12 مبدأ عميقا واقعيا للعيش | ملخص كتاب : 12 قاعدة للحياة لجوردن .بي بيترسون
12 Deep, Realistic Principles for Living | Book Summary: 12 Rules for Life by Jordan B. Peterson
12条深刻的现实生活原则|书籍摘要:Jordan B Peterson 的 12 条生活规则
تقدم لكم اوديوتاب ملخص كتاب 12 قاعدة للحياة لجوردان بي بيترسون
AudioTape vous présente un résumé du livre de Jordan B Peterson 12 Rules of Life Introduction
AudioTape size Jordan B Peterson'ın 12 Yaşam Kuralı kitabının bir özetini sunar
录音带为您带来乔丹·B·彼得森的12条生活规则书摘要
مقدمة الن يكون من الرائع ان يشرح لنا احد و بوضوح ماهي قواعد الحياة
Ne serait- il pas formidable si quelqu'un expliquait clairement quelles sont les règles de la vie
Giriş Biri hayatın kurallarının ne olduğunu açıkça açıklasa harika olmaz mıydı
简介 如果有人向我们解释清楚什么是生活规则,那该多好?
الن يكسبنا هذا الكثير من الوقت و الجهد في العمل على اكتشافها
maintenant que cela nous coûtera beaucoup de temps et d'efforts pour travailler à les découvrir
, bu bize onları keşfetmek için çok zaman ve çaba kazandıracak
这不会花费我们大量的时间和精力来找出答案吗?
حسنا جوردن بيترسن يعتقد ان كتيبا او دليلا بسيطا لقواعد الحياة موجود بالفعل
Eh bien Jordan Peterson pense qu'un manuel ou un simple guide des règles de vie existe déjà
Jordan Peterson, bir el kitabının veya hayatın kuralları için basit bir rehberin zaten var olduğunu düşünüyor
و يحتوي على 12 قاعدة فقط
Et il ne contient que 12 règles
ve onu yazan kişi olduğu için
لأنه هو من قام بكتابته
car c'est lui qui l'a écrit.
sadece 12 kural içeriyor.Bu
في هذا الملخص سنأخذ نظرة على قواعد بترسون لعيش حياة أفضل
Dans ce résumé, nous allons jeter un œil aux règles de Peterson pour vivre une vie meilleure
özette, Peterson'ın daha iyi bir hayat yaşamak için kurallarına bir göz atacağız.
و سوف تتعلم عبر الدروس التي في الملخص بعض الحقائق غير المتوقعة
. a travers les leçons du résumé, vous apprendrez quelques faits inattendus
Özetteki dersler sayesinde, ıstakozun özgüven hakkında size öğrettiği gibi
مثل ماذا يعلمك جراد البحر عن الثقة بالنفس
comme ce que le homard vous enseigne la confiance en soi
bazı beklenmedik gerçekleri öğreneceksiniz
ما علاقة الأزهار بإيجاد معنى للحياة
quelles sont les fleurs ont à voir avec trouver un sens dans la vie
Çiçeklerin hayatta anlam bulmakla ne ilgisi
ماذا يمكن للوح التزلج أن يخبرنا عن الطبيعة البشرية
que peut une planche à roulettes qui nous parle de la nature humaine, le
var İnsan doğasını anlatan bir kaykay ne yapabilir, ilk bölüm: erişime erişim
الفصل الاول : الوصول الى قمة التسلسل الهرمي
premier chapitre: l' accès à la hiérarchie du haut
Geçen yüzyılın yirmili yaşlarındaki en üst hiyerarşi,
في عشرينيات القرن الماضي لاحظ عالم الحيوانات النرويجي شيرلوف إيبا
dans les années vingt du siècle dernier , a observé le monde des animaux Norvégien Harlov Iba,
hayvanların dünyasını gözlemledi tavuğun imhasını inceleyen
الذي كان يدرس تصرف الدجاج ، وجود تسلسل هرمي واضح
qui étudiait l' élimination du poulet, il y a une hiérarchie et claire
Norveçli Harlov Iba , bir hiyerarşi var ve yemek zamanı geldiğinde
فعندما يحين وقت الطعام لاحظ أن الدجاج الأصح و الأقوى يأكل أولا
quand vient le temps de manger a noté que le poulet est correct et le plus fort mange en premier
net , tavuğun doğru ve en güçlünün önce yediğini kaydetti
و يجبر تلك المريضة أو الضعيفة على الإنتظار
et forcer ceux-ci Les malades ou les faibles doivent attendre,
Hastalar veya zayıflar beklemek zorundadır
و هذا يؤكد أن الدجاج القوي يحمي مصلحته
et cela confirme que le poulet fort protège son intérêt.Ceci
ve bu, güçlü tavuğun çıkarlarını koruduğunu doğrular.Bu,
هذا ينطبق على أنواع أخرى من الحيوانات
s'applique à d'autres types d'animaux.Le
diğer hayvan türleri için de geçerlidir.Örneğin,
جراد البحر مثلا يقوم بنفس السلوك سواء في البرية أو ذلك الذي في الأسر
homard, par exemple, effectue le même comportement, que ce soit à l'état sauvage ou qu'en captivité ,
ıstakoz, ister vahşi ister esaret altında olsun, aynı davranışı gerçekleştirir.
