×

LingQ'yu daha iyi hale getirmek için çerezleri kullanıyoruz. Siteyi ziyaret ederek, bunu kabul edersiniz: cookie policy.


image

Kaderi Değiştiren, Başlangıçta Kötülük Var Mıydı? (1)

Başlangıçta Kötülük Var Mıydı? (1)

Yaratıcı'yı, yaratmış olduğu şeyleri inceleyerek, gerçekten daha iyi anlayabilir miyiz? Konuya ışık tutabilmesi için, bu derslerde her zaman yapacağımız gibi, örnekleyici bir öykü üzerinde düşünelim. Senem Hanım anaokulu öğrencilerini bahçeye çıkardı ve büyük bir incir ağacının altına oturttu. Ağaç, ilkbaharın son günlerinin parlak güneşine iyi bir korunak sağlıyordu. “Evet çocuklar” dedi, “şimdi küçük bir oyun oynayacağız. Bildiğiniz gibi dün her birinizden geçen hafta sınıfta yapmış olduğunuz resimleri ve oyuncakları vermenizi istemiştim. Bugün bu resimlerin ve oyuncakların hepsini grubun önüne koyacağız. Fakat onları kimin yaptığını size söylemeyeceğim. Kimin yaptığını siz tahmin edeceksiniz.” Ömer sabırsızca elini kaldırarak, “Öğretmenim” dedi. “Öğretmenim!” Senem Hanım, “Evet, Ömer” dedi. “Bir şey mi sormak istiyorsun?” “Öğretmenim, kimin neyi yaptığını nasıl bilebiliriz ki? Sadece tahmin edebiliriz.” “İyi bir soru, Ömer. Fakat göreceğimiz gibi, bir kişi hakkında yaptıkları şeyler yoluyla pek çok şey öğrenebiliriz. Örneğin, işte lego setimizden yapılmış bir oyuncak. Sence onu kim yapmıştır?” Ömer omuzlarını silkti. “Ben nereden bileyim?” Senem Hanım, “Öyleyse buna bir bakalım” dedi. “Nedir bu?” Ayşe elini kaldırdı. “Bir kamyon.” Öğretmen, “Doğru!” dedi. “Bu bilgi size onu yapan kişi hakkında ne anlatıyor?” Elif gülerek, “O bir erkek çocuk” dedi. Senem Hanım, “Olabilir” dedi. “Neden böyle düşünüyorsun?” Nurcan gerçekçi bir tavırla, “Çünkü erkekler kamyonları, kızlar ise bebekleri sever” dedi. “Yüzde yüz emin olamayız, fakat çok iyi bir tahmin, öyle değil mi çocuklar? Bunu yapan kişi hakkında başka ne söyleyebiliriz?” öğretmen ekledi. Engin, “Belki inşa etmeyi seviyordur” diye ekledi. Senem Hanım, “Neden öyle diyorsun, Engin?” diye sordu. “Çünkü resim yapmamış. Bir resim daha… şey… düzdür. Kamyon ise… gerçek bir oyuncaktır.” Öğretmen, “Hmm” dedi, “Bu konuda haklı olabilirsin. Başka ne diyebiliriz?” “Kamyonunun çok sağlam olmasını istemiş. Kamyon kolay kırılmıyor. Çok sağlam.” “Doğru, Birgül. Kamyonu çok sağlam yapmış” diye ekledi öğretmen. Mustafa, “Sınıfın sağ tarafında oturuyor” dedi.

Senem Hanım bu tespite biraz şaştı. Kamyonu yapanın sınıfın hangi tarafında oturduğu nasıl anlaşılabilirdi? “Neden öyle dedin, Mustafa?” “Çünkü yeşil boyayla boyamış. Ben sınıfın sol tarafında çalıştım, bizim boya setimizde o renk yok.” “Çok iyi bir gözlem, Mustafa, tebrikler.” Sevim, “Ben onu kimin yaptığını biliyorum” dedi. “Sefa.” Senem Hanım, “Öyle mi?” dedi. “Peki bunu nereden biliyorsun?” “İki nedeni var. Birincisi, arka camında aslan çıkartması var. Sefa'nın pek çok hayvan çıkartmaları var. İkincisi, gülüyor!” Çocuklar, kamyonu inceleyerek onu yapan kişi hakkında bazı şeyleri anlayabilmişlerdi. Yaşımız büyüdükçe, insanlar hakkında yaptıkları işlere bakarak daha da fazla bilgi edinebiliriz. Yaratmış olduğu şeyleri inceleyerek Yaratıcı'yı daha iyi anlayabilir miyiz? Evet. Davut peygamberin Allah'ın muhteşem işlerini düşünerek aklına gelenleri 8. Mezmur, 3. ve 4. ayetlerde okuyalım: 3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri, Oraya koyduğun ayı ve yıldızları, 4 Soruyorum kendi kendime: “İnsan ne ki, onu anasın, Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?” Davut peygamber evrenin ne kadar uçsuz bucaksız ve inanılmaz olduğunu düşündüğünde, Allah'ın kendi gibi küçük bir yaratığa dahi özen gösteren sevgi dolu karakterine hayret etti. Yaratılış, Davut peygambere Yaratıcı hakkında bir şeyler açıklamıştı. Öyleyse Allah'ın peygamberleri tarafından Kutsal Kitaplarda kaydedilen yaratılış öyküsüne bakalım. Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların yüzyıllardır, yaratılışla ilgili olarak Allah'ın vahyettiği en açık ve en ayrıntılı kayıt olduğuna inandığı kayıtlara bakarak başlayabiliriz. Bu kayıtlar, pek çok kişinin Kitabı Mukaddes adını verdiği kutsal yazılarda bulunur.

Kitabı Mukaddes Tevrat, Zebur ve İncil'den oluşur. Bu derlemenin modern çevirilerinden birine Kutsal Kitap adı verilmiştir. Yaptığımız alıntılar büyük ölçüde bu modern çeviriden gelmektedir. Yaratılış adındaki ilk kitapçıkta, 1. bölüm, 1–5 ayetleriyle başlayalım: 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. Tanrı'nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. 3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. 5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. Kitabı Mukaddes (KM), diğer adıyla Kutsal Kitap (KK), Allah'ın gökleri ve yeri yarattığını söyler. Kutsal yazılar Allah'ın varlığını kanıtlamaya çalışmaz. Bunu bir olgu olarak bildirir. Kutsal yazılar ayrıca Allah'ın konuşarak yarattığını belirtir. O basit bir cümle söylemiş ve ışık ortaya çıkmıştır, tıpkı bir elektrik düğmesini açar gibi. Gazların karışımından, bir kıvılcımdan, hatta ışığın meydana geldiği bir büyük patlamadan hiç bahsedilmez. Evet, Kutsal Kitap, Allah konuştuğunda, O'nun Sözünün maddeyi meydana getirecek güce sahip olduğunu söyler. Geleceğinizi iyi yönde değiştirmek isterseniz, hiçlikten bir şeyler yaratabilen Kişi'yle iletişim içinde olmanız daha iyi olmaz mı? Bazı kişiler, Musa peygamberin kullandığı “gün” sözcüğünü “belirsiz bir zaman dilimi” olarak yorumlamak ister. Ancak Kitabı Mukaddes'in (yani Kutsal Kitap'ın) diğer kısımlarında “gün”ün, “24 saatlik zaman dilimi” anlamına gelmesini tercih ederler. Kutsal yazılara tutarlı bir şekilde bakalım. Sonuç olarak, bir Varlık maddeyi konuşarak yaratabiliyorsa, O'nun dünyayı kısa bir sürede meydana getirebilmesi neden zor olsun? 1. bölüme, 6–8 ayetlerini okuyarak devam edelim: 6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. 7 Ve öyle oldu. Tanrı gökkubbeyi yarattı. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. 8 Kubbeye “Gök” adını verdi. Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu.

