×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

ZihinX, Beyninizin bu 3 özelliğini biliyor muydunuz?

Beyninizin bu 3 özelliğini biliyor muydunuz?

Söylemiştim dimi sana, birkaç tane bitcoin al, at bir kenara diye.

Değerleneceğini biliyordum ben.

Ne yazık, elimde para yoktu o zaman, yoksa yüzde yüz 15-20 tane alıp bir kenara atacaktım,

şimdi neredeyse milyoner olmuştum.

Bak demiştim sana. Bu maçı Real Madrid kazanacak. Dinlemedin ki beni.

Şimdi size bir soru.

Sizce bu 3 farklı diyalogdaki ortak nokta nedir?

Benzerliği sezmek çok da zor olmasa gerek.

Her 3 sahnede de taraflardan biri artık olmuşgeçmişbir olayı önceden kesinlikle tahmin edebildiğine inanıyor.

Hepimizde olan bu davranışın ismi ͚Sonradan anlama͛.

Bu tepki beynimizin hızlı düşünme sistemi sayesinde gerçekleşiyor.

Önceki videolarımı izleyen takipçilerim bu videoda da ͚

Hızlı ve Yavaş düşünme͛ kitabıile ilgili konuşacağımıanlamışlardır artık.

Aynı kitapla ilgili olan önceki 2 videomu izlemeyenler Youtube kanalıma girerek o videoları da izleyebilirler.

Nedense, çoğumuz olmuşolayları önceden tahmin etmek noktasında

kendimizi uzman olarak görüp,

olay gerçekleştikten sonra onu önceden kesinlikle bildiğimize gerçekten inanıyoruz.

Peki, hiç düşündünüz mü, bu iddialarımızın %90͛ı yanlış

ve sadece beynimizin bize oynadığı oyun olabilir mi?

Yani çoğu zaman olay olduktan sonra, gerçekten de onu önceden bildiğimize ne kadar içtenlikle

inanırsak inanalım, aslında yavaş düşünüp detayları hatırlamaya çalışırsak,

olaydan önce onun böyle gelişeceğine yüzde yüz inanmadığımızıve tabi ki kuşkularımızın olduğunu görürüz.

Elbette kuşkularımız olmasaydı, çoğumuz borsada alım-satım yapmakla

veya spor bahislerinde bir tarafın galibiyetine cebimizdeki son kuruşa kadar para yatırmakla

kısa bir zaman içinde multimilyoner olurduk.

Ya da bu özelliğimiz gerçek olsaydı, olacak bütün olumsuz olayları önceden bilerek önlem alırdık, değil mi?

Beynimizin ͚Sonradan anlama͛ etkisinin farkında oluşumuzun bize çok faydası dokunabilir.

Böylece etrafımızdaki insanlar herhangi bir yanlış yaptıklarında

kendimizi ileri görüşlü biri gibi göstererek karşımızdakini kınamak yerine,

beynimizin bu oyununun farkında olup, karşımızdakiyle empati yaparak onu anlamaya çalışabiliriz.

Böylece hem karşımızdakini kırmamış olur ve hem de onunla ilişkimizi daha da sağlamlaştırmış oluruz

Çünkü çoğu zaman kendimizi ileri görüşlü, akıllı biri olarak göstermekle ne kadar iyi hissetsek de,

karşımızdakini de bir o kadar aptal yerine koyarak onu kırıyoruz.

Şimdiyse çoğu zaman bizim için yanlış karar verme tehlikesi oluşturan

beynimizin diğer bir önemli etkisinden,

͚Delegasyon͛ etkisinden bahsedeceğim.

Geçen sene çok iyi bir çalışan olacağına inandığım bir kişiyi işe aldım

ve 3 aydan sonra o kişinin beklentilerimi karşılamadığını defalarca gördükten sonra,

onunla yollarımızıayırmaya karar verdim.

͚Acaba nasıl oldu da, bu kadar yanlış bir karar verdim?

Bu kadar zamanımı, enerjimi bu elemanıma harcadım ve sonuç böyle oldu.

Nasıl oldu da, mülakatlar zamanı bu kişinin benim aradığım kişiyle

yakından uzaktan bir alakasının olmadığını anlayamadım?

