×

We use cookies to help make LingQ better. By visiting the site, you agree to our cookie policy.


image

Oha Diyorum!, Dünyadaki En Korkutucu 12 Yer

Dünyadaki En Korkutucu 12 Yer

Yeni bir ilginç bilgi videosu ile daha karşınızdayız. Bu kez dünyanın en korkutucu yerlerini derledik.

Burası Meksika'daki Oyuncak Bebek Adası. Korkutucu olmasının nedeni, adanın her yanındaki oyuncak bebekler. Bu küçük adanın sahibi olan kişi nedense buraya birkaç oyuncak bebek bırakmış. Bir zaman sonra, yine nedense, ziyarete gelenler de bebekler bırakmaya başlamış. Yıllar içerisinde bir tür gelenek halini alınca adanın her yeri bebeklerle dolmuş.

Şimdi de zamanında bir tür cezaevi olarak kullanılan Londra Kulesi'ndeyiz. Kraliyet ailesinin pek çok önemli üyesi kalenin zindanlarında öldürülmüş. Aralarında başı kesilerek idam edilen Kraliçe Anne Boleyn de var. Bazı İngilizler kraliçenin hayaletinin hala koridorlarda dolaştığını iddia ediyor. Hem de kesilen başını kolunun altında taşır halde dolaşıyormuş..

Sırada Japonya'daki intihar ormanı var. 1950'den bu yana yüzlerce insan burada canına kıymış. En çok intihar vakası da 2002 yılında gerçekleşmiş. O yıl tam 77 kişi ormanda hayatına son vermiş. Şu an ormanın her yerinde insanları intihardan vazgeçirmeye yönelik uyarılar var.

Burası binlerce kafatası ve insan kemiğinin yer aldığı Paris'teki Yeraltı Mezarlığı. Kemiklerin Ortaçağ'da Fransa'da yaşanan veba salgınlarında ölenlere ait olduğu sanılıyor. O kadar çok kemik ve kafatası var ki bunlarla duvarlar ve sütunlar örülmüş.

Buysa Çek Cumhuriyeti'ndeki tamamen insan kemikleriyle dekore edilen bir kilise. 70 binden fazla insanın kemiklerinden oluşuyor. Duvarlar ve tavanlar kemiklerle kaplı. Kilisede kemiklerden yapılmış avizeler, şamdanlar ve süslemeler var. Burayı gezerken ürpermemek mümkün değil.

Şimdi de birçok korku romanı ve filme ilham kaynağı olan Amerika'daki Stanley Oteli'ndeyiz. Bu otelin hayaletli olduğu söyleniyor. Hatta iddiaya göre bazı hayaletlerin fotoğrafları bile çekilmiş. Dahası, otelde zaman zaman nereden geldiği belli olmayan çocuk ve piyano sesleri duyuluyormuş.

Burası ise Amerika'daki Cehennem kasabası. Geçmiş yıllarda evler ve işyerleri hiçbir neden gösterilmeden devlet tarafından satın alınarak boşaltıldı. Buraya dair pek çok hayalet ve canavar hikayeleri anlatılıyor. Kasabaya giden yoldan geçenlere akıl hastalarının, satanistlerin ve canavar yılanların saldırdığına dair söylentiler de var.

Fotoğrafta gördüğünüz yer İskoçya'daki Overtoun Köprüsü. Bu köprünün köpekler üzerinde gizemli bir etkisi var çünkü 600'den fazla köpek köprüden geçerken ani bir şekilde aşağı atlayarak öldü. Pek çok araştırma yapılsa da köpeklerin köprüden atlamasının nedeni hala anlaşılmış değil.

Burası ise Amerika'daki Mutter Müzesi. Bu tuhaf yerde fiziksel anomalilere sahip ölü insanlar ve heykeller sergileniyor. Duvarlarda birbirinden tuhaf şeyler var. Bazılarına bakmak için cidden cesaret sahibi olmak lazım. Tek gözlü bebek, yapışık ikiz gibi şeyleri gördüğünüz günün gecesinde uyuyamayabilirsiniz.

Sırada Çek Cumhuriyeti'ndeki 1968'de dini kullanıma kapatılan Aziz George Kilisesi var. Çeşitli hayalet hikayelerine konu olduğu için bir sanatçı, kilisenin içine bu ürkütücü heykelleri yapmış. Burayı gezen turistler hayaletlerin gerçek olmadığını bilmelerine rağmen çok korktuklarını söylüyorlar.

Şimdi de Litvanya'daki Haç Kasabası adı verilen yerdeyiz. Kasabayı kaplayan onbinlerce haç çok ürkütücü bir manzara oluşturuyor. Eminim gece karanlığında buralarda dolaşmak istemezsiniz.

Son olarak burası ise Brezilya'daki Yılan Adası. Adada metrekareye 1 zehirli yılan düşüyor. Çok yaygın bir iddiaya göre yılanlar adaya zamanında saklanan büyük bir defineyi koruyormuş. Ancak cesaret edip defineyi arayabilen kimse çıkmamış.


