İzole günlerde izlenebilecek 7 SEYAHAT FİLMİ ÖNERİSİ
HERKESE SELAM! Umarız herkes iyi ve güvendedir.
Malum hepimiz zor bir süreçten geçiyoruz ve..
.. tüm dünyayı etkileyen bir tarihe tanıklık ediyoruz.
Yaşadığımız bu olayı siz nasıl değerlendiriyorsunuz bilmiyoruz ama..
.. biz ''doğanın insanlığa bir isyanı, bir tokadı ''olarak görüyoruz
belki biraz klişe ama
''her şeyin başı sağlık'' sözünün, sevdiklerimize sarılmanın,
sokaklarda dolaşmanın veya özgürce seyahat edebilmenin değerini daha iyi anladığımız günler yaşıyoruz.
Biliyorsunuz ki biz seyahat ile ilgili içerikler üretmeye çalışıyoruz.
Yaklaşık 2 senedir de hayalini kurduğumuz dünya turu planımız için hayatımızı değiştirdik
ve değiştirmeye de devam ediyorduk.
Hatta bunu size 2 ay önce çektiğimiz yeni yıl hedefleri videomuzda da biraz çıtlatmıştık. - Evet
Maalesef yola çıkmamıza çok kısa bir süre kala,
böyle bir durum patlak verdi ve bizim de planlarımız biraz sekteye uğradı.
Hatta rotamız Asya ile başlayacaktı.
Virüs de Çin'de patlak verdi ve çevre ülkelere yayılınca,..
..biz hemen alternatif bir rota yaptık.
İşte Amerika, Güney Amerika gibi bir rota hemen çizdik.
Fakat virüs kıtalar arası değişik bir hal almaya başlayınca da, biz bütün planlarımızı ertelemiş bulunduk.
Erteledik diyoruz. Çünkü bu sürecin nasıl sonlanacağı, ne zaman sonlanacağı daha belli değil.
Fakat bireysel ve toplumsal olarak alınan tedbirlere uyulduktan sonra, bir şekilde geçeceğine inanıyoruz.
Her şey düzelecek ve her şey kaldığı yerden devam edecek diye düşünüyoruz.
Ama şimdi evde kalma ve sabretme zamanı!
Evde kaldığımız bu süreçte bir çoğumuz, hep ertelediğimiz, zaman ayıramadığımız şeyleri yapma..
..veya yapmaktan keyif duyduğumuz şeyleri daha fazla yapma fırsatı bulduk.
Bizim için bulardan bir tanesi de film izlemek.
Biz de, bize bu zamana kadar ilham veren ve motivasyon sağlayan seyahat ile ilgili filmleri bir araya getirmek..
..ve sizinle paylaşmak istedik.
Aralarında birden fazla izlediklerimiz de oldu, yeni tanıştıklarımız da oldu.
Siz de bizim gibi seyahat ile ilgili filmler seyretmeyi seviyorsanız,..
..hayatınızda en 1 kere izlemeye şans vermeniz gereken filmleri şimdi sıralamaya başlıyoruz.
İlk filmimiz '' The Beach ''. Yani Kumsal.
Richard karakterini canlandıran Leonardo DiCaprio'nun başrolünü aldığı bu film Tayland'da geçiyor.
Richard'ın Bangkok'da Khao San Road'daki bir hostelde başlayan macerası,..
..yine aynı hostelde tanıştığı bir Fransız çift ile birlikte Phi Phi Adası'ndaki gizli kumsalı bulmaya çalışmasıyla devam ediyor.
Hatta filmde arayıp da bulmaya çalıştıkları yer Maya Bay.
O cennet gibi yerin günümüzdeki halinin nasıl olduğunu görmeniz için şuraya bir yere birkaç fotoğrafını bırakalım.
Özellikle bu filmden sonra çok büyük turist akınına uğramış..
..ve girişler kısıtlandırılmış sonradan.
Bu film dönemin gezgin ruhunu yansıtan çok güzel filmlerden biri.
Hatta müzikleri de çok güzel. Çok güzel eşlik ediyor.