Yani gerçekten mülakat zamanıbu kadar güzel rol yapıp bizi kandırdı mı?͛ diye kendi kendimi sorguladım.

Sonra, onunla gerçekleşen mülakat sürecinde ve onu denemek için verdiğim görevlerde

yaptığı yanlışları nedense görmezden gelerek ona şans verdiğimi hatırladım ve ͚

aslında her şey apaçıktı, ben niye ona şans veriyordum ki͛ diyerek kendimi kınadım.

Kitap sayesinde beynimizin bu etkisinden haberdar olduktan sonra,

bu konuyu bir daha analiz ettim ve büyük ihtimalle bu kararı vermemin esas sebebinin

bana da çok garip gelen bir şey olduğunu anladım.

Bu aday yıllar önce benim için çalışmış ve işinden ziyadesiyle memnun kaldığım,

hatta işten ayrıldıktan sonra bile arkadaşlığımızın şimdiye kadar devam ettiği birine benziyordu.

Hem yüz hatlarından, hem de hareketlerinden.

Ve büyük ihtimalle bu benzerlik bu adayın da önceki çalışan gibi iyi olacağını,

sadece ona şans vermem gerektiğini düşünmeme sebep olmuştu.

Beynimizin hızlı düşünme sisteminin oluşturduğu ͚Delegasyon etkisi͛de bununla ilgili.

Önceden gördüğümüz, olumlu veya olumsuz ilişkimizin olduğu insanlar,

eşyalar veya olayların benzeri ile karşılaştığımızda bizde o şahıs,

olay veya eşyayla ilgili bir önyargı oluşuyor.

Yani biz sadece onlar birbirine benziyor diye, o kişiye ya da o şeye karşı bir yaklaşım oluşturuyoruz

Beynin bu etkisi sonucunda, erkekler annelerine,

kızlarsa babalarına benzeyen insanlarla evlenmeye veya ilişki kurmaya eğilimli oluyorlar.

İlla da görüntü olarak benzemek şart değil.

Herhangi bir benzerlik olması yeterli.

Tabi ki istisnalar da var. Yani, anne babasıyla birlikte yaşamamış ve onlara alışmamış olabilirler vs.

Ama çoğu durumda insanlar anne ve babalarına alıştıkları için

anne veya babasına benzeyen biriyle yaşamakla

alışık olduklarıkonfor alanında yaşayacaklarına inanmışoluyorlar.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, bu animasyon videosunu ele alalım.

Diyelim ki bu tarzda videolar izlemek hoşunuza gidiyor.

İnternette başka bir kanalda aynı formatta video gördüğünüzde

o videoyu izlemeye daha çok eğilimli olacaksınız.

Maalesef, beynimizin bu oyunundan habersiz olmamız birçok yanlış karar almamıza sebep oluyor.

Benim yanlış çalışanseçimi kararımda olduğu gibi.

Bu yüzden herhangi bir insan, eşya veya olayıdeğerlendirdiğimizde bilinçli olmalı,

onu önceden bildiğimiz bir şeye benzettik diye değil,

gerçekten bizim için gerekli ve değerlendirmemiz gereken özelliklerini değerlendirirsek

daha doğru kararlar vermiş oluruz.

Buna benzer diğer bir etkinin ismiyse Halo Etkisi.

Halo etkisi yüzünden herhangi bir şey hakkında bizde oluşmuş ilk olumlu izlenim,

o şeyle ilgili gelecekteki olumsuzlukları görmezden gelmemize sebep oluyor.

Ya da tam tersi, ilk olumsuz izlenim, bir sonraki olumlu özellikleri görmezden gelmemize sebep oluyor.

Daha anlaşılır şekilde şöyle ifade edeyim.

Düşünün ki, iş mülakatındasınız.

Odaya girdiğiniz ilk saniyelerde fiziksel görünüşünüz, giyiminiz, hareketleriniz, mimikleriniz,

selamlaşmanız vs. sizinle mülakat yapan kişide sizinle ilgili ilk izlenimi oluşturmuş oluyor.

Üstelik daha hiçbir bir soru sorulmadan, hiçbir şey konuşulmadan.

Mesela, sizi görür görmez hakkınızda ͚samimi, pozitif, düzenli͛

ve genelde ͚iyi bir insan͛ gibi bir düşünce oluşmuş olabilir.

