×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Barış Özcan 2020, Gökyüzünde bu ışıkları görürseniz korkmayın!

Gökyüzünde bu ışıkları görürseniz korkmayın!

Bugünlerde gökyüzünde arka arkaya dizilmiş ışıklar görürseniz korkmayın. Bunlar UFO yani tanımlanamayan uçan nesneler değil. Tanımlanabiliyorlar. Peşpeşe gönderilen Starlink uyduları bunlar. Özellikle ilk fırlatıldığı günlerde ışıkları açık 60 vagonlu bir tren gibi geçtikleri için Starlink uydu treni olarak da adlandırılıyor.

Geçtiğimiz 22 Nisan Çarşamba günü 60 uydu daha gönderildi. Dolayısıyla bugünlerde görme şansımız biraz daha yüksek. Bu videoda sizlere nasıl görebileceğinizi de anlatacağım ama önce bunlar nedir, ne işe yarayacak ondan bahsedelim.

Starlink projesi dünyanın yörüngesinde oluşturulmaya başlanan bir uydu ağı. Arkasında dünyanın en popüler girişimcilerinden Elon Musk ve onun uzay şirketi SpaceX var. SpaceX'e ait roketler bugüne kadar genellikle dünyanın çeşitli ülkelerine ait uyduları yörüngeye yerleştirdi ya da geçen yıl benim de canlı olarak izleyip bu kanaldan sizlere aktardığım CRS görevlerinde olduğu gibi ISS'e bilimsel malzemeler taşıdı. Starlink projesinde ise kendi tasarımı olan telekomünikasyon uydularını yörüngeye yerleştiriyorlar. Bunları kullanarak dünyanın en ücra köşeleri de dahil olmak üzere her noktasına çok hızlı ve ekonomik fiyatlı internet hizmeti vermeyi planlıyorlar.

Oldukça iddialı ve bir o kadar da maliyetli bir proje bu. 2015 yılında Elon Musk tarafından anons edildiğinde her zamanki gibi inanılması çok zor bir proje olarak algılandı. Ve yine her zamanki gibi hedeflenen 2017 tarihi tutturulamadı. Ancak bu tarihten 1 yıl sonra TenTen A ve TenTen B adı verilen ilk 2 uydu yörüngeye yerleştirildi. Evet şu bildiğimiz çizgi-roman kahramanı TenTen bu uydulara ismini vermiş. Neden? Çünkü SpaceX ve Tesla projelerindeki hemen her araca bu tür isimler veriliyor. Gerekçesi açıklanmamış ama bence Ay'a gidilmeden 10 yıl önce yayımlanan bir TenTen macerasına “Ay Kaşifleri”ne gönderme yapmışlar 🙂 Hazır söz isimlerden açılmışken size magazinel bir bilgi daha vereyim. Starlink projesinin ismi bir YouTuber'dan geliyor. 2016'da “creators for change” programında kendisiyle aynı inisiyatifin içinde yer almaktan gurur duyduğum John Green'den. Onun kaleme aldığı ve daha sonra filme de uyarlanan, “Aynı yıldızın altında” şeklinde dilimize çevrilen “The fault in our stars”tan ilham alarak bu ismi verdiklerini bizzat Elon Musk açıklamıştı. Gördüğünüz gibi Starlink ismi de, bu projede gönderilen ilk iki uydunun ismi de modern kültürle yakın bir ilişki içerisinde.

Tabi iki uyduyla dünyanın her köşesine internet sağlayamazsınız. Bunun için yörüngede çok daha fazla sayıda uyduya ihtiyaç var. Öyle onlarca, yüzlerce filan değil. Binlerce, onbinlerce uyduya… Zaten ilk testler yapıldıktan kısa bir süre sonra, geçen yıl Mayıs ayında 60 Starlink uydusu uzaya gönderildi. Ve geçtiğimiz Kasım ayından beri her ay 60 tane daha gönderiliyor. Geçen Çarşamba yapılan Nisan fırlatışıyla uzaya gönderilen Starlink uydu sayısı 422'ye ulaştı. Peki daha ne kadar gönderilecek? Önümüzdeki 10 yıl boyunca her ay en az 60 ila 120 tane daha gönderilmesi planlanıyor. Ortalama günde 3-4 tane demek bu. Çünkü uzayda kurulmaya başlanan bu internet ağının hızlı ve stabil olarak çalışabilmesi için ilk etapta 12000 tane ve ikinci etapta da 30000 tane uydu gönderilmesi gerekecek. Elon Musk'ın nihai hedefi toplam 42000 uydu. 42 bin!

Evet, kulaklarımıza inanamıyoruz ama durum bu. Şimdi diyeceksiniz ki zaten uzayda toplam kaç uydu var ki bu kadar daha gönderilecek? Hemen söyleyeyim. Birleşmiş Milletler'in bu konuda hazırladığı bir veritabanı var ve ona göre insanlığın 1957'de uzaya gönderdiği ilk araçtan bugüne tüm uzay tarihinde gönderilen araç sayısı Nisan 2020 itibariyle 9447 tane. Bunlar bugüne kadar gönderilenlerin tamamı. Şu anda aktif olarak yörüngede bulunanlarsa 2000 civarında ve bunların da beşte biri zaten son 6 ayda gönderilen 422 Starlink uydusu olduğu için uzayda en fazla uyduya sahip şirket haline geldi bile. Proje tamamlandığında uzaydaki aktif uydu sayısı 20 katına çıkacak ve böylece SpaceX dünyadaki tüm ülkelerin bugüne kadar gönderdiği tüm araçların 4 katını tek başına göndermiş olacak. Bu projenin vaat ettiği şeyler kulağa çok güzel gelse de inanılması zor sayıdaki yeni uydunun oluşturabileceği potansiyel problemler haklı olarak büyük tartışmalara yol açıyor.