Bir de eğer buralara gittiyseniz daha önceden, bu film hatıralarınızı tekrardan canlandıracak.
Ben de 10-15 kez izlemişimdir zaten bu filmi.
Artık ne hatıralar canlanıyorsa.. :D
Film, psikolojik-gerilim türünde de olduğu için aynı zamanda,..
..o cennet ortamında yaratılan o ütopik yaşamın nasıl cinnet ortamına dönüştüğüne tanık olacaksınız.
Ama o raddeye gelene kadar, manzaraların ve filmin tadını çıkarmaya bakın..
Film Alex Garland'ın aynı adlı kitabından uyarlama.
Kitabın daha güzel olduğunu söyleyenler de var.
Ben okumadım filmini. Filmini okumadım ama :D
Ayrıca Leonardo DiCaprio bu filmde en kötü aktör Ahududu Ödülü'ne layık görülmüş.
Yani o yüzden fazla böyle oyunculuğuna takılmayın deriz.
Yani evet, çok çiğ kalmış. Leonardo DiCaprio değil de, Matt Damon olsaydı en azından..
..daha iyi olabilirmiş yani.
Buradan yetkililere seslenmek isterdik ama çok geç..:D
2. filmimiz '' Diarios de Motocicleta '' Yani '' Motosiklet Günlüğü ''
1950'li yılların başlarında, genç doktor adayı Che Guevara'nın ve arkadaşı Alberto'nun..
..motosikletlerine atlayıp Arjantin'den başlayarak ve herhangi bir amaç gütmeden..
..Latin Amerika yolculuğunu anlatan biyografik bir film.
Alberto, neşeli hatta biraz gevşek bir karakter.
Che Guevara'da tam tersine daha cool, yardımsever, nazik ve dürüst bir karakter.
Yol boyunca kaldıkları yerlerin, tanıştıkları insanların, gördükleri zorlukların..
..bu iki karakterin hayat hakkındaki düşüncelerini nasıl değiştirdiğini ve şekillendirdiğini görüyorsunuz.
Tabiki de en çok da Che'nin.
Bu yüzden filmin ilk yarısında izleyecekleriniz, ikinci yarısından çok daha farklı şeyler olacak.
Film ile ilgili ideolojik ve siyasi kısmı bir tarafa koyacak olursak,..
..aslında yolun ya da yolda olmanın insanın düşüncelerini nasıl evrilttiğini ve dönüştürdüğünü görüyorsunuz.
İçinizde var olan, ama henüz gün yüzüne çıkmamış, hatta belki orada olduğundan bile haberdar olmadığınız fikirleri..
..yolun yavaş yavaş nasıl ortaya çıkarabileceğini görüyorsunuz.
Bu da zaten bu filmin bizim listemize girmesindeki en büyük etken.
3. filmimiz '' Lea ve Ben '' Eveti, sizi Latin Amerika'ya götürecek bir film daha.
Ölümcül ve genetik bir akciğer hastalığı olan Lea'nın,..
..modern tıbbı ve tedaviyi reddedip, çözümü alternatif tıpta görerek,..
..çok yakın arkadaşı Camille ile birlikte hem bu tedavileri denemek,
..hem de yaşamayı değer kılan şeyin ne olduğunu aramak için..
..Latin Amerika'ya seyahatlerini anlatan belgesel bir film.
Lea, hasta olmasına rağmen, daha dışa dönük, daha pozitif bir insan.
Arkadaşı Camille ise daha içine kapanık ve Lea'yı çok seven, sürekli ona yardım etmeye çalışan bir karakter.
Filmi yöneten ve çeken de Camille.
Kamerayı sürekli onun elinde ve olayları sürekli onun gözünden göreceksiniz.
Film ile ilgili en sevdiğimiz şey de bu aslında.
Yani, görüntüler çok doğal. Çekimler vlog havasında olmuş.
Hatta her şey o kadar gerçek ve doğal ki, sanki onlarla gezen 3. bir kişi gibi görüyorsunuz kendinizi
Bazen Lea ile Peru'da bir hamakta sallanıp, bazen de Şili'de Atacama Çölü'nde birlikte yürüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.