Ya da tam tersi, ͚Yapmacık, profesyonellikten uzak, yalan söylemeye eğilimli͛ vs.

gibi yüzlerce farklı düşüncelerden biri veya birkaçı oluşabilir.

Çoğu zaman çok profesyonel olmayan insan kaynakları çalışanları

bu beyin etkisinden habersiz olduklarından, ilk izlenimin yanıltıcı özelliğini bilmeyebilirler.

Eğer insan kaynaklarında bırakmış olduğunuz ilk izlenim olumluysa,

kendisi de bilmeyerek mülakat zamanı sizin birçok yanlışınızı görmezden gelir

ve doğru söyledikleriniz daha çok aklında kalır.

Ya da, eğer olumsuz bir ilk izlenim bıraktıysanız, size sorulan 10 sorudan 2͛sini iyi bir şekilde

cevaplamadıysanız, insan kaynaklarıdiğer 8 doğru cevabı görmezden gelecek

ve o 2 sorunun cevabısize olumsuz cevap vermesi için esas sebep olacak.

Tabi ki, gerçekten profesyonel olan insan kaynakları çalışanlarıbununla ilgili eğitim almış oluyor

ve maksimum şekilde bu beyin oyununun onları yanıltmasına izin vermeyerek

maksimum düzeyde doğru karar vermeye çalışıyorlar.

Sırf bu yüzden bazı gelişmiş ülkelerde resimli CV yollamak yasak.

Çünkü CV͛deki resim gerçekten de CV͛nizin adil bir şekilde değerlendirilmesi sürecini olumsuz etkiliyor

Yani beynimizdeki Halo etkisinden habersiz olmamız birçok durumda yanlış kararlar vermemize

ve sonra da bu yüzden zorluklar yaşamamıza sebep oluyor.

Tam anlamamız için Halo etkisini bir de başka bir örnek üzerinden ele alalım.

Mesela, diyelim ki bir şirketin kurucularından birisiniz

ve birkaç sene önce sizinle birlikte diğer kurucuların şirketin başına getirdiği genel müdürü

insan olarak beğeniyor ve onu iyi biri olarak görüyorsunuz.

Ama şirketin durumu gittikçe kötüye gidiyor,

satışlar her gün biraz daha azalıyor ve şirket açısından iflas tehlikesi oluşuyor.

Diğer kurucularla yaptığınız toplantıda, kuruculardan biri ͞bu yönetici şirketi iyi yönetemiyor,

bu gidişle şirket iflas edecek͟ diyor.

Şirketin başına yeni bir genel müdür getirmemiz lazım diyor.

Sizse sadece genel müdürü insan olarak beğendiğinizden,

hayır öyle şey olur mu? O çok iyi bir insan.

Onun ne suçu var ki, şirketin bu durumda olmasına sebep

bir alttaki beceriksiz idareciler ve bölüm başkanları͚ diyorsunuz.

Aslında yavaş düşünme sistemiyle düşünürsek, genel müdürün karakterinin iyi olması

veya genelde iyi bir insan olması onun iyi bir idareci olduğu anlamına gelmiyor

ve bu 2 kavram arasında herhangi bir bağ yok.

Çünkü eğer genel müdür iyi bir yönetici idiyse, neden işe iyi idareciler veya bölüm başkanları almamış?

Veya diyelim ki yanlışseçim yapmış.

Peki, onları yönettiği bu süreçte onların becerilerini anlayamadı mı?

Demek ki, aslında genel müdürün o şirket için iyi idareci olup olmamasının

onun diğer insani özellikleriyle, iyi veya kötü bir insan olmasıyla alakası yok.

Bu durumda siz o insanı sadece beğendiğiniz için şirketin başında tutarsanız,

beyninizin hızlıdüşünme işleyişinin Halo etkisi yüzünden çok büyük bir yanlış yapmış olursunuz.

Bu beyin etkilerinin üçüyle de günlük hayatımızda defalarca karşılaşıyoruz,

fakat çoğumuz bunlarıyaşarken kendimize sadece ͚Dur͛diyerek durumu analiz etmiyor

ve olayların neden böyle olduğunu düşünmeyerek davranışlarımızın farkında olmuyoruz.