Burada yine, Allah'ın, yaratılışın ikinci gününde ve konuştuğu sözüyle, gök dediğimiz varlığı meydana getirdiğini görüyoruz. Kutsal Kitap bize dünyanın nasıl görünmüş olabileceğine dair net bir resim veriyor. Yerin yüzeyinde su, geniş bir hava boşluğu ve göğün üzerinde bir kat daha su vardı. Bu su katmanının, güneşin zararlı ışınlarını süzerek canlıların daha uzun yaşamasını ve daha fazla büyümesini sağlayan kalın bir bulut gibi olduğu düşünülüyor. Allah'ın yapmak istediği şeyleri en küçük ayrıntısına kadar bilmesi şaşılacak şey. 9–13 ayetlerinde birkaç ayrıntıyı daha görelim: 9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu. 10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu. 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu. Böylece, üçüncü günde Allah karaları meydana getirerek suları ayırdı ve karaları bitkilerle doldurdu. Burada ilginç bir tespitte bulunabiliriz. Bu noktaya kadar Kutsal Kitap Allah'ın hayvanları yaratmasından hiç bahsetmiyor. Hatta, yalnızca bitkileri yaratmış. Fakat doğayı gözlemlediğimizde, pek çok bitkinin yaşamlarını sürdürmek için böceklere ve kuşlara ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Çiçeklerinin polenlerinin yayılması (tozlanması) gerekir, bu da, bu tozlanmanın büyük kısmını mümkün hale getiren arıların, sinekkuşlarının ve diğer böceklerin işidir. Evrim, hayvan hayatının gelişebilmesi için milyonlarca yıl gerektiğini söyler. Evrim gerçek olsaydı, ilk bitkiler nasıl tozlanacaktı ve ilk arı nereden geldi? Bu arı kraliçe miydi, erkek mi, yoksa işçi arı mıydı? Kraliçe arının üremek için erkek arıya, erkek arıların ise üremek için kraliçeye ihtiyaçları vardır. İşçi arılar ise kendi başlarına üreyemez. Üç çeşit arının da aynı anda, etkileşimli olarak çalışan çeşitli özelliklere sahip bir halde meydana gelmeleri mantıklı görünüyor. Aksi halde sistem çalışmazdı. Hayatta kalmak için bitkiler hayvanlara, hayvanlar ise bitkilere ihtiyaç duyarlar. Hepsi aynı anda, birbirlerine mükemmel ölçüde uygun olarak mı evrimleşti? Hayır, bu konudaki istatistikler bu olasılığı imkânsız olarak niteliyor. Bu, bizi akla yatkın tek gerçekle, Allah'ın her şeyi olduğu gibi ve bir anda yarattığıyla baş başa bırakıyor. Ancak öykü burada bitmiyor. Neler olduğunu görmek için Yaratılış 1. bölümün 14–19 ayetlerine bakalım: 14–15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu. 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. 17–18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu. Güneş ve ay bitkilerden sonra yaratıldıysa, bunun çok hızlı bir şekilde meydana gelmiş olması gerekir, zira bitkiler yaşamlarını sürdürmek için güneşe ihtiyaç duyar. Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günler, çağlar boyu sürmüş olamaz. Hayır, Kutsal Kitap'ta bahsedilen “günler”, bugün yaşadığımız gibi, gerçek anlamda 24 saatlik zaman dilimleridir. Bu yüzden Musa Peygamber'in sözleri hem mantıklı hem de kesindir. Bu da bizi, 20–31 ayetlerinde anlatılan beşinci ve altıncı günlere getiriyor: 20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu. 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı. 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu. 24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen1 türetsin” diye buyurdu. Ve öyle oldu.

25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. Bunun iyi olduğunu gördü. 26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. Bunlar size yiyecek olacak. 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere –soluk alıp veren bütün hayvanlara– yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu. Pek çok kitapta, öykünün gelişerek ilginç hale gelmesi için birkaç sayfa okumanız gerekir. Ancak burada, Musa Peygamber'in kutsal yazılarının daha başında, pek çok sürükleyici şey öğreniyoruz. Allah'ın her şeyi Kendi Sözünün gücüyle ve yalnızca altı gün içinde yarattığını öğrendik. Allah, yaratıcı faaliyetinin sonunda, her şeyin çok iyi olduğunu bildirdi, vasat veya idare eder olarak değil. İnsanlar vejetaryen olarak yaratılmıştı, hayvanlar da öyle, bu nedenle ölüm de yoktu. Allah bizi ölmemiz için yaratmadı. İnsanların ve hayvanların birlikte sonsuza dek yaşamaları için bir cennet bahçesi yarattı. Allah sevgi ise ve her şeye gücü yeterse, bunu bekleriz. Ancak evrimi öğretenler bize farklı bir öykü anlatıyor. Onların ifadesine göre, ölüm her zaman evrim sürecinde temel bir unsur olmuştur. Zayıf türlerin ölümünün daha güçlü ve etkili yaşam biçimlerinin yolunu açtığını söylüyorlar. Ancak ilginçtir ki, yeni türlerin doğumunu görmek bir yana, mevcut türlerin bozulduğunu görüyoruz. Eşya, doğal olarak düzenden düzensizliğe doğru ilerler, aksi yönde değil. Doğuyoruz, sonra ölüyoruz. Allah dünyayı evrimle yarattıysa, ölümü kasıtlı olarak yaratmış demektir, ancak ölümün iyi bir şey olmadığını herkes kabul eder. Ölümü Allah yarattıysa, şu can alıcı soruyu sormamız gerekir: Allah iyi midir? Peki Allah ölümü yaratmadıysa, ölüm nereden gelmiştir? Peki gezegenimiz Allah'ın başlangıçta yarattığından neden bu kadar farklı? (Bu soruların yanıtını ilerleyen derslerimizden birinde göreceğiz.) Bilim adamları, evrimin devam etmesine izin verdiği hayvanları ve bunların üreme biçimlerini seçerken son derece etkin olduğu düşüncesini övünerek anlatırlar. Ancak, yaratılan tüm hayvanlar, birkaç istisna dışında, üremek için erkek ve dişiye ihtiyaç duyarlar. Bu karmaşık bir üreme sistemidir. Daha etkin ve elverişli bir yöntem, kendi kendine üreme olurdu. Yani, canlıların bir eşe ihtiyaç duymadan kendi başlarına üreyebilmesi. Fakat bunu nadiren görüyoruz. Neden? Bunun nedeni Allah'ın hayvanları ikişer ikişer üreyecek şekilde tasarlamış olmasıdır, tesadüfen ve evrimle değil. Sistemin karmaşıklığı başlı başına, evrenimizin her unsurunu sistematik biçimde yaratan bir Tasarımcı'ya işaret ediyor. Yaratılış öyküsü bu Tasarımcı'nın yedinci günde yaptığıyla devam ediyor. Bu tanım için Yaratılış 2. bölüm, 1–3 ayetlerine bakalım: 1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. Yaptığı işten o gün dinlendi. 3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi. Allah yaratma faaliyetini altıncı günde bitirdi ve yedinci günde çalışmadı. Bunun yerine, haftanın yedinci gününü kutsal bir gün, işlerden dinlenme günü olarak belirledi. Haftanın nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Bir gün dünyanın kendi ekseni etrafında bir tur döndüğü süredir. Bir ay, ayın dünyanın çevresinde bir devir yaptığı süredir. Bir yıl, dünyanın güneş etrafında döndüğü süredir. Peki, yedi günlük hafta nereden geliyor? Allah'ın dünyayı altı günde yaratması ve yedinci günde dinlenmesinden geliyor. Allah bu günü hem kutsadı, hem de kutsal bir gün olarak belirledi. Bu evrim değil, yaratılış!