Bazen Meksika'nın çok renkli bir köyünde uyanıp, bazen de Amazon'da bir ayinin ortasında kendinizi bulabiliyorsunuz.
Çok bilinmeyen ama seyahat severler için bonus olabilecek bir film diyebiliriz.
Bir sonraki filmimiz '' Expedition Happiness ''
Ne zaman izlemiştik biz seninle bunu?
2 sene oldu herhalde. -Evet.
Kahramanlarımız genç Alman bir çift.
Yanlarına köpeklerini de alarak Amerika'ya gidiyorlar
ve orada bir okul otobüsü satın alıyorlar ve bunu kendi elleriyle bir karavana dönüştürüyorlar.
Sonra Kanada, Alaska, Amerika ve Meksika'yı yaptıkları bu karavan ile birlikte,
çok da planlı olmadan gezmeye başlıyorlar.
Yol boyunca yemek yedikleri yerler, geçtikleri manzaralar,
bir yanda çalan şarkılar, geçirdikleri tüm keyifli anların yanında,
köpeklerinin hastalanması, yaşadıkları vize sorunları gibi olumsuzluklara da şahit oluyorsunuz.
Bu arada esas kız Mogli olarak bilinen bir müzisyen.
Film de çalan şarkılar da onun şarkıları
ve tüm bu yaşananları onun yarattığı şarkılar ile filmin içerisine daha da girerek izliyorsunuz.
Hatta şarkılar o kadar güzel ki, bazen biz spotify dan açıyoruz, bağımsız olarak dinliyoruz yani. -Aynen.
Herkesin yapmak istediği, ama herkesin cesaret edemediği bir şeyi yapabilmeleri ne kadar takdire şayan olsa da,
filmin sonuna doğru... sanırım toparlayamacağım :D
Artık o kısmını da izleyerek görün.
Bir diğer filmimiz '' Tibet'te yedi yıl ''
Başrolünde Brad Pitt'in oynadığı ve hatta inanılmaz bir oyunculuk sergilediği,..
.. 97 yılı yapımı ve gerçek hayattan uyarlanmış bir film.
2. Dünya Savaşı zamanında Avusturyalı bir dağcı olan Heinrich'in Himalayalar'a tırmanmak için yola çıkmasıyla başlıyor hikaye. Bir takım olaylar silsilesi sonrası kendini Tibet'te buluyor ve burada Budizm ile tanışıyor.
Burada tanıştığı Dalay Lama ve ondan öğrendikleri, dağcının tüm hayatını değiştirmesine..
..ve geride bıraktıklarını sorgulamasına neden oluyor.
O dönemdeki Çin ile Tibet arasındaki ilişkilerin nasıl olduğuna da değinen bu filmde,
çok ilginç bir şey var ki,
o da, bu filmin yayınlanmasından sonra Brad Pitt'in Çin'e girişinin yasaklanmış olması.
Tibet'in kültürünün çok güzel işlendiğini düşündüğümüz bu filmde,
sevdiğimiz şeylerden biri de karakterlerin arasında geçen dialoglar ve sözler.
Bunlardan bir tanesi de şöyle: -Ben söyleyeyim mi onu?
Söyle. Zaten çok zor :D
Tek seferde söylemeye çalışacağım. - E hadi bakalım.
Siz hayatın her döneminde, tjıtjıtofs (asla söylemedi:D)
Siz hayatın her döneminde zirveye tırmanmayı başaranlara saygı duyarken,
biz kendi egolarını terkedebilene saygı duyarız.
Diğer bir filmimiz '' Ye Dua et Sev '' Yani '' Eat Pray Love ''
Sizi İtalya, Hindistan ve Bali gibi çok farklı yerlere götürecek,
yine bir kitap uyarlaması olan ve başrolünde Amerikalı yazar Liz'e hayat veren Julia Roberts var.
Filmin sonlarına doğru da, oyuna girecek olan diğer başrol de Javier Bardem.
Liz'in içindeki boşluğu doldurmak ve mutluluğu aramak için,
yaşamış olduğu başarısız bir evlilik ve bir ilişki sonrasında..