و هذا يثبت أن الشعور بالتسلسل الهرمي أمر فطري و ليس سلوكا مكتسبا
et cela prouve que le sentiment d'être gâté Hiérarchie TB est innée plutôt que le comportement appris
ve bu kanıtlıyor şımarık olma duygusu TB hiyerarşisi öğrenilmiş davranıştan ziyade doğuştandır
و قد لاحظ العلماء أن جراد البحر يخوض معارك قاسية من أجل افضل أماكن المأوى
et ont noté les scientifiques que le homard engagés dans des batailles difficiles pour les meilleurs lieux de refuge
ve bilim adamlarına, ıstakozun en iyi barınak yerleri için zorlu savaşlarda kilitlendiğini
و هذا في الواقع يغير بيولوجيتهم
et en fait ce changement gagnants Biologithm
ve aslında bu değişikliğin Biyolojik
الفائزون عادة تزيد عندهم نسبة السيروتونين اوكتابامين
généralement plus qu'ils ont la proportion de la sérotonine Octapamin
galiplerin genellikle serotonin Octapamin oranına sahip olduklarından daha fazla olduğunu,
بينما يقل عند المنهزمين
tout au moins en cas de défaite
ancak en azından bunlar
إذا فميزة الهرمونات هذه
si ceux - ci le avantage des hormones
yenildiğinde yenildiklerini kaydetti .
تجعل الفائزين يظلون أقوى و أكثر صحة
font gagnants restent plus forts et plus la santé , en
hormonların avantajı kazananlar
بالإضافة إلى وضعية جسم أكثر ثقة
plus de l'état du corps plus confiant
muadilleri Menhsmon daha utanç ve korku
بينما يصبح نظراؤهم المنهزمون أكثر خجلا و خوفا
alors que leurs homologues Menhsmon devient plus honte et la peur
bu davranış sıra insanlar tarafından yürütülen fark edilebilir
قد تكون لاحظت أن هذا السلوك يقوم به البشر كذلك
peut être remarqué que ce comportement fait par les humains. les
hale gelir iken daha emin vücudun durumuna ek olarak Sağlık güçlü ve daha kalır olun.
فالأشخاص الذين يفوزون يصبحون أكثر جرأة بسبب تسلسل انتصاراتهم
gens qui gagnent deviennent plus agressifs en raison de la séquence de leurs victoires,
çünkü daha agresif hale kazanmak insanlar zaferlerinin sırası
و هذا يدفعهم لخوض تحديات جديدة بثقة
et cela pousse les oblige à combattre de nouveaux défis avec confiance,
ve bu onları yeni zorluklarla güvenle savaşmaya itiyor
في الواقع ، غالبا ما تكون هذه الثقة هي ما يمكنهم من تحقيق المزيد من النجاح
en fait, souvent cette confiance est ce qui leur permet d'obtenir plus de succès
aslında, çoğu zaman bu güven onların daha fazla başarı elde etmelerini sağlıyor
و و بالمثل أولئك الذين يقعون في قبضة الإكتآب أو يشعرون أن حياتهم لا تسير في صالحهم
même, ceux qui tombent sous l'emprise de la dépression ou le sentiment que leur vie ne travaillent pas dans leur
Aynı şekilde, depresyonun pençesine düşenler veya hayatlarının çalışmadığını hisseden insanlar.
يصبح هؤلاء أكثر نفورا من المخاطرة
faveur, ils deviennent plus aversion au risque
iyilik, daha risk almak istemeyen olur
و يميلون إلى لتعامل مع كل موقف
et ont tendance à traiter chaque situation
ve onlar aslında başarısız gittiğini biliyormuş gibi
كما لو أنهم كانوا يعلمون بأنهم سيفشلون بالفعل
comme s'ils savaient qu'ils étaient en fait échouerons
her duruma tedavi eğilimindedir ve bu
و يصبح هذا بمثابة نبوءة ذاتية التحقق
et cela devient une prophétie cette
da onların melankoli dünya görüşünü güçlendirmektedir
و هذا يعزز بدوره نظرتهم السوداوية للعالم
auto-actualise, ce qui renforce leur vision du monde mélancolique.