Bazı insanlar Kutsal Kitap'ın sözlerini değerlendirmek için uranyum ve karbon tarihleme sistemlerine güveniyorlar. Bu bilimsel yöntemlerin evrimi kanıtladığı iddia ediliyor. Ancak bu yaklaşımın temel bir sorunu var. Bu yöntemler, yalnızca şu anda gördüklerimize dayalı. Adamın biri bir gün Burdur'dan Antalya'ya gidiyormuş, ancak parası ve arabası yokmuş. Böylece otostop yaparak gidebileceğini umarak yürümeye başlamış. Yolda biri onu görerek acımış ve neredeyse Antalya'ya kadar getirmiş. Ancak sürücü başka bir yere gittiğinden, adamın inerek kente kalan birkaç kilometreyi yürümesi gerekmiş. Kısa bir süre sonra, birinin çantasını çalan bir hırsızı arayan jandarmalar adamı durdurmuş. Sorgulamaya başlamışlar. “Nereden geliyorsun ve nereye gidiyorsun?” diye sormuşlar. Adam “Bu sabah Burdur'dan Antalya'ya doğru yürümeye başladım” demiş. Asker “Bu imkânsız” demiş, “Burdur'dan buraya sabahtan öğlene kadar yürüyemezdin. Yalan söylüyorsun.” Adam “Yalan söylemiyorum” demiş, “tüm olayı yalnızca şimdi gördüğünüzle değerlendiriyorsunuz.” İnsanlar dünya tarihini şimdi gördüklerine göre değerlendiriyor. Jandarmaların adamın yolun çoğunda arabayla geldiğini görmedikleri gibi, evrimciler de Allah'ın maddeyi konuşarak meydana getirdiğini kendi gözleriyle görmüyor, bu nedenle hiçbir zaman böyle bir şey olmadığını sanıyorlar. Bunun yerine, fikirlerini yalnızca şu an görebildiklerimizi değerlendiren yöntemlere dayandırıyorlar.


Başlangıçta Kötülük Var Mıydı? (1) Was There Evil in the Beginning? (1) Было ли зло в начале? (один)

Yaratıcı’yı, yaratmış olduğu şeyleri inceleyerek, gerçekten daha iyi anlayabilir miyiz? Können wir den Schöpfer wirklich besser verstehen, indem wir untersuchen, was er geschaffen hat? Can we truly understand the Creator by examining what he has created? Можем ли мы действительно лучше понять Творца, исследуя созданное Им? Konuya ışık tutabilmesi için, bu derslerde her zaman yapacağımız gibi, örnekleyici bir öykü üzerinde düşünelim. Let us think about a sampler story as we always do in these lessons so that the subject can shed light. Чтобы пролить свет на эту тему, давайте рассмотрим иллюстративный рассказ, как мы всегда делаем в этих лекциях. Senem Hanım anaokulu öğrencilerini bahçeye çıkardı ve büyük bir incir ağacının altına oturttu. Senem Hanım took kindergarten students to the gardens and sat under a big fig tree. Госпожа Сенем отвела воспитанников детского сада в сад и усадила их под большим фиговым деревом. Ağaç, ilkbaharın son günlerinin parlak güneşine iyi bir korunak sağlıyordu. The tree provided a good shelter for the bright sun of the last days of spring. Дерево хорошо укрывало от яркого солнца последних дней весны. “Evet çocuklar” dedi, “şimdi küçük bir oyun oynayacağız. “Yeah guys,” he said, “we're going to play a little game now. Bildiğiniz gibi dün her birinizden geçen hafta sınıfta yapmış olduğunuz resimleri ve oyuncakları vermenizi istemiştim. As you know, yesterday I asked each of you to give me pictures and toys that you have done in class last week. Как вы знаете, вчера я попросила каждого из вас сдать рисунки и игрушки, которые вы сделали в классе на прошлой неделе. Bugün bu resimlerin ve oyuncakların hepsini grubun önüne koyacağız. Today we will put all of these pictures and toys in front of the group. Сегодня мы разложим все эти картинки и игрушки перед группой. Fakat onları kimin yaptığını size söylemeyeceğim. But I will not tell you who did them. Но я не скажу вам, кто их сделал. Kimin yaptığını siz tahmin edeceksiniz.” Ömer sabırsızca elini kaldırarak, “Öğretmenim” dedi. You'll guess who did it. ”Omar lifted his hand impatiently, im My teacher,“ he said. Вы угадаете, кто это сделал". Омар нетерпеливо поднял руку и сказал: "Учитель". “Öğretmenim!” Senem Hanım, “Evet, Ömer” dedi. "Teacher!" Senem Hanım said, "Yes, Omer." "Учитель!" Госпожа Сенем ответила: "Да, Омер". “Bir şey mi sormak istiyorsun?” “Öğretmenim, kimin neyi yaptığını nasıl bilebiliriz ki? Un Do you want to ask something? “Im Teacher, how do we know who did what? Sadece tahmin edebiliriz.” “İyi bir soru, Ömer. We can only guess. ” “Good question, Omar. Fakat göreceğimiz gibi, bir kişi hakkında yaptıkları şeyler yoluyla pek çok şey öğrenebiliriz. But as we will see, we can learn a lot through things they do about a person. Но, как мы увидим, мы можем многое узнать о человеке по тому, что он делает. Örneğin, işte lego setimizden yapılmış bir oyuncak. For example, here is a toy made from our lego set. Например, вот игрушка, сделанная из нашего набора лего. Sence onu kim yapmıştır?” Ömer omuzlarını silkti. Who do you think made it? ”Omar shrugged. “Ben nereden bileyim?” Senem Hanım, “Öyleyse buna bir bakalım” dedi. "Where do I know?" Said Senem Hanım, "So let's have a look at that." "Откуда мне знать?" - сказала миссис Сенем, - "Тогда давайте посмотрим на это". “Nedir bu?” Ayşe elini kaldırdı. “What is this?” Ayşe raised her hand. "Что это?" Айше подняла руку. “Bir kamyon.” Öğretmen, “Doğru!” dedi. “A truck.” The teacher said, “Right!. "Грузовик". Учитель сказал: "Правильно!". “Bu bilgi size onu yapan kişi hakkında ne anlatıyor?” Elif gülerek, “O bir erkek çocuk” dedi. Ne What does this information tell you about the person who made it? ”Elif laughed,“ He's a boy. ” "Что эта информация говорит тебе о человеке, который ее сделал?" Элиф засмеялась и ответила: "Он мальчик". Senem Hanım, “Olabilir” dedi. Ms. Senem said, "It may be. Госпожа Сенем ответила: "Может быть". “Neden böyle düşünüyorsun?” Nurcan gerçekçi bir tavırla, “Çünkü erkekler kamyonları, kızlar ise bebekleri sever” dedi. "Why do you think like this?" “Because boys like trucks and girls like babies,” said Nurcan with a realistic attitude. “Yüzde yüz emin olamayız, fakat çok iyi bir tahmin, öyle değil mi çocuklar? Iz We can't be 100 percent sure, but it's a good guess, isn't it, guys? Bunu yapan kişi hakkında başka ne söyleyebiliriz?” öğretmen ekledi. What else can we say about the person who did this? ” teacher added. Что еще мы можем сказать о человеке, который это сделал?" - добавил учитель. Engin, “Belki inşa etmeyi seviyordur” diye ekledi. “Maybe he likes to build, Engin Engin added. "Может быть, ему нравится строить", - добавил Энгин. Senem Hanım, “Neden öyle diyorsun, Engin?” diye sordu. Ms. Senem, "Why do you say that, Engin?" she asked. Госпожа Сенем спросила: "Почему ты так говоришь, Энгин?". “Çünkü resim yapmamış. “Because he didn't paint. "Потому что он не рисовал. Bir resim daha… şey… düzdür. One more picture… thing… is flat. Еще одна фотография... ну... плоская. Kamyon ise… gerçek bir oyuncaktır.” Öğretmen, “Hmm” dedi, “Bu konuda haklı olabilirsin. The truck is… a real toy. ”The teacher said, mm Hmm,, in You might be right about this. Грузовик - это... настоящая игрушка". "Хм, - сказал учитель, - возможно, ты прав. Başka ne diyebiliriz?” “Kamyonunun çok sağlam olmasını istemiş. What else can we say? " “He wanted his truck to be very sturdy. Что еще мы можем сказать?" "Он хотел, чтобы его грузовик был очень прочным. Kamyon kolay kırılmıyor. The truck won't break easily. Çok sağlam.” “Doğru, Birgül. Very solid. ”“ Right, Birgül. Он очень сильный". "Это верно, Биргуль. Kamyonu çok sağlam yapmış” diye ekledi öğretmen. He made the truck very sturdy," the teacher added. Mustafa, “Sınıfın sağ tarafında oturuyor” dedi. , He sits on the right side of the class, Mustafa said Mustafa. "Он сидит в правой части класса", - сказал Мустафа.