En önemli problemlerden biri ışık kirliliği. Gökyüzünde bu ışıkları görürseniz korkmayın diye boşuna demedim, çünkü gökyüzüne çok fazla bakmayan birisi olsanız bile muhtemelen önümüzdeki 10 yıl içerisinde en az birkaç kez denk geleceksiniz. Zaten dünyada köşe bucak karanlık bir nokta arayan astronomlar için felaket bir durum bu. Özellikle amatör astronomlar ve astrofotoğrafçılıkla ilgilenenlerin çektiği uzun pozlamalı fotoğraflarda beyaz çizgiler belirmeye başladı bile. Bu ışık kirliliği uydular yörüngeye yerleştikten sonra kalmıyor ama fırlatıldıktan sonraki ilk günlerde uyduların üzerindeki güneş panellerinden meydana gelen yansıma nedeniyle rahatsız edici oluyor. SpaceX gelen tepkiler üzerine bu ilk dönemdeki yansımayı azaltabilmek için çalıştıklarını ve deneme amacıyla gönderdikleri bir uydunun güneş panellerini özel bir malzemeyle kapladıklarını belirtti ama henüz kayda değer bir sonuç alınamadı.

Starlink uydularının her biri 260 kg ağırlığında ve yaklaşık bir masa büyüklüğünde. Üzerinde 4 tane güçlü anten var. Bunlar sayesinde hem kendi aralarında hem de dünyayla haberleşebiliyorlar. Enerjisini üzerindeki akordion şeklinde açılan güneş panellerinden elde ediyor. Bu uydular iyon motorlarının itki gücüyle hareket edebiliyor ve manevra yapabiliyor. Yörüngede yükselip alçalabiliyor ve hizmet süresi dolduktan sonra atmosfere girip kendisini yakarak imha edebiliyor. Starlink, iyon motorlarında kripton yakıtı kullanan ilk uzay aracı olarak da tarihe geçti. Evet Kripton sadece Süperman'in memleketi değil aynı zamanda kimyasal bir element. Güneş panelleri, antenler, kriptonla çalışan iyon motorları dışında yine bu uydular için özel olarak üretilmiş hassas bir navigasyon cihazı da yer alıyor. Tüm bu donanımın sebebi yörüngedeki diğer uydulara ve ISS gibi araçlara çarpmaktan kaçınmak. 1000'de 1 olasılıkla gerçekleşebilecek böyle bir durumu engellemek için her uyduya çarpışma önleyici bir sistem yerleştirilmiş. Bu uydulardan her seferinde 60 tanesi üstüste bir zincir gibi dizilerek fırlatılıyor. Hatırlarsanız Şubat 2018'de Elon Musk kendi arabasını bir ağırlık olarak kullanıp uzaya göndermişti. Starlink uyduları aynı kapsülün içerisinde böyle çok katlı bir bina gibi üst üste diziliyor. Fırlatıldıktan sonra kapsülün dış kapakları açılıyor ve uydular uzaya bırakılıyor. Sonra bu yığın yavaş yavaş çözülüyor. Uydular yörünge yolculuğuna başlıyor. Adeta uzaya bir apartman fırlatılıyor ve sonra da o apartman 60 vagonlu bir trene dönüşüyor gibi düşünebiliriz. Çok çarpıcı bir olay olduğu için arabanın fırlatılışı tüm dünyanın dikkatini çekmişti. Oysa her ay gönderilen ve henüz o kadar da yaygın olarak bilinmeyen bu proje her bakımdan daha etkileyici. Uyduların her biri uzaya gönderilen o arabanın neredeyse iki katı bir maliyetle üretiliyor. Tanesi 300.000 USD'dan toplamda 18 milyon dolarlık 60 uydu, 50 milyon dolarlık bir Falcon 9 göreviyle fırlatılıyor ve bu işlem önümüzdeki 10 yıl boyunca başlangıçta ayda bir kez daha sonra da her onbeş günde bir yapılacak. SpaceX için milyarlarca dolarlık bir yatırım demek bu. Üstelik bu kez başka müşterilerinin değil kendi cebinden çıkıyor tüm masraflar.

Peki neden böyle çılgın bir projeye girişiliyor? 100 yılı aşkın bir süredir okyanusların altına binbir güçlükle neden kablo döşenmeye çalışılıyorsa ondan. O kablolar bilgiyi bize mümkün olan en hızlı bir şekilde aktarıyor ve bunu yaparken hayatımızı her an değiştirmeye devam ediyor. Bilgi, günümüzün en önemli hammaddesi, en önemli para birimi arkadaşlar. Ve gelecekte bugünkünden çok daha önemli hale gelecek. O yüzden bu uyduların iletişimi optik kablolardan nasıl daha hızlı hale getireceğini anlatmadan önce bilgi çağına hazırlanmayı kolaylaştıran bir hizmeti bize sunan bu videonun sponsoru Storytel'den seçtiğim 3 kitaptan kısaca söz edeceğim. Storytel bir sesli kitap platformu. Binlerce kitabı dinleyerek keşfediyorsunuz ve bu kitaplardan biri “Robotların Yükselişi.” Geleceğin meslekleri neler? Ne kadar sayıda iş olacak? Peki bu işlere kimler sahip olacak? gibi soruların yanıtlarını arıyor. Storytel'de İngilizce sesli kitaplar da var. Bu videodaki çılgın projelerin nasıl bir zihinden çıktığını merak ediyorsanız Elon Musk'ın biyografisini mutlaka dinlemelisiniz. Ya da kendisinin ilham kaynaklarından biri olan Nikola Tesla'nın sıra dışı hayatı yine Türkçe sesli kitap olarak bu platformda bizlere sunuluyor. Storytel içinde bulunduğumuz bu döneme özel olarak geçici bir süre için ücretsiz deneme süresini 14 günden 30 güne çıkardı. Önümüzdeki 30 gün boyunca önerdiğim bu 3 kitabın ve daha binlercesinin yer aldığı Storytel'i ücretsiz olarak denemek için açıklamalar bölümünde verdiğim linki kullanabilirsiniz. Şu anda en hızlı internet altyapısı optik kablolarla sağlanabiliyor. Buna rağmen dünyanın en önemli hattı olarak kabul edilen ve Londra'yı New York'a bağlayan 12800 km'lik fiberoptik kablo hattında bile 62.7 milisaniyelik bir gecikme yaşanıyor. Daha önceki bir videomda ayrıntılarıyla anlattığım gibi Atlas Okyanusu'nun altında başka kablo hatları da var. Buna rağmen o hatlardan birkaç milisaniye daha hızlı olabilmesi için milyarlarca dolarlık yatırım yapılarak yeni kablo hatları döşenmeye devam ediyor. Çünkü özellikle bazı şirketler için, borsa yatırımcıları için her milisaniye çok büyük bir finansal değer taşıyor.

