×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Kaderi Değiştiren, Tehlikeli Bir Dünyada Kaderinizi Değiştirmek

Tehlikeli Bir Dünyada Kaderinizi Değiştirmek

Tehlikeli bir dünyada yaşadığımızdan kimsenin şüphesi yok.

17 Ağustos 1999'da korkunç bir depremde, 40.000'den fazla

vatandaşımızı beton ve çelik yığınlarının altında birkaç saniye

içinde kaybettik. On yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen, o

felâkette sevdiklerini kaybedenler halen depresyonla savaşıyor

ve ilaçlar alıyorlar. Neredeyse her gün teröre ilişkin yeni haberler

duyuyoruz ve öldürülenlerin ağlayan babalarını, bayılan annelerini

görüyoruz. Radyoda trafik kazası haberlerini ve bunlarda ölenlerin

ve yaralananların sayısını dinliyoruz. Ölümün yaşa ya da toplumsal

sınıfa bakmadığı bir gerçek. Fakat

bir otobüs kazasında bebekler

öldüğünde bu pek de adil görünmüyor. Başkalarının yaptığı hatalara

masumların kurban gitmesinin nedenini anlamak için çabalıyoruz.

Ve bu esnada bütün bunların önlenip önlenemeyeceğini, nasıl önlenebileceğini merak ediyoruz. Tüm bunlar yalnızca kaderle mi ilgili?

Türklerin yalnızca yaklaşık yüzde 7'si Allah'ın var olmadığına

inanıyor. Bu küçük azınlık, her şeyin tesadüfen meydana geldiğini

ve insanoğlunun tek hücreli canlılardan gelişmiş akıllı varlıklara

olan gelişimini rastgele evrimsel kuvvetlerin yönlendirdiğini

söyleyecektir. Kendilerine verdikleri adla ateistler, insanoğlunun

bir gün herkesin kaçınılmaz kaderi olan ölümü yenmenin bilimsel

sırrını keşfedebileceğinden çoğunlukla emindirler.

Bu grubun aksine, Türklerin büyük çoğunluğu Allah'a inanmaktadır.

Bazıları Allah'ın dünyayı anlık bir mucizeyle yarattığına inanır.

Başkaları ise Allah'ın dünyamızı yaratmak için evrimden

yararlandığını düşünür. Ayrıca, bazı insanlar kadere inanır; bu

tanımlaması zor bir kavramdır, ancak temel olarak her şeyin önceden

belirlendiği fikrine dayanır. O'nun her şeyi yazdığına ve bunların

gerçekleşeceğine inanırlar. İstisnası yoktur. Aynı zamanda, Allah'a

inanan kişiler çoğunlukla Allah'ın iyi ve sevgi dolu olduğuna

inanırlar.

Ancak bu inançlar arasındaki çelişki mantıksız görünür ve

birtakım ciddi sorunları ortaya çıkarır.

Allah, o 40.000 kişiyi depremde ölmeleri ve sevdiklerini on yıldan

daha uzun bir süre depresyona sokmaları için mi yarattı? Bu pek

sevgi dolu bir Allah gibi görünmüyor. Allah kaderle gençlerimizin

teröristlerce mayın döşenmiş yollarda havaya uçmalarını mı

buyurur? Sevgi dolu bir Allah, bir çocuk çukura düşerek annesinin

gözleri önünde öldüğünde, kaderin yerine gelmiş olmasından

mutluluk duyabilir mi? Allah gerçekten de sevgi dolu ise, yukarıda

belirttiğimiz korkunç şeylere dahil oluşunu nasıl kabul edebiliriz?

Hiç mantıklı gelmiyor! Belki de bu yüzden bazı insanlar kaderlerini

değiştirmeye çalışırlar.

İnsanların kaderlerini bilmeye ve değiştirmeye çalıştıkları pek

çok yol var. Bazıları yıldız fallarına, kahve telvelerine ve tarot

kartlarına bakar. Başkaları ise daha dindar bir yaklaşım uygular.