Senem Hanım bu tespite biraz şaştı. Mrs. Senem was a bit surprised at this determination. Госпожа Сенем была немного удивлена этим выводом. Kamyonu yapanın sınıfın hangi tarafında oturduğu nasıl anlaşılabilirdi? How could you tell which side of the class the trucker was sitting on? Как можно было узнать, на какой стороне аудитории сидел строитель грузовика? “Neden öyle dedin, Mustafa?” “Çünkü yeşil boyayla boyamış. “Why did you say that, Mustafa?” “Because he painted it green. "Почему ты так сказал, Мустафа?" "Потому что он покрасил его зеленой краской. Ben sınıfın sol tarafında çalıştım, bizim boya setimizde o renk yok.” “Çok iyi bir gözlem, Mustafa, tebrikler.” Sevim, “Ben onu kimin yaptığını biliyorum” dedi. I worked on the left side of the classroom, we don't have that color in our paint set. ” "Very good observation, Mustafa, congratulations." Sevim said, "I know who made it." Я работал в левой части класса, у нас нет такого цвета в наборе красок". "Очень хорошее наблюдение, Мустафа, поздравляю". Севим сказал: "Я знаю, кто это сделал". “Sefa.” Senem Hanım, “Öyle mi?” dedi. "Pleasure." Ms. Senem, "Is that so?" said. "Сефа". Госпожа Сенем ответила: "Неужели?". “Peki bunu nereden biliyorsun?” “İki nedeni var. "And how do you know that?" "There are two reasons. Birincisi, arka camında aslan çıkartması var. First, there's a lion sticker on the back window. Во-первых, у него есть декаль льва на заднем стекле. Sefa’nın pek çok hayvan çıkartmaları var. Sefa has many animal stickers. У Сефы есть много наклеек с животными. İkincisi, gülüyor!” Çocuklar, kamyonu inceleyerek onu yapan kişi hakkında bazı şeyleri anlayabilmişlerdi. Second, he laughs! ” By examining the truck, the boys were able to understand something about the person who built it. Во-вторых, он смеется!". Рассматривая грузовик, дети смогли кое-что понять о человеке, который его построил. Yaşımız büyüdükçe, insanlar hakkında yaptıkları işlere bakarak daha da fazla bilgi edinebiliriz. As we get older, we can learn more and more about people by looking at what they do. Чем старше мы становимся, тем больше мы можем узнать о людях, глядя на то, чем они занимаются. Yaratmış olduğu şeyleri inceleyerek Yaratıcı’yı daha iyi anlayabilir miyiz? Can we better understand the Creator by examining what he has created? Можем ли мы лучше понять Творца, изучая Его творение? Evet. Davut peygamberin Allah’ın muhteşem işlerini düşünerek aklına gelenleri 8. What the prophet David thinks of the great works of Allah 8. Что приходило на ум пророку Давиду, когда он думал о чудесных делах Божьих 8. Mezmur, 3. ve 4. ayetlerde okuyalım: 3 Seyrederken ellerinin eseri olan gökleri, Oraya koyduğun ayı ve yıldızları, 4 Soruyorum kendi kendime: “İnsan ne ki, onu anasın, Ya da insanoğlu ne ki, ona ilgi gösteresin?” Davut peygamber evrenin ne kadar uçsuz bucaksız ve inanılmaz olduğunu düşündüğünde, Allah’ın kendi gibi küçük bir yaratığa dahi özen gösteren sevgi dolu karakterine hayret etti. Let's read the Psalm in verses 3 and 4: 3 As you watch the heavens that are the work of your hands, the moon and the stars you put there, 4 I ask myself: "What is the human being, the mother of him, or what should the human beings take care of him?" When the prophet David thought how immense and incredible the universe was, he was astonished by God's loving character who took care of even a small creature like him. Давайте прочитаем в Псалме, стихи 3 и 4: 3 Когда я созерцаю небеса, дело рук Твоих, луну и звезды, которые Ты поставил на них, 4 то спрашиваю себя: "Что есть человек, чтобы Ты заботился о нем, или что есть человечество, чтобы Ты заботился о нем?" Когда пророк Давид рассматривал огромную и невероятную вселенную, он удивлялся Божьему любящему характеру в заботе даже о таком маленьком существе, как он сам. Yaratılış, Davut peygambere Yaratıcı hakkında bir şeyler açıklamıştı. Creation had revealed to the prophet David something about the Creator. Öyleyse Allah’ın peygamberleri tarafından Kutsal Kitaplarda kaydedilen yaratılış öyküsüne bakalım. So let's look at the creation story recorded in the Holy Scriptures by God's prophets. Итак, давайте рассмотрим историю сотворения мира, записанную в Священных книгах Божьими пророками. Müslümanların, Yahudilerin ve Hıristiyanların yüzyıllardır, yaratılışla ilgili olarak Allah’ın vahyettiği en açık ve en ayrıntılı kayıt olduğuna inandığı kayıtlara bakarak başlayabiliriz. We can begin by looking at the records that Muslims, Jews and Christians believe for centuries to be the clearest and most detailed record of creation revealed by God. Мы можем начать с рассмотрения того, что мусульмане, иудеи и христиане на протяжении веков считали самой ясной и подробной записью творения, явленной Богом. Bu kayıtlar, pek çok kişinin Kitabı Mukaddes adını verdiği kutsal yazılarda bulunur. These records are found in the scriptures, which many call the Bible.