Uzaya daha önce gönderilmiş telekomünikasyon uyduları da var. Örneğin Türkiye'nin şu anda uzayda aktif 6 uydusundan 3'ü haberleşme amacıyla kullanılan Türksat 3A, 4A ve 4B gibi. Bu arada Türksat 5A'nın da bu yılın sonunda SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatılması bekleniyor. Fırlatma tarihi henüz belli değil ama 2020'nin son çeyreği dendiği için ben 2020'nin en önemli uzay olaylarını yazdığım astronomi takviminin Ekim ayına bir not olarak düşmüştüm belki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda gönderilir diye… Bu tür haberleşme uyduları bilginin iletimi için belli yerlerde çok avantajlı olmasına rağmen tipik olarak 36.000 km'lik bir yörüngede oldukları için okyanusların altındaki optik kablolarla hala rekabet edemiyorlar. Biraz daha yavaşlar. En hızlı optik kablolardaki 62.7 milisaniyelik gecikme aynı hatta var olan uydular yoluyla gerçekleşirse 240 milisaniyeye çıkıyor. Starlink uyduları 550 km gibi çok alçak bir yörüngede döndüğü için bu gecikmeyi ilk etapta 43 milisaniyenin altına indirmeyi nihai olarak da 25 – 35 milisaniyelere çekmeyi hedefliyor. Dünyanın en hızlı interneti demek bu. O zaman kesin dünyanın en pahalı interneti de olur diye düşünüyorsunuz değil mi? Ama öyle değil. Bu proje internet erişim maliyetlerini de düşürmeyi hedefliyor. Peki nasıl?

SpaceX 2030 yılına kadar sadece bu projeye 10 milyar dolarlık bir yatırım yapacak. Çok büyük bir miktar gibi gözüküyor ama önümüzdeki 7 yıl boyunca optik kablo hatları için harcanacak parayı biliyor musunuz? Bunun 15 katı, 150 milyar dolar. Eğer maliyetleri gerçekten de rakiplerine göre 15 kat daha verimli hale getirmeyi başarabilirlerse bunu internet bağlantı ücretlerine de yansıtabilirler. Elon Musk verimliliğe ve optimizasyona kafayı takmış biri. Az önce sizlere tavsiye ettiğim biyografisinde 2000'li yıllardan önce uzay teknolojilerinin devletlerin tekelinde yani bürokrasinin elinde olması nedeniyle ne kadar hantallaştığından söz ediyor. 200 bin dolara mal edilen bir cihazın, teknolojiyi akılcı ve verimli bir şekilde kullandığınızda 5000 dolara mal edilebileceğini görünce bu alanda çok büyük bir fırsat olduğunu fark ediyor ve SpaceX'i kuruyor. Uzaya gönderilen roketleri tekrar tekrar kullanarak fırlatma maliyetlerini en az 12 kat daha ekonomik hale getirdi. Neden eskiden uyduların Fransa, Rusya gibi devletler tarafından gönderilirken artık yeni fırlatılacak Türksat 5A'da olduğu gibi Falcon 9 roketleriyle fırlatıldığını sanıyorsunuz? 600 milyon dolar yerine 50 milyon dolara fırlatmayı başardıkları için.

Peki internet fiyatlarını ne kadar optimize edebilecekler? 2015'te projeyi anons ederken ücretsiz bile olabileceğini söylemişti. Maliyetleri karşılamak için reklam yerleştirmek gibi bir planları vardı, ancak bu fikirden uzaklaştılar. Normalde bu yaz aylık 60-100 dolar arasında bir fiyatla belli bölgelerde 1 Gigabite varan hızlarda hizmet vermeye başlayacaklardı. ABD için bu fiyatlar normal. Fiberoptik kablolarla sağlanan yüksek hızlı internet erişim fiyatları da bu seviyede. Hatta geleneksel uydulardan şu anda en fazla 100 Mbps hızı (240 milisaniyelere varan gecikmelerle) aylık 150 dolara alınabildiğini düşünürsek oldukça cazip bile diyebiliriz. 23 Nisan'da Elon Musk fiyat bilgisi vermeden 3 ay içerisinde kapalı beta ve 6 ay içerisinde de halka açık beta şeklinde Kanada'da ve ABD'nin kuzey bölgelerinde hizmet vermeye başlayacaklarını duyurdu. Gönderilen uydu sayısı arttıkça doğal olarak kapsama alanı ve hızı da artacak. Önümüzdeki yıl Avrupa ülkelerinden ve 2027 yılına kadar dünyanın her yerinden en hızlı internet erişimini sunmayı hedefliyorlar.