Allah'ın dinleyeceğini ve insanlık tarihinin yönünü değiştireceğini

umarak dua eder ve hac yolculuklarına çıkarlar. İyi işlerinin Allah'ı

yeteri kadar hoşnut ederek, yaşamlarını iyi yönde değiştirmesini

sağlayacağını sanırlar.

“Belki hayvan kurban edersek Allah bizden razı olur ve kaderimizi değiştirir” diye düşünürler.

Peki kaderinizi gerçekten değiştirebilir misiniz? Eğer öyle olsaydı,

nereden başlardınız? Belirsiz ve tehlikeli bir dünyada neye

güvenebilirsiniz? Gerçekten inanabileceğiniz bir şey var mı?

Tehlikeli Bir Dünyada Kaderinizi Değiştirmek

Dünyaya ateistlerin açısından bakarak başlayalım. Ateistler

neye gerçekten inanabilirler? Doğrusu, ateistler görebildikleri,

işitebildikleri, dokunabildikleri, tadabildikleri ve koklayabildikleri

şeylere inanırlar.

Yalnızca bilimsel olarak ölçülebilen şeylerin

mevcut olduğuna inanırlar. Dolayısıyla, onlara göre kader (eğer

böyle bir şey varsa), yalnızca çevremizi ve koşullarımızı bilim

yoluyla farklılaştırarak değiştirilebilir. Ölüm herkesin “kaderi” gibi

görünmektedir, bu nedenle bilim adamları hayata ve ölüme neyin

neden olduğunu araştırarak ölümü yenmeye çalışmaktadırlar. Tıp

bilimi yoluyla ölüme çare bulmayı ummaktadırlar. Fakat ateist bakış

açısının bazı ciddi kusurları da var.

M.S. 1500 yılında mikrodalgaların varlığını ölçemez ve

anlayamazdık. Fakat 500 yıl sonra, İstanbul'daki küçük çocuklar bile

Mardin'deki akrabalarıyla konuşmak için cep telefonu kullanıyorlar.

Mikrodalgalar her zaman evrenimizdeydiler. Fakat o zaman onlardan

habersizdik, hayal de edemiyorduk. Onları göremiyor, duyamıyor,

koklayamıyorduk. Şu anda Allah'ı göremiyoruz ve mevcut olduğunu

bilimsel olarak kanıtlayamıyoruz. Ancak bu, O'nun var olmadığı

anlamına gelmez. Sadece bizim O'nu ölçemediğimiz anlamına

gelir. Allah'ın bizim ölçemediğimiz bir alemde mevcut olması her

zaman mümkündür. Allah'a inanmama sebebinin bilim olduğunu

iddia edenler, aslında ateist olamazlar, zira kendi kurallarına göre

agnostik olarak tanımlanmalıdırlar. Yani, sadece Allah'ın var olup

olmadığını bilmediklerini kabul etmelidirler. Bu nedenle dürüst bir

insan gerçekten ateist olamaz. Sadece Allah'ın var olup olmadığını

bilmediğini kabul etmelidir.

Bir üniversitede mühendislik okuyan bir öğrenci, seçmeli ders

olarak felsefe almak zorunda kalmıştı. Pratik bir insan olduğundan,

felsefe okumak çok zoruna gitmişti ve bu durumdan rahatsızlığını

saklamıyordu. Bir gün felsefe kitabındaki bir metin sınıfta okundu.

René Descartes adında ünlü bir filozof şöyle demişti:

“Düşünüyorum, öyleyse varım.”

Öğrenci bağırdı, “Ne büyük bir saçmalık! İnsan daha ne kadar

aptal olabilir? Filozof kendisinin gerçekten var olup olmadığını

bilmiyor!”

Öğrencinin kendisi için çok açık olan konuya gösterdiği sabırsızlık

bir yana, filozof temel bir noktaya parmak basmıştı. Evrenimizi,

hatta kendi varlığımızı nasıl anlarız? Bir yolu, yalnızca doğayı

incelemektir. Fakat basit gözlemin hayattaki tüm sorulara karşılık

ya da yanıt veremediğini zaten görmüştük. Bu nedenle ateist kişinin

dünyayı ve kaderi anlamaktaki yaklaşımı temelinden kusurludur.