Kitabı Mukaddes Tevrat, Zebur ve İncil’den oluşur. His book consists of the Bible, the Psalms and the Gospel. Библия состоит из Торы, Псалтири и Евангелия. Bu derlemenin modern çevirilerinden birine Kutsal Kitap adı verilmiştir. One of the modern translations of this collection is called the Bible. Yaptığımız alıntılar büyük ölçüde bu modern çeviriden gelmektedir. The quotations we have made come largely from this modern translation. Наши цитаты взяты в основном из этого современного перевода. Yaratılış adındaki ilk kitapçıkta, 1. bölüm, 1–5 ayetleriyle başlayalım: 1 Başlangıçta Tanrı göğü ve yeri yarattı. In the first pamphlet called Genesis, let's begin with chapters 1, verses 1-5: 1 In the beginning God created heaven and earth. Давайте начнем с первой книги, которая называется Бытие, глава 1, стихи 1-5: 1 В начале сотворил Бог небо и землю. 2 Yer boştu, yeryüzü şekilleri yoktu; engin karanlıklarla kaplıydı. 2 The earth was empty, no earth forms; covered with vast darkness. Tanrı’nın Ruhu suların üzerinde dalgalanıyordu. God's Spirit was hovering over the waters. Дух Божий витал над водами. 3 Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu. 3 God commanded, "Let there be light," and there was light. 3 Бог повелел: "Да будет свет", и стал свет. 4 Tanrı ışığın iyi olduğunu gördü ve onu karanlıktan ayırdı. 4 God saw that light was good, and separated him from darkness. 4 Бог увидел, что свет хорош, и отделил его от тьмы. 5 Işığa “Gündüz”, karanlığa “Gece” adını verdi. 5 He called the light "Day" and the darkness "Night". 5 Он назвал свет "днем", а тьму "ночью". Akşam oldu, sabah oldu ve ilk gün oluştu. Evening came and morning came, and the first day occurred. Kitabı Mukaddes (KM), diğer adıyla Kutsal Kitap (KK), Allah’ın gökleri ve yeri yarattığını söyler. The Bible (KM), also called the Bible, says that Allah created the heavens and the earth. В Библии, также известной как Коран, говорится, что Бог сотворил небеса и землю. Kutsal yazılar Allah’ın varlığını kanıtlamaya çalışmaz. The scriptures do not try to prove God's existence. Писание не пытается доказать существование Бога. Bunu bir olgu olarak bildirir. It reports this as a phenomenon. Она сообщает об этом как о факте. Kutsal yazılar ayrıca Allah’ın konuşarak yarattığını belirtir. The scriptures also indicate that God created by speaking. Писание также утверждает, что Бог сотворил, говоря. O basit bir cümle söylemiş ve ışık ortaya çıkmıştır, tıpkı bir elektrik düğmesini açar gibi. He said a simple sentence and the light came out, just like turning on an electric switch. Он произнес простую фразу, и свет появился, как при включении электрического выключателя. Gazların karışımından, bir kıvılcımdan, hatta ışığın meydana geldiği bir büyük patlamadan hiç bahsedilmez. There is no mention of a mixture of gases, a spark, or even a large explosion in which light occurs. Здесь не упоминается ни смесь газов, ни искра, ни даже большой взрыв, в результате которого возникает свет. Evet, Kutsal Kitap, Allah konuştuğunda, O’nun Sözünün maddeyi meydana getirecek güce sahip olduğunu söyler. Yes, the Bible says that when God speaks, His Word has the power to produce matter. Да, Библия говорит, что когда Бог говорит, Его Слово имеет силу воплощать материю в жизнь. Geleceğinizi iyi yönde değiştirmek isterseniz, hiçlikten bir şeyler yaratabilen Kişi’yle iletişim içinde olmanız daha iyi olmaz mı? If you want to change your future for the better, wouldn't it be better for you to be in touch with the One who can create something out of nothing? Если вы хотите изменить свое будущее к лучшему, то не лучше ли установить контакт с Тем, Кто может создать что-то из ничего? Bazı kişiler, Musa peygamberin kullandığı “gün” sözcüğünü “belirsiz bir zaman dilimi” olarak yorumlamak ister. Some people want to interpret the word "day" used by the prophet Moses as "an indefinite period of time". Некоторые люди хотят истолковать слово "день", использованное Моисеем, как "неопределенный период времени". Ancak Kitabı Mukaddes’in (yani Kutsal Kitap’ın) diğer kısımlarında “gün”ün, “24 saatlik zaman dilimi” anlamına gelmesini tercih ederler. However, in other parts of the Bible (ie the Bible), they prefer that “day, means“ 24-hour time period.. В других частях Библии, однако, они предпочитают, чтобы слово "день" означало "24-часовой период времени". Kutsal yazılara tutarlı bir şekilde bakalım. Let's look at the scriptures consistently. Sonuç olarak, bir Varlık maddeyi konuşarak yaratabiliyorsa, O’nun dünyayı kısa bir sürede meydana getirebilmesi neden zor olsun? Consequently, if a Being can create matter by talking, why should it be difficult for him to make the world in a short time? В конце концов, если Существо может создать материю посредством речи, то почему Ему должно быть трудно создать мир за короткое время? 1\. bölüme, 6–8 ayetlerini okuyarak devam edelim: 6 Tanrı, “Suların ortasında bir kubbe olsun, suları birbirinden ayırsın” diye buyurdu. one\\. Let's continue the chapter by reading verses 6–8: 6 God commanded, "Let there be a dome in the middle of the waters, let the waters separate from each other. Давайте продолжим главу 1, прочитав стихи 6-8: 6 И повелел Бог, говоря: да будет купол посреди вод, и да разделяет он воды. 7 Ve öyle oldu. 7 И так было. Tanrı gökkubbeyi yarattı. God created the firmament. Kubbenin altındaki suları üstündeki sulardan ayırdı. He separated the waters beneath the dome from the waters above him. 8 Kubbeye “Gök” adını verdi. 8 Он назвал купол "Небо". Akşam oldu, sabah oldu ve ikinci gün oluştu. Это произошло вечером, это произошло утром, и наступил второй день.