Dünyadaki En Korkutucu 12 Yer 12 Scariest Places on Earth De 12 mest skrämmande platserna i världen

Yeni bir ilginç bilgi videosu ile daha karşınızdayız. We are here with a new interesting information video. Bu kez dünyanın en korkutucu yerlerini derledik. This time we've compiled the most scary places in the world.

Burası Meksika'daki Oyuncak Bebek Adası. Das ist Doll Island in Mexiko. This is Doll Island in Mexico. Korkutucu olmasının nedeni, adanın her yanındaki oyuncak bebekler. Es ist beängstigend, weil Puppen überall auf der Insel sind. The reason it is scary is the dolls all over the island. Bu küçük adanın sahibi olan kişi nedense buraya birkaç oyuncak bebek bırakmış. Der Besitzer dieser kleinen Insel hat aus irgendeinem Grund einige Puppen hier gelassen. The owner of this little island has left some dolls here for some reason. Bir zaman sonra, yine nedense, ziyarete gelenler de bebekler bırakmaya başlamış. Nach einer Weile begannen aus irgendeinem Grund auch diejenigen, die zu Besuch kamen, Babys zurückzulassen. After a while, again for some reason, those who came to visit began to leave babies. Yıllar içerisinde bir tür gelenek halini alınca adanın her yeri bebeklerle dolmuş. Im Laufe der Jahre wurde es zu einer Art Tradition und die ganze Insel war voller Babys. When it became a kind of tradition over the years, the island was filled with babies.

Şimdi de zamanında bir tür cezaevi olarak kullanılan Londra Kulesi'ndeyiz. Now we are in the Tower of London, which was once used as a prison. Kraliyet ailesinin pek çok önemli üyesi kalenin zindanlarında öldürülmüş. Viele wichtige Mitglieder der königlichen Familie wurden in den Kerkern des Schlosses getötet. Many important members of the royal family were killed in the dungeons of the castle. Aralarında başı kesilerek idam edilen Kraliçe Anne Boleyn de var. Among them is Queen Anne Boleyn, who was beheaded and executed. Bazı İngilizler kraliçenin hayaletinin hala koridorlarda dolaştığını iddia ediyor. Einige Briten behaupten, dass der Geist der Königin immer noch die Hallen heimsucht. Some British claim the ghost of the queen is still wandering the corridors. Hem de kesilen başını kolunun altında taşır halde dolaşıyormuş.. Er lief herum und trug seinen abgetrennten Kopf unter dem Arm. He was also carrying his cut head under his arm.

Sırada Japonya'daki intihar ormanı var. Next is the suicide forest in Japan. 1950'den bu yana yüzlerce insan burada canına kıymış. Since 1950, hundreds of people have been killed here. En çok intihar vakası da 2002 yılında gerçekleşmiş. Most suicide cases occurred in 2002. O yıl tam 77 kişi ormanda hayatına son vermiş. 77 people were killed in the forest that year. Şu an ormanın her yerinde insanları intihardan vazgeçirmeye yönelik uyarılar var. Now there are warnings all over the forest to discourage suicide.

Burası binlerce kafatası ve insan kemiğinin yer aldığı Paris'teki Yeraltı Mezarlığı. This is the Underground Cemetery in Paris, where thousands of skulls and human bones are located. Kemiklerin Ortaçağ'da Fransa'da yaşanan veba salgınlarında ölenlere ait olduğu sanılıyor. The bones are thought to belong to those who died in the plague outbreaks in France in the Middle Ages. O kadar çok kemik ve kafatası var ki bunlarla duvarlar ve sütunlar örülmüş. Es gibt so viele Knochen und Schädel, dass Wände und Säulen damit gebaut wurden. There are so many bones and skulls that we built walls and columns.

Buysa Çek Cumhuriyeti'ndeki tamamen insan kemikleriyle dekore edilen bir kilise. This is a church in the Czech Republic, completely decorated with human bones. 70 binden fazla insanın kemiklerinden oluşuyor. It consists of the bones of more than 70,000 people. Duvarlar ve tavanlar kemiklerle kaplı. Walls and ceilings covered with bones. Kilisede kemiklerden yapılmış avizeler, şamdanlar ve süslemeler var. There are chandeliers, candlesticks and decorations made of bones in the church. Burayı gezerken ürpermemek mümkün değil. It's not possible to shudder when you're walking around.

Şimdi de birçok korku romanı ve filme ilham kaynağı olan Amerika'daki Stanley Oteli'ndeyiz. Now we are at the Stanley Hotel in America, which has inspired many horror novels and films. Bu otelin hayaletli olduğu söyleniyor. This hotel is said to be haunted. Hatta iddiaya göre bazı hayaletlerin fotoğrafları bile çekilmiş. Einige Geister wurden angeblich sogar fotografiert. Allegedly, some ghosts were even photographed. Dahası, otelde zaman zaman nereden geldiği belli olmayan çocuk ve piyano sesleri duyuluyormuş. Moreover, children and piano sounds are heard at times in the hotel, where it is not clear where they come from.