Ateist kişi gibi, Allah'a inananların büyük bir çoğunluğu da doğayı

incelemektedir. Ellerinden geliyorsa, onlar da değiştirilebilir olan

şeyleri değiştirmeye çalışmaktadırlar. Bunun mükemmel bir örneği,

hastalıklara çare bulabilmek için bilimden yararlanılmasıdır. Fakat onların yaptığı, ancak ateistlerin yapmadığı başka bir şey daha var. İmanlılar, Yaratıcı'yı ve O'nun karakterini, Allah'ın değiştireceği

ve değiştirmeyeceği şeyleri anlamak için incelerler. Dua ve yoğun

çalışma yoluyla, neyin sabit, neyin değiştirilebilir olduğunu

öğrenebilirler. Yaratıcı'yı doğrudan incelemek imkânsız olduğundan,

O'nu, yaratmış olduğu şeyler ve kutsal kitaplarında peygamberlerine

bildirmiş olduğu vahiyler yoluyla anlamaya çalışırlar. Ateistler gibi, Allah'a iman edenler de görebildikleri, dokunabildikleri, tadabildikleri, koklayabildikleri ve işitebildikleri şeylere inanırlar.

Fakat fiziksel evrene ilişkin inançları, evrenin rastgele tesadüf

tarafından değil, Allah tarafından yaratıldığı inancına dayalıdır,

üstelik tanınabilir ve yaratıklarıyla halen ilgilenen bir Tanrı.

İster ateist, ister imanlı, ister yalnızca merak ediyor olun, evrenin

en büyük sırlarını, kader hakkındaki gerçeği, ve Allah'ın gerçek

karakterini bilmek istiyorsanız, sizi devam etmeye davet ediyoruz.


Tehlikeli Bir Dünyada Kaderinizi Değiştirmek تغيير مصيرك في عالم خطير Ändern Sie Ihr Schicksal in einer gefährlichen Welt Changing Your Destiny in a Dangerous World Changer son destin dans un monde dangereux Измени свою судьбу в опасном мире Förändra ditt öde i en farlig värld

Tehlikeli bir dünyada yaşadığımızdan kimsenin şüphesi yok. لا أحد يشك في أننا نعيش في عالم خطير. Es besteht kein Zweifel, dass wir in einer gefährlichen Welt leben. There is no doubt that we live in a dangerous world. Personne ne doute que nous vivons dans un monde dangereux. Никто не сомневается, что мы живем в опасном мире.

17 Ağustos 1999'da korkunç bir depremde, 40.000'den fazla في زلزال مروع وقع في 17 أغسطس 1999 ، أكثر من 40000 Bei einem schrecklichen Erdbeben am 17. August 1999 wurden mehr als 40.000 Menschen getötet In a terrible earthquake on August 17, 1999, more than 40,000 Во время страшного землетрясения 17 августа 1999 года более 40 000 человек

vatandaşımızı beton ve çelik yığınlarının altında birkaç saniye مواطننا لبضع ثوان تحت الركائز الخرسانية والفولاذية. müssen wir unsere Mitbürger für ein paar Sekunden unter Beton- und Stahltürme setzen. a few seconds under the concrete and steel piles. nous devons mettre nos concitoyens sous des piles de béton et d'acier pendant quelques secondes. нашего гражданина за несколько секунд под бетоном и стальными сваями.

içinde kaybettik. خسرنا فيها Wir haben darin verloren. lost inside. мы потеряли его внутри. On yıldan uzun bir süre geçmesine rağmen, o على الرغم من مرور أكثر من عشر سنوات ، إلا أنه Trotz langer Zeit von zehn Jahren Although more than a decade has passed, he Хотя прошло уже более десяти лет.