Burada yine, Allah’ın, yaratılışın ikinci gününde ve konuştuğu sözüyle, gök dediğimiz varlığı meydana getirdiğini görüyoruz. Here again, God, on the second day of creation and with the word he speaks, we see that we create the existence of the sky. Здесь мы снова видим, что Аллах на второй день творения и Своим изреченным словом вызвал к жизни существо, которое мы называем небом. Kutsal Kitap bize dünyanın nasıl görünmüş olabileceğine dair net bir resim veriyor. The Bible gives us a clear picture of how the world might have looked. Yerin yüzeyinde su, geniş bir hava boşluğu ve göğün üzerinde bir kat daha su vardı. There was water on the surface of the earth, a large air gap, and a layer of water above the sky. На поверхности земли была вода, большое воздушное пространство и еще один слой воды над небом. Bu su katmanının, güneşin zararlı ışınlarını süzerek canlıların daha uzun yaşamasını ve daha fazla büyümesini sağlayan kalın bir bulut gibi olduğu düşünülüyor. This layer of water is thought to be like a thick cloud that filters out the harmful rays of the sun, allowing living things to grow longer and grow more. Считается, что этот слой воды подобен плотному облаку, которое фильтрует вредные солнечные лучи, позволяя живым существам жить дольше и расти. Allah’ın yapmak istediği şeyleri en küçük ayrıntısına kadar bilmesi şaşılacak şey. Surprisingly, God knows all the things he wants to do to the smallest detail. Удивительно, что Аллах до мельчайших деталей знает, что Он хочет сделать. 9–13 ayetlerinde birkaç ayrıntıyı daha görelim: 9 Tanrı, “Göğün altındaki sular bir yere toplansın, kuru toprak görünsün” diye buyurdu ve öyle oldu. Let us see a few more details in verses 9–13: 9 God said, sular Let the water beneath the sky be gathered, and the dry earth appear görün. 10 Kuru alana “Kara”, toplanan sulara “Deniz” adını verdi. 10 He named the dry land "Land" and the collected waters "Sea". 10 Сушу Он назвал "сушей", а собранные воды - "морем". Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. God saw that it was good. Бог увидел, что это хорошо. 11 Tanrı, “Yeryüzü bitkiler, tohum veren otlar, türüne göre tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları üretsin” diye buyurdu ve öyle oldu. 11 And God said, Let the earth produce plants, seed-bearing herbs, and fruit-trees of the seed according to the species. 12 Yeryüzü bitkiler, türüne göre tohum veren otlar, tohumu meyvesinde bulunan meyve ağaçları yetiştirdi. 12 The earth produced plants, herbs bearing seeds according to their kinds, and fruit trees whose seeds were in their fruit. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. God saw that it was good. 13 Akşam oldu, sabah oldu ve üçüncü gün oluştu. 13 Evening came and morning came, and the third day came. Böylece, üçüncü günde Allah karaları meydana getirerek suları ayırdı ve karaları bitkilerle doldurdu. Thus, on the third day, God created the waters, separated the waters, and filled them with plants. Итак, на третий день Аллах сформировал землю, разделил воды и наполнил землю растительностью. Burada ilginç bir tespitte bulunabiliriz. Here we can make an interesting determination. Bu noktaya kadar Kutsal Kitap Allah’ın hayvanları yaratmasından hiç bahsetmiyor. Up to this point, the Bible never mentions God's creation of animals. Hatta, yalnızca bitkileri yaratmış. In fact, he only created plants. На самом деле, он создал только растения. Fakat doğayı gözlemlediğimizde, pek çok bitkinin yaşamlarını sürdürmek için böceklere ve kuşlara ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. But when we observe nature, we see that many plants need insects and birds to survive. Но когда мы наблюдаем за природой, мы видим, что многим растениям для выживания нужны насекомые и птицы. Çiçeklerinin polenlerinin yayılması (tozlanması) gerekir, bu da, bu tozlanmanın büyük kısmını mümkün hale getiren arıların, sinekkuşlarının ve diğer böceklerin işidir. Their flowers need to be pollinated, which is the work of bees, hummingbirds and other insects that make most of this pollination possible. Evrim, hayvan hayatının gelişebilmesi için milyonlarca yıl gerektiğini söyler. Evolution says that animal life takes millions of years to develop. Evrim gerçek olsaydı, ilk bitkiler nasıl tozlanacaktı ve ilk arı nereden geldi? If evolution were real, how would the first plants be pollinated and where did the first bee come from? Если бы эволюция была реальной, как бы опылялись первые растения и откуда взялась первая пчела? Bu arı kraliçe miydi, erkek mi, yoksa işçi arı mıydı? Was this bee queen, male or worker bee? Была ли эта пчела королевой, трутнем или рабочей пчелой? Kraliçe arının üremek için erkek arıya, erkek arıların ise üremek için kraliçeye ihtiyaçları vardır. The queen needs the drone to breed, and the drones need the queen to breed. Королева нуждается в трутнях для размножения, а трутни нуждаются в королеве для размножения. İşçi arılar ise kendi başlarına üreyemez. Worker bees cannot breed on their own. Рабочие пчелы не могут размножаться самостоятельно. Üç çeşit arının da aynı anda, etkileşimli olarak çalışan çeşitli özelliklere sahip bir halde meydana gelmeleri mantıklı görünüyor. It seems logical that all three types of bees will occur at the same time, interactively, with various characteristics. Кажется логичным, что все три вида пчел возникли в одно и то же время, с разнообразными функциями, работающими во взаимодействии. Aksi halde sistem çalışmazdı. Otherwise the system would not work. В противном случае система не будет работать. Hayatta kalmak için bitkiler hayvanlara, hayvanlar ise bitkilere ihtiyaç duyarlar. Plants need animals and animals need plants to survive. Hepsi aynı anda, birbirlerine mükemmel ölçüde uygun olarak mı evrimleşti? Did they all evolve at the same time, perfectly suited to each other? Неужели все они развивались одновременно, идеально подходя друг другу? Hayır, bu konudaki istatistikler bu olasılığı imkânsız olarak niteliyor. No, the statistics on this issue call this possibility impossible. Нет, статистика по этому вопросу характеризует такую возможность как невозможную. Bu, bizi akla yatkın tek gerçekle, Allah’ın her şeyi olduğu gibi ve bir anda yarattığıyla baş başa bırakıyor. This leaves us with the only plausible truth, that God creates everything as it is and in a moment. Это оставляет нам единственную мыслимую истину: Бог создал все как есть и в одно мгновение. Ancak öykü burada bitmiyor. But the story does not end here. Но история на этом не заканчивается. Neler olduğunu görmek için Yaratılış 1. bölümün 14–19 ayetlerine bakalım: 14–15 Tanrı şöyle buyurdu: “Gökkubbede gündüzü geceden ayıracak, yeryüzünü aydınlatacak ışıklar olsun. To see what is happening, let us look at the verses 14–19 of Genesis 1: 14–15. Belirtileri, mevsimleri, günleri, yılları göstersin.” Ve öyle oldu. Show signs, seasons, days, years. ”And so it happened. 16 Tanrı büyüğü gündüze, küçüğü geceye egemen olacak iki büyük ışığı ve yıldızları yarattı. 16 God created the two great lights and the stars, the eldest, to dominate the day; 16 Бог сотворил два великих света и звезды, большую, чтобы управлять днем, и меньшую, чтобы управлять ночью. 17–18 Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. 17–18 He placed them in the sky to illuminate the earth, to dominate the day and night, to separate the light from the darkness. 17-18 И поставил их на тверди, чтобы освещать землю, и владычествовать над днем и ночью, и отделять свет от тьмы. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü. God saw that it was good. 19 Akşam oldu, sabah oldu ve dördüncü gün oluştu. It was 19 in the evening, it was in the morning and the fourth day occurred. 19 Наступил вечер, и наступило утро, и наступил четвертый день. Güneş ve ay bitkilerden sonra yaratıldıysa, bunun çok hızlı bir şekilde meydana gelmiş olması gerekir, zira bitkiler yaşamlarını sürdürmek için güneşe ihtiyaç duyar. If the sun and moon were created after plants, it must have occurred very quickly, as plants need the sun to survive. Если солнце и луна были созданы после растений, то это должно было произойти очень быстро, потому что растениям для выживания необходимо солнце. Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü günler, çağlar boyu sürmüş olamaz. The first, second, third and fourth days cannot last for ages. Первый, второй, третий и четвертый дни не могли длиться вечность. Hayır, Kutsal Kitap’ta bahsedilen “günler”, bugün yaşadığımız gibi, gerçek anlamda 24 saatlik zaman dilimleridir. No, the “days bahsedilen mentioned in the Bible are, as we do today, literally 24-hour time periods. Нет, "дни", упомянутые в Библии, - это буквально 24-часовые периоды времени, как мы живем сегодня. Bu yüzden Musa Peygamber’in sözleri hem mantıklı hem de kesindir. Therefore, the words of the Prophet Moses are both logical and precise. Поэтому слова пророка Моисея являются логичными и определенными. Bu da bizi, 20–31 ayetlerinde anlatılan beşinci ve altıncı günlere getiriyor: 20 Tanrı, “Sular canlı yaratıklarla dolup taşsın, yeryüzünün üzerinde, gökte kuşlar uçuşsun” diye buyurdu. This brings us to the fifth and sixth days described in verses 20–31: 20 God said, ın Let the water be filled with living creatures, and birds on the earth fly in the sky. 20 Это подводит нас к пятому и шестому дням, описанным в стихах 20-31: 20 И повелел Бог, говоря: "да наполнятся воды живыми существами, и да летают птицы над землею и на небе". 21 Tanrı büyük deniz canavarlarını, sularda kaynaşan canlıları ve uçan çeşitli varlıkları yarattı. 21 God created great sea monsters, living creatures, and various beings flying in the water. 21 Бог сотворил огромных морских чудовищ, тварей, плавающих в водах, и всяких летающих существ. Bunun iyi olduğunu gördü. He saw that it was good. Он увидел, что это хорошо. 22 Tanrı, “Verimli olun, çoğalın, denizleri doldurun, yeryüzünde kuşlar çoğalsın” diyerek onları kutsadı. 22 God blessed them, olun Be fruitful, multiply, fill the seas, and let the birds grow on the earth. 22 И благословил их Бог, говоря: плодитесь и размножайтесь, и наполняйте море, и птицы небесные да умножатся на земле. 23 Akşam oldu, sabah oldu ve beşinci gün oluştu. 23 And the evening and the morning were the fifth day. 24 Tanrı, “Yeryüzü çeşit çeşit canlı yaratık, evcil ve yabanıl hayvan, sürüngen1 türetsin” diye buyurdu. 24 God said, in Let the earth produce all kinds of living creatures, domestic and wild animals, reptiles ”. 24 И повелел Бог, говоря: "Пусть земля произведет всякую тварь живую, прирученную и дикую, и гадов". Ve öyle oldu. And so it happened.