Tabi ki, davranışlarımızın hepsine %100 bilinçli bir şekilde yaklaşarak onları kontrol edemeyiz.

Bu durum imkânsız.

Ama eğer arada bir bile olsa bunlar aklımıza gelirse

ve davranışlarımızı daha doğru bir şekilde yönlendirirsek, bu bile büyük başarı.

Çünkü damlaya damlaya göl olur.

Bilinçli davranışlarımız arttıkça, yavaş yavaşalışkanlığa dönüşebilir

ve böylece hem kendimizin, hem de etraftakilerin hayatını iyileştirebiliriz.

Litvanya͛dabaşlatılmış eğitim ve medeniyet hareketi olan

Mussar hareketinin lideri Yisroel Salanter͛in şöyle bir sözü vardı;

Ben daha gençken dünyayıdeğiştirmek istiyordum.

Sonra anladım ki, dünyayıdeğiştirmek çok zor, o yüzden milletimi değiştirmeye çalıştım.

Milletimi de değiştiremeyeceğimi anladığım zaman, yaşadığım şehre odaklanayım dedim.

Şehrimi değiştiremediğimi gördüğümdeyse, en azından aile bireylerimi değiştirmeye çalıştım.

Ve şimdi ben çok yaşlıyım ve anlıyorum ki, benim değiştirebileceğim bir kişi varsa, o da yalnız benim.

Eğer zamanında kendimi değiştirseydim, ailemin de değişmesine sebep olurdum.

Sonra ailem ve ben yakınımızdaki insanları etkiler, onlarsa tüm şehrin değişmesine sebep olurdu.

Şehirdekiler milletimin, milletimse dünyanın değişmesine sebep olurdu.

Demek ki ben değişseydim, dünyayıdeğiştirebilirdim.

Dinlediğiniz için teşekkürler...


Beyninizin bu 3 özelliğini biliyor muydunuz? Kennen Sie diese 3 Merkmale Ihres Gehirns? Did you know these 3 features of your brain? Connaissiez-vous ces 3 caractéristiques de votre cerveau ? 脳の3つの特徴、ご存知ですか? Знаете ли вы эти 3 особенности вашего мозга?

Söylemiştim dimi sana, birkaç tane bitcoin al, at bir kenara diye. I told you so, buy a few bitcoins and throw them away.

Değerleneceğini biliyordum ben. I knew it would be appreciated.

Ne yazık, elimde para yoktu o zaman, yoksa yüzde yüz 15-20 tane alıp bir kenara atacaktım, Unfortunately, I didn't have the money at that time, otherwise I would have taken 15-20 percent and tossed it aside,

şimdi neredeyse milyoner olmuştum. I was almost a millionaire now.

Bak demiştim sana. Bu maçı Real Madrid kazanacak. Dinlemedin ki beni. Look, I told you. Real Madrid will win this match. You didn't listen to me.

Şimdi size bir soru.

Sizce bu 3 farklı diyalogdaki ortak nokta nedir?

Benzerliği sezmek çok da zor olmasa gerek.

Her 3 sahnede de taraflardan biri artık olmuşgeçmişbir olayı önceden kesinlikle tahmin edebildiğine inanıyor.

Hepimizde olan bu davranışın ismi ͚Sonradan anlama͛.

Bu tepki beynimizin hızlı düşünme sistemi sayesinde gerçekleşiyor.

Önceki videolarımı izleyen takipçilerim bu videoda da ͚

Hızlı ve Yavaş düşünme͛ kitabıile ilgili konuşacağımıanlamışlardır artık.

Aynı kitapla ilgili olan önceki 2 videomu izlemeyenler Youtube kanalıma girerek o videoları da izleyebilirler.

Nedense, çoğumuz olmuşolayları önceden tahmin etmek noktasında

kendimizi uzman olarak görüp,

olay gerçekleştikten sonra onu önceden kesinlikle bildiğimize gerçekten inanıyoruz.

Peki, hiç düşündünüz mü, bu iddialarımızın %90͛ı yanlış

ve sadece beynimizin bize oynadığı oyun olabilir mi?