felâkette sevdiklerini kaybedenler halen depresyonla savaşıyor أولئك الذين فقدوا أحباءهم في كارثة ما زالوا يعانون من الاكتئاب those who lost loved ones in disaster are still fighting depression

ve ilaçlar alıyorlar. ويتعاطون المخدرات. and taking medicines. Neredeyse her gün teröre ilişkin yeni haberler أخبار جديدة عن الإرهاب كل يوم تقريبًا New news on terrorism almost every day De nouvelles informations sur le terrorisme presque tous les jours Новые новости о терроризме почти каждый день

duyuyoruz ve öldürülenlerin ağlayan babalarını, bayılan annelerini نسمع ونسمع بكاء آباء وأمهات القتلى المغمى عليهم. Wir hören von den weinenden Vätern und ohnmächtigen Müttern der Getöteten. we hear and cry fathers, fainted mothers и мы слышим плачущих отцов и теряющих сознание матерей убитых.

görüyoruz. نحن نرى. We see. Radyoda trafik kazası haberlerini ve bunlarda ölenlerin The news of the traffic accident on the radio and those who died По радио передавали новости о дорожно-транспортных происшествиях и гибели людей, погибших в них.

ve yaralananların sayısını dinliyoruz. and listen to the number of injured. Ölümün yaşa ya da toplumsal Age of death or social La mort n'a pas d'effet sur l'âge ou le comportement social.

sınıfa bakmadığı bir gerçek. It's a fact that class does not look. и это факт, что он не смотрит на класс. Fakat But babies crash in a bus Но

bir otobüs kazasında bebekler That doesn't seem fair when you die. дети в автобусной аварии

öldüğünde bu pek de adil görünmüyor. Mistakes made by others ça ne semble pas juste quand il est mort. нечестно, когда он мертв. Başkalarının yaptığı hatalara We are trying to understand why the innocents were sacrificed. Aux erreurs commises par d'autres К ошибкам, совершенным другими

masumların kurban gitmesinin nedenini anlamak için çabalıyoruz. And in the meantime, we wonder whether all of this can be prevented and how it can be prevented. nous nous efforçons de comprendre pourquoi des vies innocentes sont sacrifiées. мы пытаемся понять, почему в жертву приносятся невинные жизни.

Ve bu esnada bütün bunların önlenip önlenemeyeceğini, nasıl önlenebileceğini merak ediyoruz. Is this all about fate? Et pendant ce temps, nous nous demandons si et comment tout cela aurait pu être évité. А пока мы задаемся вопросом, можно ли было все это предотвратить и как это сделать. Tüm bunlar yalnızca kaderle mi ilgili? Only about 7 percent of the Turks do not have God S'agit-il d'une simple question de destin ?

Türklerin yalnızca yaklaşık yüzde 7'si Allah'ın var olmadığına he believes. Seuls 7 % des Turcs pensent que Dieu n'existe pas. Только около 7 процентов турок считают, что Бога не существует

inanıyor. This small minority says that everything happened by chance. Bu küçük azınlık, her şeyin tesadüfen meydana geldiğini and human beings from single-celled creatures to advanced intelligent beings. Cette petite minorité pense que tout est dû au hasard. Это небольшое меньшинство считает, что все происходит случайно.

ve insanoğlunun tek hücreli canlılardan gelişmiş akıllı varlıklara random evolutionary forces direct their development. et l'évolution de l'humanité, de créatures unicellulaires à des êtres intelligents avancés. и развитие человечества от одноклеточных существ до развитых разумных существ.

olan gelişimini rastgele evrimsel kuvvetlerin yönlendirdiğini will tell. que des forces évolutives aléatoires sont à l'origine de son développement. что его развитием движут случайные эволюционные силы.

söyleyecektir. Atheisten mit dem Namen, den sie ihnen gaben, Atheists, as they call themselves, он скажет вам. Kendilerine verdikleri adla ateistler, insanoğlunun one day everyone's inevitable fate of death to overcome the scientific Les athées, comme ils se nomment eux-mêmes. Атеисты, как они себя называют.

bir gün herkesin kaçınılmaz kaderi olan ölümü yenmenin bilimsel they are often confident that they can discover their secret. la science qui permet de vaincre la mort, qui est le destin inévitable de chacun un jour.

sırrını keşfedebileceğinden çoğunlukla emindirler. Unlike this group, the vast majority of Turks believe in God. qu'ils puissent en découvrir le secret.