25 Tanrı çeşit çeşit yabanıl hayvan, evcil hayvan, sürüngen yarattı. 25 God created different kinds of wild animals, pets, and reptiles. 25 Бог сотворил всякого рода диких животных, и домашних животных, и гадов. Bunun iyi olduğunu gördü. Он увидел, что это хорошо. 26 Tanrı, “İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” 27 Tanrı insanı kendi suretinde yarattı. 26 God said, "Let us create man in our own image, like ourselves. May he rule the fish in the sea, the birds in the sky, the domestic animals, the reptiles, and the whole earth." 27 God created man in his own image. 26 И сказал Бог: сотворим человека по образу Нашему, по подобию Нашему, и да владычествует он над рыбами морскими, и над птицами небесными, и над скотом, и над гадами, и над всею землею. 27 И создал Бог человека по образу Своему. Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. Thus man was created in the image of God. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı. He created people male and female. 28 Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. 28 He blessed them and said, "Be fruitful and multiply, fill the earth and take it under your control; Dominate the fish in the sea, the birds in the sky and all living things on earth. 28 И благословил их, и сказал им: плодитесь и размножайтесь, и наполняйте землю, и покоряйте ее, и владычествуйте над рыбами морскими, и над птицами небесными, и над всяким живым существом, движущимся по земле. 29 İşte yeryüzünde tohum veren her otu, tohumu meyvesinde bulunan her meyve ağacını size veriyorum. 29 I give you every grass that gives seed in the earth, every fruit tree whose seed is in its fruit. 29 Вот, Я даю вам всякую траву, приносящую семя на земле, и всякое дерево плодовое, у которого семя в плоде его. Bunlar size yiyecek olacak. These will be your food. Это будет пищей для вас. 30 Yabanıl hayvanlara, gökteki kuşlara, sürüngenlere –soluk alıp veren bütün hayvanlara– yiyecek olarak yeşil otları veriyorum.” Ve öyle oldu. 30 I give green grasses as food to wild animals, to birds in the sky, to reptiles bütün to all animals that breathe in and out. ”And so it happened. 30 И диким зверям полевым, и птицам небесным, и гадам, и всякому живому существу, дышащему, даю зелень травную в пищу". Так и случилось. 31 Tanrı yarattıklarına baktı ve her şeyin çok iyi olduğunu gördü. 31 And God looked at his creatures, and saw that all was well. Akşam oldu, sabah oldu ve altıncı gün oluştu. It was evening, it was morning and it was the sixth day. Наступил вечер, наступило утро, и наступил шестой день. Pek çok kitapta, öykünün gelişerek ilginç hale gelmesi için birkaç sayfa okumanız gerekir. In many books, you need to read a few pages to make the story evolve and become interesting. Во многих книгах приходится читать несколько страниц, прежде чем сюжет развивается и становится интересным. Ancak burada, Musa Peygamber’in kutsal yazılarının daha başında, pek çok sürükleyici şey öğreniyoruz. But here, from the very beginning of the scriptures of the Prophet Moses, we learn a lot of fascinating things. Но здесь, в самом начале писаний Моисея, мы узнаем много интересного. Allah’ın her şeyi Kendi Sözünün gücüyle ve yalnızca altı gün içinde yarattığını öğrendik. We have learned that Allah created everything in the power of His Word in just six days. Allah, yaratıcı faaliyetinin sonunda, her şeyin çok iyi olduğunu bildirdi, vasat veya idare eder olarak değil. At the end of his creative activity, God has declared that everything is very good, not mediocre or good. В конце Своей творческой деятельности Бог объявил, что все вещи очень хороши, а не посредственны или просто хороши. İnsanlar vejetaryen olarak yaratılmıştı, hayvanlar da öyle, bu nedenle ölüm de yoktu. Humans were created as vegetarians, so were animals, so there was no death. Люди были созданы вегетарианцами, как и животные, поэтому смерти не было. Allah bizi ölmemiz için yaratmadı. God did not create us to die. İnsanların ve hayvanların birlikte sonsuza dek yaşamaları için bir cennet bahçesi yarattı. He created a garden of paradise for humans and animals to live together forever. Он создал Эдемский сад для людей и животных, чтобы они жили вместе вечно. Allah sevgi ise ve her şeye gücü yeterse, bunu bekleriz. If Allah is love and omnipotent, we expect it. Если Бог есть любовь и всемогущество, мы ожидаем этого. Ancak evrimi öğretenler bize farklı bir öykü anlatıyor. But those who teach evolution tell us a different story. Onların ifadesine göre, ölüm her zaman evrim sürecinde temel bir unsur olmuştur. According to them, death has always been a key element in the evolutionary process. Zayıf türlerin ölümünün daha güçlü ve etkili yaşam biçimlerinin yolunu açtığını söylüyorlar. They say that the death of weaker species paves the way for stronger and more effective lifestyles. Они говорят, что смерть более слабых видов прокладывает путь для более сильных и эффективных форм жизни. Ancak ilginçtir ki, yeni türlerin doğumunu görmek bir yana, mevcut türlerin bozulduğunu görüyoruz. Interestingly, let alone seeing the birth of new species, we see that existing species are degrading. Однако интересно, что, не наблюдая зарождения новых видов, мы видим ухудшение состояния уже существующих. Eşya, doğal olarak düzenden düzensizliğe doğru ilerler, aksi yönde değil. The article naturally moves from order to disorder, not in the opposite direction. Все естественным образом движется от порядка к беспорядку, а не наоборот. Doğuyoruz, sonra ölüyoruz. We're born, then we die. Allah dünyayı evrimle yarattıysa, ölümü kasıtlı olarak yaratmış demektir, ancak ölümün iyi bir şey olmadığını herkes kabul eder. If God created the world through evolution, it means he created death deliberately, but everyone agrees that death is not a good thing. Если Бог создал мир путем эволюции, то Он намеренно создал смерть, но все согласны с тем, что смерть - это не очень хорошо. Ölümü Allah yarattıysa, şu can alıcı soruyu sormamız gerekir: Allah iyi midir? If God created death, we have to ask the crucial question: Is Allah good? Если Бог создал смерть, мы должны задать решающий вопрос: Хорош ли Бог? Peki Allah ölümü yaratmadıysa, ölüm nereden gelmiştir? If Allah did not create death, where did death come from? Peki gezegenimiz Allah’ın başlangıçta yarattığından neden bu kadar farklı? Why is our planet so different from what God originally created? (Bu soruların yanıtını ilerleyen derslerimizden birinde göreceğiz.) (We will see the answer to these questions in one of our next lessons.) Bilim adamları, evrimin devam etmesine izin verdiği hayvanları ve bunların üreme biçimlerini seçerken son derece etkin olduğu düşüncesini övünerek anlatırlar. Scientists boast about the animals that evolution allows to continue, and the idea that they are highly effective in choosing reproductive modes. Ученые утверждают, что эволюция была чрезвычайно эффективной в отборе животных, которым она позволила сохраниться, и способов их размножения. Ancak, yaratılan tüm hayvanlar, birkaç istisna dışında, üremek için erkek ve dişiye ihtiyaç duyarlar. However, all animals that are created need male and female to breed, with a few exceptions. Однако всем сотворенным животным, за редким исключением, для размножения нужны самцы и самки. Bu karmaşık bir üreme sistemidir. This is a complex reproductive system. Daha etkin ve elverişli bir yöntem, kendi kendine üreme olurdu. A more effective and convenient method would be self-reproduction. Yani, canlıların bir eşe ihtiyaç duymadan kendi başlarına üreyebilmesi. That is, living things can reproduce on their own without the need for a wife. То есть, способность живых существ размножаться самостоятельно, без необходимости иметь пару. Fakat bunu nadiren görüyoruz. But we rarely see this. Neden? Bunun nedeni Allah’ın hayvanları ikişer ikişer üreyecek şekilde tasarlamış olmasıdır, tesadüfen ve evrimle değil. The reason for this is that God designed animals to reproduce in pairs, not by chance or by evolution. Sistemin karmaşıklığı başlı başına, evrenimizin her unsurunu sistematik biçimde yaratan bir Tasarımcı’ya işaret ediyor. The complexity of the system itself points to a Designer who systematically creates every element of our universe. Сложность системы сама по себе указывает на Дизайнера, который систематически создавал каждый элемент нашей Вселенной. Yaratılış öyküsü bu Tasarımcı’nın yedinci günde yaptığıyla devam ediyor. The story of creation continues with what this Designer did on the seventh day. Bu tanım için Yaratılış 2. bölüm, 1–3 ayetlerine bakalım: 1 Gök ve yer bütün öğeleriyle tamamlandı. For this definition, see Chapter 2 of Creation, verses 1–3: 1 Heaven and earth are all complete. Для этого определения давайте обратимся к Бытию, глава 2, стихи 1-3: 1 Сотворены были небо и земля. 2 Yedinci güne gelindiğinde Tanrı yapmakta olduğu işi bitirdi. 2 By the seventh day God finished what he was doing. 2 В день седьмой Бог окончил то, что делал. Yaptığı işten o gün dinlendi. He rested from his work that day. 3 Yedinci günü kutsadı. Onu kutsal bir gün olarak belirledi. He set it as a holy day. Он установил его как святой день. Çünkü Tanrı o gün yaptığı, yarattığı bütün işi bitirip dinlendi. For God rested all that he had done that day. Allah yaratma faaliyetini altıncı günde bitirdi ve yedinci günde çalışmadı. God completed the creation on the sixth day and did not work on the seventh day. Бог закончил Свое творение в шестой день и не работал в седьмой день. Bunun yerine, haftanın yedinci gününü kutsal bir gün, işlerden dinlenme günü olarak belirledi. Instead, he set the seventh day of the week as a sacred day, a day of rest from work. Вместо этого он назначил седьмой день недели святым днем, днем отдыха от труда. Haftanın nereden geldiğini hiç merak ettiniz mi? Have you ever wondered where the week comes from? Вы когда-нибудь задумывались, откуда берется неделя? Bir gün dünyanın kendi ekseni etrafında bir tur döndüğü süredir. One day is when the world revolves around its axis. Один день - это время, необходимое Земле для одного оборота вокруг своей оси. Bir ay, ayın dünyanın çevresinde bir devir yaptığı süredir. A month is the time that the moon revolves around the world. Месяц - это период, в течение которого Луна совершает один оборот вокруг Земли. Bir yıl, dünyanın güneş etrafında döndüğü süredir. A year is the time the earth revolves around the sun. Год - это время, в течение которого Земля вращается вокруг Солнца. Peki, yedi günlük hafta nereden geliyor? So where does the seven-day week come from? Allah’ın dünyayı altı günde yaratması ve yedinci günde dinlenmesinden geliyor. It comes from God's creation of the world in six days and rest on the seventh day. Allah bu günü hem kutsadı, hem de kutsal bir gün olarak belirledi. Allah blessed this day and determined it to be a holy day. Bu evrim değil, yaratılış! It's not evolution, it's creation!