Yani çoğu zaman olay olduktan sonra, gerçekten de onu önceden bildiğimize ne kadar içtenlikle

inanırsak inanalım, aslında yavaş düşünüp detayları hatırlamaya çalışırsak,

olaydan önce onun böyle gelişeceğine yüzde yüz inanmadığımızıve tabi ki kuşkularımızın olduğunu görürüz.

Elbette kuşkularımız olmasaydı, çoğumuz borsada alım-satım yapmakla

veya spor bahislerinde bir tarafın galibiyetine cebimizdeki son kuruşa kadar para yatırmakla

kısa bir zaman içinde multimilyoner olurduk.

Ya da bu özelliğimiz gerçek olsaydı, olacak bütün olumsuz olayları önceden bilerek önlem alırdık, değil mi?

Beynimizin ͚Sonradan anlama͛ etkisinin farkında oluşumuzun bize çok faydası dokunabilir.

Böylece etrafımızdaki insanlar herhangi bir yanlış yaptıklarında

kendimizi ileri görüşlü biri gibi göstererek karşımızdakini kınamak yerine,

beynimizin bu oyununun farkında olup, karşımızdakiyle empati yaparak onu anlamaya çalışabiliriz.

Böylece hem karşımızdakini kırmamış olur ve hem de onunla ilişkimizi daha da sağlamlaştırmış oluruz

Çünkü çoğu zaman kendimizi ileri görüşlü, akıllı biri olarak göstermekle ne kadar iyi hissetsek de,

karşımızdakini de bir o kadar aptal yerine koyarak onu kırıyoruz.

Şimdiyse çoğu zaman bizim için yanlış karar verme tehlikesi oluşturan

beynimizin diğer bir önemli etkisinden,

͚Delegasyon͛ etkisinden bahsedeceğim.

Geçen sene çok iyi bir çalışan olacağına inandığım bir kişiyi işe aldım

ve 3 aydan sonra o kişinin beklentilerimi karşılamadığını defalarca gördükten sonra,

onunla yollarımızıayırmaya karar verdim.

͚Acaba nasıl oldu da, bu kadar yanlış bir karar verdim?

Bu kadar zamanımı, enerjimi bu elemanıma harcadım ve sonuç böyle oldu.

Nasıl oldu da, mülakatlar zamanı bu kişinin benim aradığım kişiyle

yakından uzaktan bir alakasının olmadığını anlayamadım?

Yani gerçekten mülakat zamanıbu kadar güzel rol yapıp bizi kandırdı mı?͛ diye kendi kendimi sorguladım.

Sonra, onunla gerçekleşen mülakat sürecinde ve onu denemek için verdiğim görevlerde

yaptığı yanlışları nedense görmezden gelerek ona şans verdiğimi hatırladım ve ͚

aslında her şey apaçıktı, ben niye ona şans veriyordum ki͛ diyerek kendimi kınadım.

Kitap sayesinde beynimizin bu etkisinden haberdar olduktan sonra,

bu konuyu bir daha analiz ettim ve büyük ihtimalle bu kararı vermemin esas sebebinin

bana da çok garip gelen bir şey olduğunu anladım.

Bu aday yıllar önce benim için çalışmış ve işinden ziyadesiyle memnun kaldığım,

hatta işten ayrıldıktan sonra bile arkadaşlığımızın şimdiye kadar devam ettiği birine benziyordu.

Hem yüz hatlarından, hem de hareketlerinden.

Ve büyük ihtimalle bu benzerlik bu adayın da önceki çalışan gibi iyi olacağını,

sadece ona şans vermem gerektiğini düşünmeme sebep olmuştu.

Beynimizin hızlı düşünme sisteminin oluşturduğu ͚Delegasyon etkisi͛de bununla ilgili.

Önceden gördüğümüz, olumlu veya olumsuz ilişkimizin olduğu insanlar,

eşyalar veya olayların benzeri ile karşılaştığımızda bizde o şahıs,

olay veya eşyayla ilgili bir önyargı oluşuyor.

Yani biz sadece onlar birbirine benziyor diye, o kişiye ya da o şeye karşı bir yaklaşım oluşturuyoruz

Beynin bu etkisi sonucunda, erkekler annelerine,

kızlarsa babalarına benzeyen insanlarla evlenmeye veya ilişki kurmaya eğilimli oluyorlar.