Burası ise Amerika'daki Cehennem kasabası. This is hell in America. Geçmiş yıllarda evler ve işyerleri hiçbir neden gösterilmeden devlet tarafından satın alınarak boşaltıldı. In den vergangenen Jahren wurden Häuser und Arbeitsstätten ohne Grund vom Staat gekauft und evakuiert. In the past years, houses and businesses were purchased and evacuated by the state for no reason. Buraya dair pek çok hayalet ve canavar hikayeleri anlatılıyor. Many ghost and monster stories are told here. Kasabaya giden yoldan geçenlere akıl hastalarının, satanistlerin ve canavar yılanların saldırdığına dair söylentiler de var. Es gibt auch Gerüchte über Geisteskranke, Satanisten und Monsterschlangen, die Passanten in der Stadt angreifen. There are rumors that mental passers, satanists and monster snakes are attacking passers-by to the town.

Fotoğrafta gördüğünüz yer İskoçya'daki Overtoun Köprüsü. What you see in the photo is the Overtoun Bridge in Scotland. Bu köprünün köpekler üzerinde gizemli bir etkisi var çünkü 600'den fazla köpek köprüden geçerken ani bir şekilde aşağı atlayarak öldü. This bridge has a mysterious effect on the dogs because more than 600 dogs died suddenly jumping down the bridge. Pek çok araştırma yapılsa da köpeklerin köprüden atlamasının nedeni hala anlaşılmış değil. Although much research has been done, the reason why dogs jumped off the bridge is still unclear.

Burası ise Amerika'daki Mutter Müzesi. This is the Mutter Museum in America. Bu tuhaf yerde fiziksel anomalilere sahip ölü insanlar ve heykeller sergileniyor. Tote Menschen und Statuen mit physischen Anomalien sind an diesem seltsamen Ort ausgestellt. This strange place exhibits dead people and statues with physical anomalies. Duvarlarda birbirinden tuhaf şeyler var. Es gibt seltsame Dinge an den Wänden. There are strange things on the walls. Bazılarına bakmak için cidden cesaret sahibi olmak lazım. Bei manchen muss man sich wirklich trauen. Some of them really need courage to look at them. Tek gözlü bebek, yapışık ikiz gibi şeyleri gördüğünüz günün gecesinde uyuyamayabilirsiniz. Sie können nachts möglicherweise nicht schlafen, wenn Sie Dinge wie ein einäugiges Baby oder siamesische Zwillinge sehen. You may not be able to sleep on the night of the day when you see things like a one-eyed baby, conjoined twins.

Sırada Çek Cumhuriyeti'ndeki 1968'de dini kullanıma kapatılan Aziz George Kilisesi var. Als nächstes kommt die St.-Georgs-Kirche in Tschechien, die 1968 für religiöse Zwecke geschlossen wurde. Next is the Church of St. George in the Czech Republic, which was closed to religious use in 1968. Çeşitli hayalet hikayelerine konu olduğu için bir sanatçı, kilisenin içine bu ürkütücü heykelleri yapmış. Ein Künstler hat diese gruseligen Skulpturen in der Kirche gebaut, da sie Gegenstand verschiedener Geistergeschichten sind. Since it was the subject of various ghost stories, an artist made these spooky sculptures inside the church. Burayı gezen turistler hayaletlerin gerçek olmadığını bilmelerine rağmen çok korktuklarını söylüyorlar. Touristen, die diesen Ort besuchen, sagen, dass sie Angst haben, obwohl sie wissen, dass die Geister nicht echt sind. Tourists who visit here say they are very scared, even though they know that ghosts are not real.

Şimdi de Litvanya'daki Haç Kasabası adı verilen yerdeyiz. Jetzt sind wir in einem Ort namens Cross Town in Litauen. Now we are in a place called the Cross Town in Lithuania. Kasabayı kaplayan onbinlerce haç çok ürkütücü bir manzara oluşturuyor. Tens of thousands of crosses covering the town are a formidable sight. Eminim gece karanlığında buralarda dolaşmak istemezsiniz. I'm sure you don't want to walk around in the dark.

Son olarak burası ise Brezilya'daki Yılan Adası. Finally, this is the Snake Island in Brazil. Adada metrekareye 1 zehirli yılan düşüyor. There are 1 poisonous snakes per square meter on the island. Çok yaygın bir iddiaya göre yılanlar adaya zamanında saklanan büyük bir defineyi koruyormuş. Einer weit verbreiteten Behauptung zufolge beschützten Schlangen einen großen Schatz, der damals auf der Insel versteckt war. A very common claim is that the snakes kept a large treasure hiding on the island in time. Ancak cesaret edip defineyi arayabilen kimse çıkmamış. Niemand wagte jedoch, nach dem Schatz zu suchen. But there was no one who dared to look for the treasure.