчел" стало пощечиной для ХСС. Bavyeralı seçmenlerin "Arıları Kurtarın" referandumundaki belirgin oyu, CSU için bir tokat oldu. Man hatte die Dynamik und die Stimmung in der Bevölkerung völlig unterschätzt. انسان||این|دینامیک||جو (die Stimmung)|حال و هوا|در|در|جمعیت|کاملاً|دست کم گرفته |||dynamics|||mood|||population||underestimated insan|sahipti|o|dinamik|ve|o|ruh hali|içinde|o|nüfus|tamamen|küçümsedi |||Динамика|||настроение|||||недооценили Halktaki dinamik ve ruh hali tamamen göz ardı edildi. Doch es war das Geschick des bayerischen Ministerpräsidenten, aus der Niederlage einen Erfolg zu machen. اما||بود||سرنوشت||بایرنی|وزیرpräsident|از|از|شکست|یک|موفقیت|کردن|ساختن ||||fate||Bavarian|minister-president|||defeat|a||| ama|bu|oldu|o|beceri|o|Bavyeralı|başbakan|-den|o|yenilgi|bir|başarı|-e|yapmak ||||судьба|||премьер-министра Баварии|||поражение|||| Но баварский министр-президент умел превратить поражение в успех. Ancak Bavyera Başbakanı'nın yenilgiden bir başarı yaratma becerisi önemliydi. Markus Söder erkannte die Chance und nutzte sie. مارکوس|سودر|شناخت||فرصت|و|استفاده کرد|آن را ||recognized||||used| Markus|Söder|fark etti|o|fırsat|ve|kullandı|onu ||осознал||||использовал| Маркус Сёдер понял, что появилась возможность, и воспользовался ею. Markus Söder fırsatı fark etti ve bunu değerlendirdi. Er sah die fast zwei Millionen Wähler, die nicht nur eine bessere Naturschutzpolitik, sondern auch eine andere Landwirtschaft wollten. او||(م)||دو|میلیون|رای‌دهندگان|که|نه|فقط|یک|بهتر|سیاست حفاظت از طبیعت|بلکه|هم|یک|دیگر|کشاورزی|می‌خواستند ||||||||||||nature conservation policy|||||agriculture| o|gördü|o|neredeyse|iki|milyon|seçmen|o|değil|sadece|bir|daha iyi|doğa koruma politikası|ama|ayrıca|bir|farklı|tarım|istediler ||||два||избиратели||||||охрана природы|||||сельское хозяйство| Он увидел почти два миллиона избирателей, которые хотели не только лучшей природоохранной политики, но и другого сельского хозяйства. İki milyona yakın seçmenin sadece daha iyi bir doğa koruma politikası değil, aynı zamanda farklı bir tarım istediğini gördü. Söders Idee, die Kontrahenten an einem Runden Tisch zu versammeln, war ein Coup, weil er die Tür zum sogenannten Versöhnungsgesetz öffnete. Идея Зёдера|||оппоненты||||||собрать вместе|||удачный ход|||||||Закон о примирении| Söder's|||opponents|||round|||gather|||coup||||door||so-called|reconciliation law| Söder'in|fikir|o|rakipleri|bir|bir|yuvarlak|masa|-e|toplamak|oldu|bir|hamle|çünkü|o|o|kapı|-e|sözde|uzlaşma yasası|açtı سودر|ایده|(مورد)|مخالفان||یک|گردی|میز|به||بود|یک|حرکت|زیرا|آن|آن|دروازه|به قانون|به اصطلاح|قانون آشتی|باز کرد Идея Сёдера собрать противников за круглым столом стала переворотом, поскольку открыла путь к так называемому закону о примирении. Söder'in rakipleri bir araya toplama fikri bir hamleydi, çünkü bu, sözde uzlaşma yasasına kapı açtı. Bayern kann sich vieles leisten, wovon andere Bundesländer vielleicht nur träumen. بایرن|می‌تواند||بسیاری از چیزها|بدهد|از چه چیزی|دیگر|ایالت‌ها|شاید|فقط|رویا پردازی کنند |||many|afford|whereof|||perhaps|| Bavyera|-ebilir|kendini|birçok şey|karşılamak|-den|diğer|eyaletler|belki|sadece|hayal etmek Bavyera, diğer eyaletlerin belki sadece hayal edebileceği birçok şeyi karşılayabilir. Blühstreifen und unbewirtschaftete Gewässerränder kosten eine Menge, doch allein mit Geld wäre das nicht zu schaffen gewesen. نوارهای گلدهی|||حاشیه‌های آب||یک|مقدار|اما|تنها|با|پول|بود|این|نمی|به دست آوردن|انجام دادن|بود flower strips||unmanaged|waterways||||||||||||achieve| çiçekli şeritler|ve|işlenmemiş|su kenarları|maliyet|bir|miktar|ama|yalnızca|ile|para|olurdu|bu|değil|-e|başarmak|olmuş |||||una||||||||||| Çiçekli şeritler ve işlenmeyen su kenarları oldukça maliyetli, ancak sadece parayla bu mümkün olamazdı. Weil der ernsthafte Versuch unternommen wurde, alle mitzunehmen, haben jetzt nicht nur die Regierungsfraktionen von CSU und Freien Wählern, sondern auch die Grünen zugestimmt. زیرا|(آن)||تلاش|انجام شد|شده|همه|بردن|دارند|اکنون|نه|فقط|(آن)|جناح‌های دولتی|از|CSU|و|آزاد|وایرها|بلکه|هم|سبزها|سبزها|توافق کردند ||serious||undertaken|was||take with||||||government factions||||Free|voters|||||agreed çünkü|o|ciddi|çaba|girişim|oldu|herkesi|almak|sahipler|şimdi|değil|sadece|o|hükümet grupları|-den|CSU|ve|Özgür|Seçmenler|ama|ayrıca|o|Yeşiller|onayladılar Herkesi dahil etme konusunda ciddi bir çaba gösterildiği için, artık sadece CSU ve Özgür Seçmenler hükümet grupları değil, aynı zamanda Yeşiller de onay verdi. Das allein ist schon eine Sensation. این||هست||یک|حساسیت |||||sensation bu|yalnız|dır|zaten|bir|sansasyon Bu bile bir sansasyon. Schwarz-orange-grüne Koalition Der große Gewinner neben Bienen und Insekten ist Söder. سیاه||سبز|ائتلاف|(م)|بزرگ|برنده|کنار|زنبورها|و|حشرات|هست|سودر ||||||||||||Söder |||koalisyon|büyük|büyük|kazanan|yanında|arılar|ve|böcekler|dır|Söder Siyah-turuncu-yeşil koalisyon, arılar ve böcekler dışında büyük kazanan Söder. Er hat mit Hilfe des erfolgreichen Volksbegehrens seine zunächst nicht gerade ökobegeisterte Fraktion auf Trab gebracht. او|آورده|با|کمک|||همه‌پرسی|فرقه|ابتدا|نخستین|چندان|محیط‌زیست‌دوست|حزب|به راه|به حرکت درآورد|آورده |||||successful|popular initiative||initially|||eco-enthusiastic|||to move|brought o|yaptı|ile|yardım|bu|başarılı|halk oylaması|kendi|başlangıçta|değil|tam|ekolojik heyecanlı|grup|üzerine|koşu|getirdi |||||||||||ecologicamente entusiasta|||| With the help of the successful referendum, he got his faction, who were initially not exactly eco-enthusiastic, on their toes. Başarılı halk girişiminin yardımıyla, başlangıçta pek ekolojik heyecan duymayan grubunu harekete geçirdi. Söder gibt den Takt vor, Fraktion und Partei folgen. سودر|می‌دهد|(به)|ریتم|مشخص می‌کند|فراکسیون|و||پیروی می‌کنند |||tempo||||| Söder|veriyor|bu|tempo|önünde|grup|ve|parti|takip ediyor Söder ritmi belirliyor, grup ve parti ona uyuyor. Seine persönlichen Beliebtheitswerte steigen. |شخصی|میزان محبوبیت|افزایش می‌یابد ||popularity ratings| onun|kişisel|popülarite oranları|artıyor Kişisel popülarite oranları artıyor. Das ist auch auf die Umweltpolitik zurückzuführen, die von vielen als glaubwürdig empfunden wird. این|هست|||به (حالت چهارم)|سیاست محیط زیست|برمی‌گردد|آن|توسط|بسیاری|به عنوان|قابل اعتماد|شده|است |||||environmental policy|attributable|||||credible|perceived| bu|dır|de|üzerine|o|çevre politikası|geri dönüyor|o|tarafından|birçok|olarak|güvenilir|hissediliyor| Bu, birçok kişi tarafından güvenilir bulunan çevre politikasıyla da ilgili. Dazu passt auch Söders Haltung in der Klimaschutzfrage. به این موضوع|می‌خورد||سودر|||در|مسئله حفاظت از اقلیم |||||||climate protection issue buna|uyuyor|de|Söder'in|tutum|-de|bu|iklim koruma meselesi Bu, Söder'in iklim koruma konusundaki tutumuyla da örtüşüyor. Seine Forderung, schon 2030 und damit früher als bislang geplant aus der Kohle auszusteigen, passt in die Zeit. onun|talebi|zaten|ve|böylece|daha erken|-den|şimdiye kadar|planlanan|-den|bu|kömür|çıkmak|uyuyor|-de|bu|zaman Kömürden 2030'da, yani daha önce planlandığı gibi çıkma talebi, zamana uygun. Schließlich drängen darauf nicht nur die demonstrierenden Freitags-Schüler. Finally|urge|thereupon||||demonstrating|Fridays| sonunda|zorlamak|buna|değil|sadece|-i|gösteri yapan|| Sonuçta sadece gösteri yapan Cuma öğrencileri değil, bu konuda baskı