Henüz bu hızlı interneti kullanamıyoruz ama onu bize sağlayacak uyduları görmeye başladık bile. Eğer siz de görmek istiyorsanız sadece bununla ilgili yapılmış bir web sitesi var: https://findstarlink.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Burada bulunduğunuz bölgeyi girince size hangi tarihte, hangi saatte ne kadar süre boyunca gözükeceğini gösteriyor. Mesela geçen Çarşamba günü fırlatılan son 60 uydu, bu videonun yayına girdiği 26 Nisan Pazar saat 21:37'de İstanbul'da 4 dakika boyunca görülebilecek. Burada Kuzeybatıdan Batıya doğru bakın diyor. Eğer yerini bulmakta güçlük yaşarsanız sadece Starlink'i değil daha pek çok uyduyu da gösteren bir uygulamadan faydalanabilirsiniz. Daha önce de bahsettiğim ücretsiz Heaven's Above uygulaması veritabanına bu yeni uyduları da ekledi. Fakat tek tek listeliyor. Arama kutusuna Starlink yazıp çıkan sonuçları ayrı ayrı incelemeniz gerekiyor. Info bölümünden yakın tarihte fırlatılmış birisini bulursanız, orbit kısmından yörüngesini görebilirsiniz. Size işinizi kolaylaştıracak bir ipucu da vereyim. 22 Nisan'da gönderilen son uydulardan birinin adı Starlink 1390. Önümüzdeki günlerde onu aratarak gözleme başlayabilirsiniz.

Starlink gerçekten de dünyadaki hemen herkesin hayatını etkileyecek heyecan verici bir girişim. Tabi böylesi bir girişimi duyunca doğal olarak rakipler de ortaya çıkıyor. Bunlardan biri olan OneWeb şimdiden uzaya 74 uydu gönderdi ancak Virgin havayollarının da sahibi Richard Branson'a ait bu şirket içinde bulunduğumuz zor ekonomik koşullara daha fazla dayanamayarak geçtiğimiz hafta iflas ettiğini duyurdu. Geçen yıl ise finansal olarak Richard Branson'dan da Elon Musk'tan da çok daha güçlü bir rakibi ortaya çıktı. Şu anda dünyanın en zengin kişisi Amazon'un sahibi Jeff Bezos. Biz de yapacağız bu işi dedi ve hemen Starlink'in müdür yardımcısını transfer ederek kendi uydu sistemlerini geliştirmeye başladı. Onlar da 3236 uydu göndermek üzere gerekli izin başvurularını yaptılar.

Tüm bu rekabete rağmen finansal analistler SpaceX'in bu projeden sonraki değerinin 120 milyar dolara çıkabileceğini tahmin ediyor. Peki SpaceX bu kadar parayı ne yapacak? Dünyadaki tüm ülkelerin uzay ajanslarının bütçesinin toplamı 18 milyar dolar civarında. NASA'nın bütçesi 20 milyar dolar civarında. Oysa SpaceX'in tek başına bunlardan kat kat daha fazla bütçesi olacak. Elon Musk bu projeden elde edilecek kazancı başka bir projesini fonlamak için kullanacağını söylüyor. Aslında tüm bu uyduların geliştirme sebebini de buna bağlıyor. Bu çok uzun vadeli projesinin adı Mars Misyonu.

“Eğer Mars'a 1 milyon kişi göndereceksek, bir şekilde onlarla iletişim kurmanın yolunu da bulmalıyız.”


Gökyüzünde bu ışıkları görürseniz korkmayın! Wenn Sie diese Lichter am Himmel sehen, brauchen Sie keine Angst zu haben! If you see these lights in the sky, don't be afraid! Om du ser dessa ljus på himlen, var inte rädd! 如果您在天空中看到这些灯光,请不要害怕!

Bugünlerde gökyüzünde arka arkaya dizilmiş ışıklar görürseniz korkmayın. Don't be scared if you see a row of lights in the sky these days. Bunlar UFO yani tanımlanamayan uçan nesneler değil. These are not UFOs, unidentified flying objects. Tanımlanabiliyorlar. Peşpeşe gönderilen Starlink uyduları bunlar. These are the Starlink satellites sent one after the other. Özellikle ilk fırlatıldığı günlerde ışıkları açık 60 vagonlu bir tren gibi geçtikleri için Starlink uydu treni olarak da adlandırılıyor.

Geçtiğimiz 22 Nisan Çarşamba günü 60 uydu daha gönderildi. 60 more satellites were sent last Wednesday, April 22. Dolayısıyla bugünlerde görme şansımız biraz daha yüksek. So we have a slightly better chance of seeing it these days. Bu videoda sizlere nasıl görebileceğinizi de anlatacağım ama önce bunlar nedir, ne işe yarayacak ondan bahsedelim.

Starlink projesi dünyanın yörüngesinde oluşturulmaya başlanan bir uydu ağı. Arkasında dünyanın en popüler girişimcilerinden Elon Musk ve onun uzay şirketi SpaceX var. SpaceX'e ait roketler bugüne kadar genellikle dünyanın çeşitli ülkelerine ait uyduları yörüngeye yerleştirdi ya da geçen yıl benim de canlı olarak izleyip bu kanaldan sizlere aktardığım CRS görevlerinde olduğu gibi ISS'e bilimsel malzemeler taşıdı. To date, SpaceX rockets have generally put satellites belonging to various countries into orbit or carried scientific materials to the ISS, as in the CRS missions that I watched live last year and reported to you on this channel. Starlink projesinde ise kendi tasarımı olan telekomünikasyon uydularını yörüngeye yerleştiriyorlar. In the Starlink project, they are putting telecommunications satellites of their own design into orbit. Bunları kullanarak dünyanın en ücra köşeleri de dahil olmak üzere her noktasına çok hızlı ve ekonomik fiyatlı internet hizmeti vermeyi planlıyorlar. They plan to use them to provide very fast and affordable internet service to every corner of the world, including the remotest corners.