İlla da görüntü olarak benzemek şart değil.

Herhangi bir benzerlik olması yeterli.

Tabi ki istisnalar da var. Yani, anne babasıyla birlikte yaşamamış ve onlara alışmamış olabilirler vs.

Ama çoğu durumda insanlar anne ve babalarına alıştıkları için

anne veya babasına benzeyen biriyle yaşamakla

alışık olduklarıkonfor alanında yaşayacaklarına inanmışoluyorlar.

Çok uzağa gitmeye gerek yok, bu animasyon videosunu ele alalım.

Diyelim ki bu tarzda videolar izlemek hoşunuza gidiyor.

İnternette başka bir kanalda aynı formatta video gördüğünüzde

o videoyu izlemeye daha çok eğilimli olacaksınız.

Maalesef, beynimizin bu oyunundan habersiz olmamız birçok yanlış karar almamıza sebep oluyor.

Benim yanlış çalışanseçimi kararımda olduğu gibi.

Bu yüzden herhangi bir insan, eşya veya olayıdeğerlendirdiğimizde bilinçli olmalı,

onu önceden bildiğimiz bir şeye benzettik diye değil,

gerçekten bizim için gerekli ve değerlendirmemiz gereken özelliklerini değerlendirirsek

daha doğru kararlar vermiş oluruz.

Buna benzer diğer bir etkinin ismiyse Halo Etkisi.

Halo etkisi yüzünden herhangi bir şey hakkında bizde oluşmuş ilk olumlu izlenim,

o şeyle ilgili gelecekteki olumsuzlukları görmezden gelmemize sebep oluyor.

Ya da tam tersi, ilk olumsuz izlenim, bir sonraki olumlu özellikleri görmezden gelmemize sebep oluyor.

Daha anlaşılır şekilde şöyle ifade edeyim.

Düşünün ki, iş mülakatındasınız.

Odaya girdiğiniz ilk saniyelerde fiziksel görünüşünüz, giyiminiz, hareketleriniz, mimikleriniz,

selamlaşmanız vs. sizinle mülakat yapan kişide sizinle ilgili ilk izlenimi oluşturmuş oluyor.

Üstelik daha hiçbir bir soru sorulmadan, hiçbir şey konuşulmadan.

Mesela, sizi görür görmez hakkınızda ͚samimi, pozitif, düzenli͛

ve genelde ͚iyi bir insan͛ gibi bir düşünce oluşmuş olabilir.

Ya da tam tersi, ͚Yapmacık, profesyonellikten uzak, yalan söylemeye eğilimli͛ vs.

gibi yüzlerce farklı düşüncelerden biri veya birkaçı oluşabilir.

Çoğu zaman çok profesyonel olmayan insan kaynakları çalışanları

bu beyin etkisinden habersiz olduklarından, ilk izlenimin yanıltıcı özelliğini bilmeyebilirler.

Eğer insan kaynaklarında bırakmış olduğunuz ilk izlenim olumluysa,

kendisi de bilmeyerek mülakat zamanı sizin birçok yanlışınızı görmezden gelir

ve doğru söyledikleriniz daha çok aklında kalır.

Ya da, eğer olumsuz bir ilk izlenim bıraktıysanız, size sorulan 10 sorudan 2͛sini iyi bir şekilde

cevaplamadıysanız, insan kaynaklarıdiğer 8 doğru cevabı görmezden gelecek

ve o 2 sorunun cevabısize olumsuz cevap vermesi için esas sebep olacak.

Tabi ki, gerçekten profesyonel olan insan kaynakları çalışanlarıbununla ilgili eğitim almış oluyor

ve maksimum şekilde bu beyin oyununun onları yanıltmasına izin vermeyerek

maksimum düzeyde doğru karar vermeye çalışıyorlar.

Sırf bu yüzden bazı gelişmiş ülkelerde resimli CV yollamak yasak.

Çünkü CV͛deki resim gerçekten de CV͛nizin adil bir şekilde değerlendirilmesi sürecini olumsuz etkiliyor

Yani beynimizdeki Halo etkisinden habersiz olmamız birçok durumda yanlış kararlar vermemize

ve sonra da bu yüzden zorluklar yaşamamıza sebep oluyor.