Bu grubun aksine, Türklerin büyük çoğunluğu Allah'a inanmaktadır. Andere glauben, dass Gott die Welt mit einem sofortigen Wunder erschaffen hat. Some believe that God created the world with an instant miracle.

Bazıları Allah'ın dünyayı anlık bir mucizeyle yarattığına inanır. Others are the result of Allah's evolution to create our world. Certains croient que Dieu a créé le monde par un miracle instantané.

Başkaları ise Allah'ın dünyamızı yaratmak için evrimden think.

yararlandığını düşünür. Also, some people believe in fate; it Ayrıca, bazı insanlar kadere inanır; bu is a difficult concept to describe, but basically everything

tanımlaması zor bir kavramdır, ancak temel olarak her şeyin önceden is based on the idea. est un concept difficile à définir, mais il s'agit essentiellement d'un concept

belirlendiği fikrine dayanır. When he writes everything, O'nun her şeyi yazdığına ve bunların Sie glauben, dass es wahr wird. they believe it will happen.

gerçekleşeceğine inanırlar. There are no exceptions. İstisnası yoktur. At the same time, Исключений нет. Aynı zamanda, Allah'a people who believe that Allah is good and loving

inanan kişiler çoğunlukla Allah'ın iyi ve sevgi dolu olduğuna they believe.

inanırlar. But the contradiction between these beliefs seems illogical and

Ancak bu inançlar arasındaki çelişki mantıksız görünür ve reveals a number of serious problems.

birtakım ciddi sorunları ortaya çıkarır. God, that 40,000 people died in the earthquake and loved ones more than ten years

Allah, o 40.000 kişiyi depremde ölmeleri ve sevdiklerini on yıldan Haben sie sie für eine längere Zeit der Depression geschaffen? to make them depressed longer? Dieu honorera ces 40 000 personnes pour leur mort dans le tremblement de terre.

daha uzun bir süre depresyona sokmaları için mi yarattı? This is hardly Bu pek does not look like a loving God. Ce n'est pas très

sevgi dolu bir Allah gibi görünmüyor. Allah destined our young people ne semble pas être un Dieu aimant. Allah kaderle gençlerimizin Terroristen auf verminteten Straßen in die Luft jagen Do terrorists blow up on mine-paved roads? Allah a destiné nos jeunes à

teröristlerce mayın döşenmiş yollarda havaya uçmalarını mı He tells us? sur des routes minées par des terroristes ?

buyurur? Loving God, a child falling into the pit of his mother Sevgi dolu bir Allah, bir çocuk çukura düşerek annesinin he died before his eyes, Любящий Бог, когда ребенок падает в яму.

gözleri önünde öldüğünde, kaderin yerine gelmiş olmasından Can you feel happiness? Lorsqu'elle est morte sous ses yeux, il a eu peur que le destin se soit accompli.

mutluluk duyabilir mi? Wenn Gott wirklich liebt, oben If Allah is indeed loving, Allah gerçekten de sevgi dolu ise, yukarıda Wie können wir die Beteiligung an den schrecklichen Dingen akzeptieren, die wir erwähnt haben? how can we accept what is included in the terrible things we mentioned? Si Dieu est effectivement plein d'amour, il est au-dessus des autres.

belirttiğimiz korkunç şeylere dahil oluşunu nasıl kabul edebiliriz? Das ergibt überhaupt keinen Sinn! It doesn't make any sense! qu'il est impliqué dans les choses horribles que nous avons mentionnées ?

Hiç mantıklı gelmiyor! Maybe that's why some people Belki de bu yüzden bazı insanlar kaderlerini they try to change.

değiştirmeye çalışırlar. People do not know much about their fate and try to change it.

İnsanların kaderlerini bilmeye ve değiştirmeye çalıştıkları pek es gibt viele möglichkeiten. there are many ways.