Oldukça iddialı ve bir o kadar da maliyetli bir proje bu. This is a very ambitious and costly project. 2015 yılında Elon Musk tarafından anons edildiğinde her zamanki gibi inanılması çok zor bir proje olarak algılandı. Ve yine her zamanki gibi hedeflenen 2017 tarihi tutturulamadı. And as usual, the target date of 2017 was missed. Ancak bu tarihten 1 yıl sonra TenTen A ve TenTen B adı verilen ilk 2 uydu yörüngeye yerleştirildi. Evet şu bildiğimiz çizgi-roman kahramanı TenTen bu uydulara ismini vermiş. Neden? Çünkü SpaceX ve Tesla projelerindeki hemen her araca bu tür isimler veriliyor. Because almost every vehicle in SpaceX and Tesla projects is given such names. Gerekçesi açıklanmamış ama bence Ay'a gidilmeden 10 yıl önce yayımlanan bir TenTen macerasına “Ay Kaşifleri”ne gönderme yapmışlar 🙂 Its reason has not been explained, but I think they referred to a TenTen adventure published 10 years before the Moon went to "Moon Explorers" 🙂 Hazır söz isimlerden açılmışken size magazinel bir bilgi daha vereyim. While we are talking about names, let me give you another magazine information. Starlink projesinin ismi bir YouTuber'dan geliyor. 2016'da “creators for change” programında kendisiyle aynı inisiyatifin içinde yer almaktan gurur duyduğum John Green'den. From John Green, who I was proud to be part of the same initiative with him in the "creators for change" program in 2016. Onun kaleme aldığı ve daha sonra filme de uyarlanan, “Aynı yıldızın altında” şeklinde dilimize çevrilen “The fault in our stars”tan ilham alarak bu ismi verdiklerini bizzat Elon Musk açıklamıştı. Elon Musk himself announced that they gave this name, inspired by the "The fault in our stars" written by him and later adapted into a movie and translated into our language as "Under the same star". Gördüğünüz gibi Starlink ismi de, bu projede gönderilen ilk iki uydunun ismi de modern kültürle yakın bir ilişki içerisinde.

Tabi iki uyduyla dünyanın her köşesine internet sağlayamazsınız. Of course, you cannot provide internet to every corner of the world with two satellites. Bunun için yörüngede çok daha fazla sayıda uyduya ihtiyaç var. For this, much more satellites in orbit are needed. Öyle onlarca, yüzlerce filan değil. Binlerce, onbinlerce uyduya… Zaten ilk testler yapıldıktan kısa bir süre sonra, geçen yıl Mayıs ayında 60 Starlink uydusu uzaya gönderildi. Ve geçtiğimiz Kasım ayından beri her ay 60 tane daha gönderiliyor. Geçen Çarşamba yapılan Nisan fırlatışıyla uzaya gönderilen Starlink uydu sayısı 422'ye ulaştı. With the April launch last Wednesday, the number of Starlink satellites sent into space reached 422. Peki daha ne kadar gönderilecek? And how much more will be sent? Önümüzdeki 10 yıl boyunca her ay en az 60 ila 120 tane daha gönderilmesi planlanıyor. Ortalama günde 3-4 tane demek bu. Çünkü uzayda kurulmaya başlanan bu internet ağının hızlı ve stabil olarak çalışabilmesi için ilk etapta 12000 tane ve ikinci etapta da 30000 tane uydu gönderilmesi gerekecek. Elon Musk'ın nihai hedefi toplam 42000 uydu. 42 bin!

Evet, kulaklarımıza inanamıyoruz ama durum bu. Şimdi diyeceksiniz ki zaten uzayda toplam kaç uydu var ki bu kadar daha gönderilecek? Hemen söyleyeyim. I'll tell you right now. Birleşmiş Milletler'in bu konuda hazırladığı bir veritabanı var ve ona göre insanlığın 1957'de uzaya gönderdiği ilk araçtan bugüne tüm uzay tarihinde gönderilen araç sayısı Nisan 2020 itibariyle 9447 tane. Bunlar bugüne kadar gönderilenlerin tamamı. These are all that have been sent so far. Şu anda aktif olarak yörüngede bulunanlarsa 2000 civarında ve bunların da beşte biri zaten son 6 ayda gönderilen 422 Starlink uydusu olduğu için uzayda en fazla uyduya sahip şirket haline geldi bile. It has already become the company with the most satellites in space, with around 2,000 currently in active orbit, and one-fifth of which has already had 422 Starlink satellites sent in the last 6 months. Proje tamamlandığında uzaydaki aktif uydu sayısı 20 katına çıkacak ve böylece SpaceX dünyadaki tüm ülkelerin bugüne kadar gönderdiği tüm araçların 4 katını tek başına göndermiş olacak. Bu projenin vaat ettiği şeyler kulağa çok güzel gelse de inanılması zor sayıdaki yeni uydunun oluşturabileceği potansiyel problemler haklı olarak büyük tartışmalara yol açıyor. While the promise of this project sounds great, the potential problems with the incredible number of new satellites are rightly causing great controversy.

En önemli problemlerden biri ışık kirliliği. One of the most important problems is light pollution. Gökyüzünde bu ışıkları görürseniz korkmayın diye boşuna demedim, çünkü gökyüzüne çok fazla bakmayan birisi olsanız bile muhtemelen önümüzdeki 10 yıl içerisinde en az birkaç kez denk geleceksiniz. Zaten dünyada köşe bucak karanlık bir nokta arayan astronomlar için felaket bir durum bu. This is a disastrous situation for astronomers who are already looking for a dark spot in the world. Özellikle amatör astronomlar ve astrofotoğrafçılıkla ilgilenenlerin çektiği uzun pozlamalı fotoğraflarda beyaz çizgiler belirmeye başladı bile. White streaks have already started to appear in long-exposure photographs taken by amateur astronomers and astrophotographers. Bu ışık kirliliği uydular yörüngeye yerleştikten sonra kalmıyor ama fırlatıldıktan sonraki ilk günlerde uyduların üzerindeki güneş panellerinden meydana gelen yansıma nedeniyle rahatsız edici oluyor. SpaceX gelen tepkiler üzerine bu ilk dönemdeki yansımayı azaltabilmek için çalıştıklarını ve deneme amacıyla gönderdikleri bir uydunun güneş panellerini özel bir malzemeyle kapladıklarını belirtti ama henüz kayda değer bir sonuç alınamadı.