.. İtalya'ya gitmesiyle başladığı bu serüven, Bali'de aşkı bulmasıyla sone eriyor.
Aslında bu filmin seveni olduğu kadar, sevmeyeni hatta acımasızca eleştireni de çok fazla.
Ama bizce bu, sizin filmde neye odaklanacağınıza bağlı olarak değişecektir.
Mesela biz İtalya kısmındaki yemek ve ziyafet sahnelerini,
kurulan dostlukları ve İtalyanların eğlenmeyi nasıl iyi becerebildiklerini izlemeyi çok sevdik.
Hindistan'ın büyüsü ve keşmekeşi zaten bambaşka.
Bali ise en çok görmeyi istediğimiz yerlerden biri olduğu için filmi izleme nedenlerimizden biriydi.
Filmde geçen ve yine, içinde olduğumuz şu günlerde bizi bir kez daha düşündürten sözlerden bir tanesi de şu oldu:
- Onu da ben söyleyeyim bari. - Sen söyle hadi.
Yıkım, dönüşüme giden yoldur.
Özetleyecek olursak, filmin psikolojik kısmını bir tarafa bırakıp,..
..göreceğiniz yerlere ve karakterler arasında geçen dialoglara ve sözlere odaklanırsanız..
.. filmi zevkle izleyeceğinizi düşünüyoruz.
Ha bir de, küçük bir tavsiyemiz olacak.
Filmi açken izlemeyin. :)
Ve son filmimiz, çoğu seyahat severin hatta sevmeyenlerin bile favori filmi olan '' Into The Wild ''
Bizim de bu listedeki olmazsa olmazımız.
Yine bir kendini bulma hikayesi..
.. ve bir kitap uyarlaması olan gerçek bir hikaye.
23 yaşındaki Amerikalı bir genç olan Christopher Mccandless, toplumun dayattığı kuralları kabul etmeyip,
üniversiteyi de iyi bir dereceyle bitirip ve sahip olduğu tüm mal varlığını bir hayır kurumuna bağışladıktan sonra,
..otostop ile ilerlediği Alaska'ya doğru bir yolculuğa çıkar.
Bu süreçte bir çok yol hikayesi de biriktirip, en son ulaştığı Alaska'da bulduğu bir minibüste ..
.. vahşi doğanın bir parçası olmaya çalışır.
Tabi izlerken, yine muhteşem şarkılarıyla kredisini vermek istediğimiz Eddie Vedder,
filmden alacağınız hazzı 2 katına çıkartıyor diyebiliriz.
Filmde geçen dialoglar sizi bir duvardan alıp ötekine çarpıyor.
Üzerinde saatlerce düşünesiniz geliyor. O yüzden burda size öyle bir dialog ya da söz söylemek istemiyoruz. :D
Bu film ile ilgili çok ilginç bir olay da,
filmden sonra ünlenen terkedilmiş minibüse ulaşmak için ..
.. doğa yolculuğuna çıkan yeni evli çiftten kadın olanı, nehri geçmek isterken akıntıya kapılıp hayatını kaybediyor.
Hatta bunun yanında, minibüse ulaşmak için kaybolan başka insanlar da olduğu söyleniyor.
Bizim en sevdiğimiz, eğer seyahat etmeyi ve farklı kültürleri keşfetmeyi seviyorsanız ..
.. mutlaka izlemeniz gerekenler diyebileceğimiz filmlerin listesi bu şekildeydi.
Aslında seyahat ile ilgili izlediğimiz başka filmlerde oldu ama bizi en çok etkileyenler bunlardı.
Eğer sizin de, seyahat ile ilgili mutlaka izlemeniz gerek dediğiniz filmler varsa, yorumlarda bizimle paylaşırsanız çok seviniriz.
Evde kaldığımız bu süreci, en keyifli ve verimli şekilde geçirmeye çalışıp,
birbirimize destek olarak, yaşadığımız bu zorlu süreci en hafif zararla ve en hızlı şekilde atlatacağımızı umuyoruz.
Hepinize çok çok sevgiler.. - EVDE KALIN!