çok yol var. Einige sind Star Fortunes, Kaffeesatz und Tarot Some of them have star scars, coffee grounds and tarot. Bazıları yıldız fallarına, kahve telvelerine ve tarot looks at the cards. Certains croient aux horoscopes, au marc de café et au tarot

kartlarına bakar. Andere gehen religiöser vor. Others apply a more religious approach. Başkaları ise daha dindar bir yaklaşım uygular. That God will listen and change the course of human history D'autres adoptent une approche plus religieuse.

Allah'ın dinleyeceğini ve insanlık tarihinin yönünü değiştireceğini praying in hopes and taking pilgrimage journeys. que Dieu écoutera et changera le cours de l'histoire de l'humanité.

umarak dua eder ve hac yolculuklarına çıkarlar. God of good works ils prient et font des pèlerinages. İyi işlerinin Allah'ı satisfactorily enough to change their lives for the better.

yeteri kadar hoşnut ederek, yaşamlarını iyi yönde değiştirmesini think.

sağlayacağını sanırlar. “Maybe if we sacrifice animals, God will be pleased with us and change our destiny düşün.

“Belki hayvan kurban edersek Allah bizden razı olur ve kaderimizi değiştirir” diye düşünürler. Can you really change your destiny?

Peki kaderinizi gerçekten değiştirebilir misiniz? If so, Eğer öyle olsaydı, where would you start?

nereden başlardınız? What to do in an uncertain and dangerous world Belirsiz ve tehlikeli bir dünyada neye You can trust?

güvenebilirsiniz? Is there anything you can really believe? Gerçekten inanabileceğiniz bir şey var mı? Changing Your Destiny in a Dangerous World

Tehlikeli Bir Dünyada Kaderinizi Değiştirmek Let's start by looking at the world from the perspective of atheists.

Dünyaya ateistlerin açısından bakarak başlayalım. Atheisten Atheists Ateistler what can they really believe?

neye gerçekten inanabilirler? Indeed, the atheists can see, Doğrusu, ateistler görebildikleri, was sie hören, berühren, schmecken und riechen können they can hear, touch, taste and smell

işitebildikleri, dokunabildikleri, tadabildikleri ve koklayabildikleri что они могут слышать, осязать, чувствовать вкус и запах

şeylere inanırlar. Only scientifically measurable

Yalnızca bilimsel olarak ölçülebilen şeylerin they believe it exists.

mevcut olduğuna inanırlar. Therefore, according to them fate (if Dolayısıyla, onlara göre kader (eğer if there is such a thing), only the environment and our science

böyle bir şey varsa), yalnızca çevremizi ve koşullarımızı bilim .

yoluyla farklılaştırarak değiştirilebilir. Death is like everyone's “fate” могут быть изменены путем их дифференциации. Ölüm herkesin “kaderi” gibi therefore, scientists believe that Кажется, что смерть - это "судьба" каждого.

görünmektedir, bu nedenle bilim adamları hayata ve ölüme neyin they are trying to overcome death by investigating why. кажется, поэтому ученые пытаются выяснить, что является причиной жизни и смерти.

neden olduğunu araştırarak ölümü yenmeye çalışmaktadırlar. Medicine Tıp hope to find a cure to death through science.

bilimi yoluyla ölüme çare bulmayı ummaktadırlar. But atheist view они надеются найти лекарство от смерти с помощью науки. Fakat ateist bakış The angle also has some serious flaws.

açısının bazı ciddi kusurları da var. угол также имеет ряд серьезных недостатков.

M.S. 1500 can not measure the presence of microwaves and М.С. 1500 yılında mikrodalgaların varlığını ölçemez ve We could not understand. В 1500 году ему не удается измерить существование микроволн

anlayamazdık. But 500 years later, even the youngest children in Istanbul Fakat 500 yıl sonra, İstanbul'daki küçük çocuklar bile They use cell phones to talk to their relatives in Mardin.