Starlink uydularının her biri 260 kg ağırlığında ve yaklaşık bir masa büyüklüğünde. Üzerinde 4 tane güçlü anten var. It has 4 powerful antennas on it. Bunlar sayesinde hem kendi aralarında hem de dünyayla haberleşebiliyorlar. Enerjisini üzerindeki akordion şeklinde açılan güneş panellerinden elde ediyor. It gets its energy from the solar panels that open in the form of accordion on it. Bu uydular iyon motorlarının itki gücüyle hareket edebiliyor ve manevra yapabiliyor. These satellites can move and maneuver with the propulsion of ion engines. Yörüngede yükselip alçalabiliyor ve hizmet süresi dolduktan sonra atmosfere girip kendisini yakarak imha edebiliyor. Starlink, iyon motorlarında kripton yakıtı kullanan ilk uzay aracı olarak da tarihe geçti. Starlink also made history as the first spacecraft to use krypton fuel in ion engines. Evet Kripton sadece Süperman'in memleketi değil aynı zamanda kimyasal bir element. Güneş panelleri, antenler, kriptonla çalışan iyon motorları dışında yine bu uydular için özel olarak üretilmiş hassas bir navigasyon cihazı da yer alıyor. Tüm bu donanımın sebebi yörüngedeki diğer uydulara ve ISS gibi araçlara çarpmaktan kaçınmak. 1000'de 1 olasılıkla gerçekleşebilecek böyle bir durumu engellemek için her uyduya çarpışma önleyici bir sistem yerleştirilmiş. Bu uydulardan her seferinde 60 tanesi üstüste bir zincir gibi dizilerek fırlatılıyor. Each time, 60 of these satellites are launched in a row like a chain. Hatırlarsanız Şubat 2018'de Elon Musk kendi arabasını bir ağırlık olarak kullanıp uzaya göndermişti. If you remember, in February 2018, Elon Musk used his own car as a weight and sent it into space. Starlink uyduları aynı kapsülün içerisinde böyle çok katlı bir bina gibi üst üste diziliyor. Fırlatıldıktan sonra kapsülün dış kapakları açılıyor ve uydular uzaya bırakılıyor. Sonra bu yığın yavaş yavaş çözülüyor. Uydular yörünge yolculuğuna başlıyor. Adeta uzaya bir apartman fırlatılıyor ve sonra da o apartman 60 vagonlu bir trene dönüşüyor gibi düşünebiliriz. Çok çarpıcı bir olay olduğu için arabanın fırlatılışı tüm dünyanın dikkatini çekmişti. The launch of the car attracted the attention of the whole world, as it was such a striking event. Oysa her ay gönderilen ve henüz o kadar da yaygın olarak bilinmeyen bu proje her bakımdan daha etkileyici. Uyduların her biri uzaya gönderilen o arabanın neredeyse iki katı bir maliyetle üretiliyor. Each of the satellites is produced at almost twice the cost of that car sent into space. Tanesi 300.000 USD'dan toplamda 18 milyon dolarlık 60 uydu, 50 milyon dolarlık bir Falcon 9 göreviyle fırlatılıyor ve bu işlem önümüzdeki 10 yıl boyunca başlangıçta ayda bir kez daha sonra da her onbeş günde bir yapılacak. SpaceX için milyarlarca dolarlık bir yatırım demek bu. It's a multi-billion dollar investment for SpaceX. Üstelik bu kez başka müşterilerinin değil kendi cebinden çıkıyor tüm masraflar. Moreover, this time, all expenses come out of their own pockets, not of other customers.

Peki neden böyle çılgın bir projeye girişiliyor? 100 yılı aşkın bir süredir okyanusların altına binbir güçlükle neden kablo döşenmeye çalışılıyorsa ondan. Why it has been trying to lay cables under the oceans with great difficulty for over 100 years. O kablolar bilgiyi bize mümkün olan en hızlı bir şekilde aktarıyor ve bunu yaparken hayatımızı her an değiştirmeye devam ediyor. Those cables transfer information to us as fast as possible and while doing so, they continue to change our lives every moment. Bilgi, günümüzün en önemli hammaddesi, en önemli para birimi arkadaşlar. Information is today's most important raw material, the most important currency, friends. Ve gelecekte bugünkünden çok daha önemli hale gelecek. And it will become much more important in the future than it is today. O yüzden bu uyduların iletişimi optik kablolardan nasıl daha hızlı hale getireceğini anlatmadan önce bilgi çağına hazırlanmayı kolaylaştıran bir hizmeti bize sunan bu videonun sponsoru Storytel'den seçtiğim 3 kitaptan kısaca söz edeceğim. Therefore, before explaining how these satellites will make communication faster than optical cables, I will briefly talk about 3 books I have chosen from Storytel, the sponsor of this video, which provides us with a service that facilitates preparation for the information age. Storytel bir sesli kitap platformu. Binlerce kitabı dinleyerek keşfediyorsunuz ve bu kitaplardan biri “Robotların Yükselişi.” Geleceğin meslekleri neler? You discover by listening to thousands of books, and one of them is “The Rise of Robots.” What are the jobs of the future? Ne kadar sayıda iş olacak? How many jobs will there be? Peki bu işlere kimler sahip olacak? So who will own these jobs? gibi soruların yanıtlarını arıyor. Looking for answers to questions such as Storytel'de İngilizce sesli kitaplar da var. Bu videodaki çılgın projelerin nasıl bir zihinden çıktığını merak ediyorsanız Elon Musk'ın biyografisini mutlaka dinlemelisiniz. Ya da kendisinin ilham kaynaklarından biri olan Nikola Tesla'nın sıra dışı hayatı yine Türkçe sesli kitap olarak bu platformda bizlere sunuluyor. Storytel içinde bulunduğumuz bu döneme özel olarak geçici bir süre için ücretsiz deneme süresini 14 günden 30 güne çıkardı. Önümüzdeki 30 gün boyunca önerdiğim bu 3 kitabın ve daha binlercesinin yer aldığı Storytel'i ücretsiz olarak denemek için açıklamalar bölümünde verdiğim linki kullanabilirsiniz. You can use the link I gave in the description section to try Storytel for free, which includes these 3 books and thousands more that I recommend for the next 30 days. Şu anda en hızlı internet altyapısı optik kablolarla sağlanabiliyor. Buna rağmen dünyanın en önemli hattı olarak kabul edilen ve Londra'yı New York'a bağlayan 12800 km'lik fiberoptik kablo hattında bile 62.7 milisaniyelik bir gecikme yaşanıyor. Daha önceki bir videomda ayrıntılarıyla anlattığım gibi Atlas Okyanusu'nun altında başka kablo hatları da var. Buna rağmen o hatlardan birkaç milisaniye daha hızlı olabilmesi için milyarlarca dolarlık yatırım yapılarak yeni kablo hatları döşenmeye devam ediyor. Çünkü özellikle bazı şirketler için, borsa yatırımcıları için her milisaniye çok büyük bir finansal değer taşıyor.