Bazı insanlar Kutsal Kitap’ın sözlerini değerlendirmek için uranyum ve karbon tarihleme sistemlerine güveniyorlar. Some people rely on uranium and carbon dating systems to evaluate the Bible's words. Bu bilimsel yöntemlerin evrimi kanıtladığı iddia ediliyor. These scientific methods are claimed to prove evolution. Ancak bu yaklaşımın temel bir sorunu var. However, this approach has a major problem. Bu yöntemler, yalnızca şu anda gördüklerimize dayalı. These methods are based only on what we see now. Эти методы основаны исключительно на том, что мы видим сейчас. Adamın biri bir gün Burdur’dan Antalya’ya gidiyormuş, ancak parası ve arabası yokmuş. One day a man was going to Antalya from Burdur, but he had no money and no car. Однажды один человек ехал из Бурдура в Анталию, но у него не было ни денег, ни машины. Böylece otostop yaparak gidebileceğini umarak yürümeye başlamış. So he started walking, hoping he could go hitchhiking. Поэтому он начал идти пешком, надеясь, что ему удастся поймать попутку. Yolda biri onu görerek acımış ve neredeyse Antalya’ya kadar getirmiş. On the way, someone pitied him and almost brought him to Antalya. Кто-то пожалел его в дороге и довез почти до Анталии. Ancak sürücü başka bir yere gittiğinden, adamın inerek kente kalan birkaç kilometreyi yürümesi gerekmiş. But since the driver went somewhere else, he had to get down and walk the few kilometers to the city. Kısa bir süre sonra, birinin çantasını çalan bir hırsızı arayan jandarmalar adamı durdurmuş. Soon after, the gendarmes stopped the man looking for a thief who stole someone's handbag. Sorgulamaya başlamışlar. They started questioning. “Nereden geliyorsun ve nereye gidiyorsun?” diye sormuşlar. “Where are you coming from and where are you going? Uş they asked. Adam “Bu sabah Burdur’dan Antalya’ya doğru yürümeye başladım” demiş. “I started walking from Burdur to Antalya this morning,” said the man. Asker “Bu imkânsız” demiş, “Burdur’dan buraya sabahtan öğlene kadar yürüyemezdin. Asker This is impossible, “the soldier said, din you couldn't walk from Burdur here until noon. Yalan söylüyorsun.” Adam “Yalan söylemiyorum” demiş, “tüm olayı yalnızca şimdi gördüğünüzle değerlendiriyorsunuz.” İnsanlar dünya tarihini şimdi gördüklerine göre değerlendiriyor. You're lying. ”The man said, orum I'm not lying. Ты лжешь". "Я не лгу, - сказал мужчина, - ты судишь обо всем только по тому, что видишь сейчас". Люди судят о мировой истории по тому, что они видят сейчас. Jandarmaların adamın yolun çoğunda arabayla geldiğini görmedikleri gibi, evrimciler de Allah’ın maddeyi konuşarak meydana getirdiğini kendi gözleriyle görmüyor, bu nedenle hiçbir zaman böyle bir şey olmadığını sanıyorlar. Just as gendarmes don't see the man come by car most of the way, evolutionists do not see for themselves that God made matter by talking, so they never thought it was going to happen. Подобно тому, как жандармы не видят человека, проехавшего большую часть пути, эволюционисты не видят своими глазами, что Бог заставил материю существовать, и поэтому предполагают, что этого никогда не было. Bunun yerine, fikirlerini yalnızca şu an görebildiklerimizi değerlendiren yöntemlere dayandırıyorlar. Instead, they base their ideas on methods that only evaluate what we can see now.