Tam anlamamız için Halo etkisini bir de başka bir örnek üzerinden ele alalım.

Mesela, diyelim ki bir şirketin kurucularından birisiniz

ve birkaç sene önce sizinle birlikte diğer kurucuların şirketin başına getirdiği genel müdürü

insan olarak beğeniyor ve onu iyi biri olarak görüyorsunuz.

Ama şirketin durumu gittikçe kötüye gidiyor,

satışlar her gün biraz daha azalıyor ve şirket açısından iflas tehlikesi oluşuyor.

Diğer kurucularla yaptığınız toplantıda, kuruculardan biri ͞bu yönetici şirketi iyi yönetemiyor,

bu gidişle şirket iflas edecek͟ diyor.

Şirketin başına yeni bir genel müdür getirmemiz lazım diyor.

Sizse sadece genel müdürü insan olarak beğendiğinizden,

hayır öyle şey olur mu? O çok iyi bir insan.

Onun ne suçu var ki, şirketin bu durumda olmasına sebep

bir alttaki beceriksiz idareciler ve bölüm başkanları͚ diyorsunuz.

Aslında yavaş düşünme sistemiyle düşünürsek, genel müdürün karakterinin iyi olması

veya genelde iyi bir insan olması onun iyi bir idareci olduğu anlamına gelmiyor

ve bu 2 kavram arasında herhangi bir bağ yok.

Çünkü eğer genel müdür iyi bir yönetici idiyse, neden işe iyi idareciler veya bölüm başkanları almamış?

Veya diyelim ki yanlışseçim yapmış.

Peki, onları yönettiği bu süreçte onların becerilerini anlayamadı mı?

Demek ki, aslında genel müdürün o şirket için iyi idareci olup olmamasının

onun diğer insani özellikleriyle, iyi veya kötü bir insan olmasıyla alakası yok.

Bu durumda siz o insanı sadece beğendiğiniz için şirketin başında tutarsanız,

beyninizin hızlıdüşünme işleyişinin Halo etkisi yüzünden çok büyük bir yanlış yapmış olursunuz.

Bu beyin etkilerinin üçüyle de günlük hayatımızda defalarca karşılaşıyoruz,

fakat çoğumuz bunlarıyaşarken kendimize sadece ͚Dur͛diyerek durumu analiz etmiyor

ve olayların neden böyle olduğunu düşünmeyerek davranışlarımızın farkında olmuyoruz.

Tabi ki, davranışlarımızın hepsine %100 bilinçli bir şekilde yaklaşarak onları kontrol edemeyiz.

Bu durum imkânsız.

Ama eğer arada bir bile olsa bunlar aklımıza gelirse

ve davranışlarımızı daha doğru bir şekilde yönlendirirsek, bu bile büyük başarı.

Çünkü damlaya damlaya göl olur.

Bilinçli davranışlarımız arttıkça, yavaş yavaşalışkanlığa dönüşebilir

ve böylece hem kendimizin, hem de etraftakilerin hayatını iyileştirebiliriz.

Litvanya͛dabaşlatılmış eğitim ve medeniyet hareketi olan

Mussar hareketinin lideri Yisroel Salanter͛in şöyle bir sözü vardı;

Ben daha gençken dünyayıdeğiştirmek istiyordum.

Sonra anladım ki, dünyayıdeğiştirmek çok zor, o yüzden milletimi değiştirmeye çalıştım.

Milletimi de değiştiremeyeceğimi anladığım zaman, yaşadığım şehre odaklanayım dedim.

Şehrimi değiştiremediğimi gördüğümdeyse, en azından aile bireylerimi değiştirmeye çalıştım.

Ve şimdi ben çok yaşlıyım ve anlıyorum ki, benim değiştirebileceğim bir kişi varsa, o da yalnız benim.

Eğer zamanında kendimi değiştirseydim, ailemin de değişmesine sebep olurdum.

Sonra ailem ve ben yakınımızdaki insanları etkiler, onlarsa tüm şehrin değişmesine sebep olurdu.

Şehirdekiler milletimin, milletimse dünyanın değişmesine sebep olurdu.

Demek ki ben değişseydim, dünyayıdeğiştirebilirdim.

Dinlediğiniz için teşekkürler...