Uzaya daha önce gönderilmiş telekomünikasyon uyduları da var. Örneğin Türkiye'nin şu anda uzayda aktif 6 uydusundan 3'ü haberleşme amacıyla kullanılan Türksat 3A, 4A ve 4B gibi. Bu arada Türksat 5A'nın da bu yılın sonunda SpaceX Falcon 9 roketiyle fırlatılması bekleniyor. Meanwhile, Türksat 5A is expected to be launched with the SpaceX Falcon 9 rocket at the end of this year. Fırlatma tarihi henüz belli değil ama 2020'nin son çeyreği dendiği için ben 2020'nin en önemli uzay olaylarını yazdığım astronomi takviminin Ekim ayına bir not olarak düşmüştüm belki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda gönderilir diye… Bu tür haberleşme uyduları bilginin iletimi için belli yerlerde çok avantajlı olmasına rağmen tipik olarak 36.000 km'lik bir yörüngede oldukları için okyanusların altındaki optik kablolarla hala rekabet edemiyorlar. Biraz daha yavaşlar. En hızlı optik kablolardaki 62.7 milisaniyelik gecikme aynı hatta var olan uydular yoluyla gerçekleşirse 240 milisaniyeye çıkıyor. Starlink uyduları 550 km gibi çok alçak bir yörüngede döndüğü için bu gecikmeyi ilk etapta 43 milisaniyenin altına indirmeyi nihai olarak da 25 – 35 milisaniyelere çekmeyi hedefliyor. Dünyanın en hızlı interneti demek bu. O zaman kesin dünyanın en pahalı interneti de olur diye düşünüyorsunuz değil mi? Ama öyle değil. Bu proje internet erişim maliyetlerini de düşürmeyi hedefliyor. Peki nasıl?

SpaceX 2030 yılına kadar sadece bu projeye 10 milyar dolarlık bir yatırım yapacak. Çok büyük bir miktar gibi gözüküyor ama önümüzdeki 7 yıl boyunca optik kablo hatları için harcanacak parayı biliyor musunuz? Bunun 15 katı, 150 milyar dolar. 15 times that, 150 billion dollars. Eğer maliyetleri gerçekten de rakiplerine göre 15 kat daha verimli hale getirmeyi başarabilirlerse bunu internet bağlantı ücretlerine de yansıtabilirler. If they can actually manage to make costs 15 times more efficient than their competitors, they can reflect this on their internet connection fees. Elon Musk verimliliğe ve optimizasyona kafayı takmış biri. Elon Musk is obsessed with efficiency and optimization. Az önce sizlere tavsiye ettiğim biyografisinde 2000'li yıllardan önce uzay teknolojilerinin devletlerin tekelinde yani bürokrasinin elinde olması nedeniyle ne kadar hantallaştığından söz ediyor. In his biography, which I have just recommended to you, he talks about how cumbersome space technologies became before the 2000s due to the monopoly of the states, that is, in the hands of the bureaucracy. 200 bin dolara mal edilen bir cihazın, teknolojiyi akılcı ve verimli bir şekilde kullandığınızda 5000 dolara mal edilebileceğini görünce bu alanda çok büyük bir fırsat olduğunu fark ediyor ve SpaceX'i kuruyor. When he sees that a device costing $200,000 can cost $5,000 when you use technology rationally and efficiently, he realizes that there is a great opportunity in this field and establishes SpaceX. Uzaya gönderilen roketleri tekrar tekrar kullanarak fırlatma maliyetlerini en az 12 kat daha ekonomik hale getirdi. Neden eskiden uyduların Fransa, Rusya gibi devletler tarafından gönderilirken artık yeni fırlatılacak Türksat 5A'da olduğu gibi Falcon 9 roketleriyle fırlatıldığını sanıyorsunuz? Why do you think that while satellites were sent by states such as France and Russia in the past, they are now launched with Falcon 9 rockets, as in the newly launched Türksat 5A? 600 milyon dolar yerine 50 milyon dolara fırlatmayı başardıkları için.