Mardin'deki akrabalarıyla konuşmak için cep telefonu kullanıyorlar. The microwaves were always in our universe.

Mikrodalgalar her zaman evrenimizdeydiler. But then it's one of them. Микроволны всегда были в нашей Вселенной. Fakat o zaman onlardan we were unaware, we could not imagine.

habersizdik, hayal de edemiyorduk. He can't see or hear them, мы не знали, мы не могли себе представить. Onları göremiyor, duyamıyor, We did not, smell. Он не может их видеть, не может их слышать,

koklayamıyorduk. At the moment we can not see God and that it is present Şu anda Allah'ı göremiyoruz ve mevcut olduğunu scientifically. Мы не можем видеть Бога в данный момент и не знаем, что Он существует.

bilimsel olarak kanıtlayamıyoruz. Ancak bu, O'nun var olmadığı Does not mean. Но это не означает, что Он не существует.

anlamına gelmez. It just means we can't measure Him. Sadece bizim O'nu ölçemediğimiz anlamına

gelir. The existence of Allah in a realm that we cannot measure доход. Allah'ın bizim ölçemediğimiz bir alemde mevcut olması her Божье присутствие в сфере, которую мы не можем измерить

zaman mümkündür. The reason why you do not believe in Allah is science Allah'a inanmama sebebinin bilim olduğunu claimants can not actually be atheists, because according to their own rules

iddia edenler, aslında ateist olamazlar, zira kendi kurallarına göre they should be described as agnostic. не могут быть атеистами, потому что в соответствии с их собственными правилами

agnostik olarak tanımlanmalıdırlar. I mean, just because God exists следует определить как агностик. Yani, sadece Allah'ın var olup they do not know it is not.

olmadığını bilmediklerini kabul etmelidirler. Daher ein ehrlicher Therefore an honest Bu nedenle dürüst bir man kann nicht wirklich ein Atheist sein. one cannot really be an atheist.

insan gerçekten ateist olamaz. Only if God exists Sadece Allah'ın var olup olmadığını that you do not know.

bilmediğini kabul etmelidir. A student studying engineering at a university, elective course

Bir üniversitede mühendislik okuyan bir öğrenci, seçmeli ders as philosophy had to take. Студент, изучающий инженерное дело в университете, элективный курс

olarak felsefe almak zorunda kalmıştı. As a practical person, Pratik bir insan olduğundan, philosophy was very difficult to read, and

felsefe okumak çok zoruna gitmişti ve bu durumdan rahatsızlığını He did not hide.

saklamıyordu. One day a text in the book of philosophy was read in class. Bir gün felsefe kitabındaki bir metin sınıfta okundu. René Descartes, a famous philosopher, said:

René Descartes adında ünlü bir filozof şöyle demişti: "Ich denke, also bin ich." "I think therefore I am." Известный философ Рене Декарт однажды сказал:

“Düşünüyorum, öyleyse varım.” The student shouted, “What a nonsense! "Я думаю, следовательно, я есть".

Öğrenci bağırdı, “Ne büyük bir saçmalık! How much more human İnsan daha ne kadar be stupid? Сколько еще

aptal olabilir? The philosopher whether he really exists может быть глупым? Filozof kendisinin gerçekten var olup olmadığını he does not know!" Существует ли сам философ на самом деле или нет

bilmiyor!” The impatience that the student has shown to the subject that is very obvious to him

Öğrencinin kendisi için çok açık olan konuya gösterdiği sabırsızlık aside, the philosopher had fingered a basic point. Нетерпение ученика по поводу слишком очевидного для него предмета

bir yana, filozof temel bir noktaya parmak basmıştı. The universe, Evrenimizi, how do we even understand our own existence?

hatta kendi varlığımızı nasıl anlarız? One way, only nature Как мы вообще понимаем собственное существование? Bir yolu, yalnızca doğayı It is to examine. Один из способов - использовать только природу

incelemektir. But simple observation is the answer to all the living questions Fakat basit gözlemin hayattaki tüm sorulara karşılık or we have already seen that he can not answer. Но простое наблюдение - это ответ на все жизненные вопросы.

ya da yanıt veremediğini zaten görmüştük. Therefore, the atheist person или что он не смог ответить. Bu nedenle ateist kişinin Sein Ansatz, die Welt und das Schicksal zu verstehen, ist grundlegend fehlerhaft. his approach to understanding the world and destiny is fundamentally flawed. Вот почему атеист

dünyayı ve kaderi anlamaktaki yaklaşımı temelinden kusurludur. Like the atheist, the majority of those who believe in God его подход к пониманию мира и судьбы в корне ошибочен.