yapıyor. Bauernverband steht als schlechter Verlierer da Der Verlierer ist der Bauernverband – und er ist auch noch ein schlechter Verlierer. farmers' association||||loser||||||||||||||loser çiftçiler birliği|duruyor|olarak|kötü|kaybeden|çünkü|-i|kaybeden|-dir|-i|çiftçiler birliği|ve|o|-dir|de|hala|bir|kötü|kaybeden Çiftçiler Birliği kötü bir kaybeden olarak görünüyor. Kaybeden Çiftçiler Birliği - ve ayrıca kötü bir kaybeden. Denn obwohl die Bauern mit am Runden Tisch saßen, laufen Funktionäre immer noch gegen das Artenschutz-Paket Sturm. ||||||||||officials|||||species protection|package|storm çünkü|-e rağmen|-i|çiftçiler|ile|-de|yuvarlak|masa|oturdular|koşuyorlar|yöneticiler|her zaman|hala|-e karşı|-i|||fırtına Çünkü çiftçiler yuvarlak masada oturmuş olsalar da, yetkililer hala tür koruma paketine karşı fırtına gibi saldırıyor. Dabei hat der mächtige Bauernverband die Stimmung in der Bevölkerung schlicht falsch eingeschätzt. |||powerful|||||||simply||assessed bu arada|-di|-i|güçlü|çiftçiler birliği|-i|ruh hali|-de|-i|halk|basitçe|yanlış|değerlendirildi Oysa güçlü Çiftçiler Birliği, halk arasındaki havayı tamamen yanlış değerlendirdi. Die Verbandschefs ignorierten, dass Städter und Landbevölkerung mehr Artenschutz wollten – und sie vertrauten darauf, dass es die CSU schon richten werde. |association leaders|ignored||city dwellers||rural population||species protection||||trusted|||||||| bu|der sendikaların başkanları|göz ardı ettiler|ki|şehirli|ve|kırsal nüfus|daha fazla|tür koruma|istediler|ve|onlar|güvendiler|buna|ki|bu|bu|CSU|zaten|düzeltmek|olacak The heads of the association ignored the fact that city dwellers and rural residents wanted more species protection - and they trusted that the CSU would fix it. Sendika başkanları, şehirli ve kırsal nüfusun daha fazla tür koruma istediğini göz ardı ettiler - ve CSU'nun bunu halledeceğine güvendiler. Doch diese Klammer funktionierte nicht mehr. However||clamp|functioned||anymore ama|bu|kıskaç|işlevini yitirdi|değil|artık Ama bu kucaklama artık işe yaramıyordu. Und so markiert das Artenschutzgesetz auch eine Zäsur: Die Zeiten, in denen der Bauernverband die CSU-Agrarpolitik bestimmte, sind vorbei. |||||||turning point||||||farmers' association|||agricultural policy|determined|| ve|böylece|işaret ediyor|bu|tür koruma yasası|de|bir|dönüm noktası|bu|zamanlar|içinde|ki|bu|çiftçi sendikası|bu|||belirliyordu|dir|geçti Ve böylece tür koruma yasası da bir dönüm noktasını işaret ediyor: Çiftçi sendikasının CSU tarım politikasını belirlediği zamanlar sona erdi. Mit dem neuen Artenschutzgesetz ist Bayern Vorreiter geworden, doch erst die Praxis muss zeigen, ob es taugt. |||species protection law|||pioneer||||||||||is worth ile|bu|yeni|tür koruma yasası|olmak|Bavyera|öncü|oldu|ama|ancak|bu|uygulama|zorunda|göstermek|olup olmadığını|bu|işe yarar ||||||||||||||||è valido Yeni tür koruma yasası ile Bavyera öncü oldu, ancak pratik bunun işe yarayıp yaramadığını gösterecek. Söder muss weiter aufs Tempo drücken. Söder hızını artırmaya devam etmeli. Das Gesetz zur Bienenrettung war nur der Anfang. Arıların korunmasına yönelik yasa sadece bir başlangıçtı. Bald geht es um ein bayerisches Klimaschutzgesetz sowieum eine glaubwürdige und wirksame nationale Klimaschutzpolitik. |||||||ve|||||| Soon there will be a Bavarian climate protection law and a credible and effective national climate protection policy. Yakında bir Bavyera iklim koruma yasası ve inandırıcı ve etkili bir ulusal iklim koruma politikası gündeme gelecek. Und das ist ein richtig dicker Brocken. ||||||parça And that's a really big chunk. Ve bu gerçekten büyük bir mesele.