Peki internet fiyatlarını ne kadar optimize edebilecekler? 2015'te projeyi anons ederken ücretsiz bile olabileceğini söylemişti. Maliyetleri karşılamak için reklam yerleştirmek gibi bir planları vardı, ancak bu fikirden uzaklaştılar. They had a plan to place ads to cover costs, but they moved away from the idea. Normalde bu yaz aylık 60-100 dolar arasında bir fiyatla belli bölgelerde 1 Gigabite varan hızlarda hizmet vermeye başlayacaklardı. Normally, this summer, they would start serving at speeds of up to 1 Gigabit in certain regions at a price of between $ 60-100 per month. ABD için bu fiyatlar normal. Fiberoptik kablolarla sağlanan yüksek hızlı internet erişim fiyatları da bu seviyede. Hatta geleneksel uydulardan şu anda en fazla 100 Mbps hızı (240 milisaniyelere varan gecikmelerle) aylık 150 dolara alınabildiğini düşünürsek oldukça cazip bile diyebiliriz. 23 Nisan'da Elon Musk fiyat bilgisi vermeden 3 ay içerisinde kapalı beta ve 6 ay içerisinde de halka açık beta şeklinde Kanada'da ve ABD'nin kuzey bölgelerinde hizmet vermeye başlayacaklarını duyurdu. On April 23, Elon Musk announced that they will start serving in Canada and the northern regions of the USA in the form of a closed beta in 3 months and a public beta in 6 months without giving price information. Gönderilen uydu sayısı arttıkça doğal olarak kapsama alanı ve hızı da artacak. As the number of satellites sent increases, the coverage and speed will naturally increase. Önümüzdeki yıl Avrupa ülkelerinden ve 2027 yılına kadar dünyanın her yerinden en hızlı internet erişimini sunmayı hedefliyorlar.

Henüz bu hızlı interneti kullanamıyoruz ama onu bize sağlayacak uyduları görmeye başladık bile. Eğer siz de görmek istiyorsanız sadece bununla ilgili yapılmış bir web sitesi var: https://findstarlink.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Burada bulunduğunuz bölgeyi girince size hangi tarihte, hangi saatte ne kadar süre boyunca gözükeceğini gösteriyor. When you enter the region you are here, it will show you on what date, at what time and for how long. Mesela geçen Çarşamba günü fırlatılan son 60 uydu, bu videonun yayına girdiği 26 Nisan Pazar saat 21:37'de İstanbul'da 4 dakika boyunca görülebilecek. Burada Kuzeybatıdan Batıya doğru bakın diyor. Here it says look from Northwest to West. Eğer yerini bulmakta güçlük yaşarsanız sadece Starlink'i değil daha pek çok uyduyu da gösteren bir uygulamadan faydalanabilirsiniz. If you have difficulty in finding its location, you can benefit from an application that displays not only Starlink but also many satellites. Daha önce de bahsettiğim ücretsiz Heaven's Above uygulaması veritabanına bu yeni uyduları da ekledi. Fakat tek tek listeliyor. Arama kutusuna Starlink yazıp çıkan sonuçları ayrı ayrı incelemeniz gerekiyor. You have to type Starlink in the search box and examine the results separately. Info bölümünden yakın tarihte fırlatılmış birisini bulursanız, orbit kısmından yörüngesini görebilirsiniz. If you find a recently launched one in the info section, you can see its orbit in the orbit section. Size işinizi kolaylaştıracak bir ipucu da vereyim. 22 Nisan'da gönderilen son uydulardan birinin adı Starlink 1390. Önümüzdeki günlerde onu aratarak gözleme başlayabilirsiniz. In the coming days, you can start watching by calling him.

Starlink gerçekten de dünyadaki hemen herkesin hayatını etkileyecek heyecan verici bir girişim. Tabi böylesi bir girişimi duyunca doğal olarak rakipler de ortaya çıkıyor. Bunlardan biri olan OneWeb şimdiden uzaya 74 uydu gönderdi ancak Virgin havayollarının da sahibi Richard Branson'a ait bu şirket içinde bulunduğumuz zor ekonomik koşullara daha fazla dayanamayarak geçtiğimiz hafta iflas ettiğini duyurdu. One of them, OneWeb, has already sent 74 satellites into space, but this company, owned by Richard Branson, the owner of Virgin airlines, could not stand the difficult economic conditions we were in and declared bankruptcy last week. Geçen yıl ise finansal olarak Richard Branson'dan da Elon Musk'tan da çok daha güçlü bir rakibi ortaya çıktı. Last year, a much stronger competitor emerged financially than either Richard Branson or Elon Musk. Şu anda dünyanın en zengin kişisi Amazon'un sahibi Jeff Bezos. Biz de yapacağız bu işi dedi ve hemen Starlink'in müdür yardımcısını transfer ederek kendi uydu sistemlerini geliştirmeye başladı. Onlar da 3236 uydu göndermek üzere gerekli izin başvurularını yaptılar.

Tüm bu rekabete rağmen finansal analistler SpaceX'in bu projeden sonraki değerinin 120 milyar dolara çıkabileceğini tahmin ediyor. Peki SpaceX bu kadar parayı ne yapacak? Dünyadaki tüm ülkelerin uzay ajanslarının bütçesinin toplamı 18 milyar dolar civarında. NASA'nın bütçesi 20 milyar dolar civarında. Oysa SpaceX'in tek başına bunlardan kat kat daha fazla bütçesi olacak. However, SpaceX alone will have many times more budget than these. Elon Musk bu projeden elde edilecek kazancı başka bir projesini fonlamak için kullanacağını söylüyor. Elon Musk says that he will use the profits from this project to fund another project. Aslında tüm bu uyduların geliştirme sebebini de buna bağlıyor. Bu çok uzun vadeli projesinin adı Mars Misyonu. The name of this very long-term project is Mars Mission.

“Eğer Mars'a 1 milyon kişi göndereceksek, bir şekilde onlarla iletişim kurmanın yolunu da bulmalıyız.” "If we're going to send 1 million people to Mars, we must also find a way to communicate with them somehow."