Ateist kişi gibi, Allah'a inananların büyük bir çoğunluğu da doğayı It investigates. Как и атеист, подавляющее большинство тех, кто верит в Бога.

incelemektedir. If they can, they are also interchangeable анализы. Ellerinden geliyorsa, onlar da değiştirilebilir olan they are trying to change things. Если они могут, их можно заменить

şeyleri değiştirmeye çalışmaktadırlar. An excellent example of this, они пытаются что-то изменить. Bunun mükemmel bir örneği, to find a cure for diseases. Прекрасный пример этого,

hastalıklara çare bulabilmek için bilimden yararlanılmasıdır. это использование науки для поиска лекарств от болезней. Fakat onların yaptığı, ancak ateistlerin yapmadığı başka bir şey daha var. there is something else they have done, but atheists have not done yet. Но есть еще кое-что, чего не делают атеисты. İmanlılar, Yaratıcı'yı ve O'nun karakterini, Allah'ın değiştireceği The believers, the Creator and the character of Him, God will change Верующие признают Творца и Его характер

ve değiştirmeyeceği şeyleri anlamak için incelerler. and examine them to understand what they will not change. Dua ve yoğun Prayer and Intense Молитва и интенсивная

çalışma yoluyla, neyin sabit, neyin değiştirilebilir olduğunu through work, what is fixed, what is changeable через изучение, что является неизменным, а что изменчивым

öğrenebilirler. Can learn. Yaratıcı'yı doğrudan incelemek imkânsız olduğundan, If it is impossible to directly examine the Creator, Поскольку невозможно изучать Творца напрямую,

O'nu, yaratmış olduğu şeyler ve kutsal kitaplarında peygamberlerine He has created what he has created and his prophets in his holy books.

bildirmiş olduğu vahiyler yoluyla anlamaya çalışırlar. they try to understand through revelations that have been reported. через откровения, которые Он открыл. Ateistler gibi, Allah'a iman edenler de görebildikleri, dokunabildikleri, atheists Как и атеисты, те, кто верит в Бога, могут видеть и осязать, tadabildikleri, koklayabildikleri ve işitebildikleri şeylere inanırlar. Those who believe in Allah can see, touch, Они верят в то, что могут попробовать на вкус, понюхать и услышать.

Fakat fiziksel evrene ilişkin inançları, evrenin rastgele tesadüf they believe in what they can taste, smell and hear. Но их убеждения о физической Вселенной основаны на идее, что Вселенная - это случайность.

tarafından değil, Allah tarafından yaratıldığı inancına dayalıdır, But their beliefs about the physical universe are random coincidences. основана на вере в то, что она была создана Богом, а не Бог создал ее,

üstelik tanınabilir ve yaratıklarıyla halen ilgilenen bir Tanrı. It is based on the belief that it was created by Allah, not by Бог, который узнаваем и по-прежнему заботится о своих созданиях.

İster ateist, ister imanlı, ister yalnızca merak ediyor olun, evrenin moreover, he is a recognizable God who still cares for his creatures. Будь вы атеист, верующий или просто любопытный.

en büyük sırlarını, kader hakkındaki gerçeği, ve Allah'ın gerçek Whether atheist, faithful or just curious, the universe величайшие секреты, правду о судьбе и истинную

karakterini bilmek istiyorsanız, sizi devam etmeye davet ediyoruz. The greatest secrets, the truth about fate, and the truth of God если вы хотите узнать его характер, мы приглашаем вас продолжить.