Bu kendini actualize bir kehanet olur.
فإذا كنت تحاول المضي قدما في الحياة
Si vous essayez de passer en vie
sende içeri taşımak çalışıyorsanız Hayat
أو تحاول كسر دائرة سامة
ou en essayant de briser un cycle toxique, le
ya da toksik bir döngüyü kırmaya çalışırken,
فأفضل نصيحة يمكننا أن نقدمها لك هي ، فكر مثل جراد البحر
meilleur conseil que nous puissions vous donner est de penser comme un homard dans
size verebileceğimiz en iyi tavsiye, insanlara o kendinden emin duruşta
بتلك الوضعية الواثقة لتخبر الناس بأنك واثق في نفسك و ناجح
cette posture confiante pour le dire aux gens. Que vous êtes confiant en vous - même et avec succès
bir ıstakoz gibi düşünün . Kendinize güvendiğinizi ve başarılı olduğunuzu
و استمر بالتضاهر بذلك ، حتى تصبح في الأخير طبيعة فيك
et continuer à prétendre que, jusqu'à ce que vous enfin devenir une nature en vous
ve sonunda içinizde bir doğa haline gelene kadar böyle davranmaya devam ettiğinizi
الفصل الثاني : أحب نفسك كما تحب الآخرين
Chapitre deux: Aimez - vous que vous aimez d' autres
İkinci Bölüm: Kendinizi başkalarını sevdiğiniz kadar sevin
تبدو هذه المقولة و كأنها مقلوبة ، أليس كذلك ؟
Ce disant semble que ce soit vers le bas à l' envers, est - ce pas?
Bu söz ters gibi görünüyor, değil mi?
أليس من المفترض أن يقال أحب للغير ما تحب لنفسك ؟
N'est-il pas censé être dit d'aimer pour les autres ce que l'on aime pour soi ?
Kendiniz için sevdiğinizi başkaları için de sevmeniz gerekmez mi?
أو أحب الغير كما تحب نفسك
Ou aimez les autres comme vous vous aimez vous-même.
Ya aşk diğerleri kendinizi seviyorum.
حسنا ، كان هذا مقصودا
Eh bien, c'était intentionnel.
Peki, kasıtlı olduğunu.
فنحن غالبا ما نكون اكثر رعاية للآخرين مما نكون مع أنفسنا
Nous nous soucions souvent plus des autres que de nous-mêmes
Biz kendi eksiklikleri sıklıkla farkında
و ذلك لأننا ندرك في الغالب عيوبنا
, car nous sommes souvent conscients de nos propres défauts,
ve bu gerçekleşme genellikle kendinden nefret götürür,
و هذا الإدراك غالبا ما يدفعنا إلى كراهية الذات
et cette prise de conscience nous conduit souvent à se détester.
çünkü çoğu zaman kendimize ait olduğundan daha başkalarının daha bakmakta.
نعتقد أننا أقل شأنا عندما حين ننظر في كل الأسباب
Nous pensons nous sommes inférieurs quand nous regardons toutes les raisons
Biz düşünüyorum Tüm nedenlere baktığımızda aşağılık durumdayız
و بعد ذلك نصل إلى الإعتقاد بأننا لا نستحق رعاية الذات أو اللطف معها
et après c'est-à-dire que nous en venons à la conviction que nous ne méritons pas de prendre soin de nous ou de gentillesse,
ve sonrasında yani öz bakımı ya da nezaketi hak etmediğimiz, pozitif hissetmeyi bile hak etmediğimiz
و أننا لا نستحق حتى الشعور بالإيجابية
et que nous ne méritons même pas de nous sentir positifs, nous avons donc
inancına geliyoruz , bu yüzden
فنميل عندها على تركيز كل طاقتنا الإيجابية على من نحبهم و نهمل أنفسنا
tendance à concentrer tout notre positif énergie sur ceux que nous aimons et nous négligeons
tüm pozitifliğimize odaklanma eğilimindeyiz. bunlar bizim sevgi ve ihmal kendimizi ve ihmal
و نهمل أن نعاملها بنفس اللطف
et négligeons de les traiter avec la même gentillesse.
enerji aynı nezaketle onları tedavi etmek.
تعترف الفلسفة الشرقية بهذه الأنماط السامة
La philosophie orientale reconnaît ces modèles toxiques à
Doğu felsefesi, doğası ikiliği
من خلال تعليمها ازدواجية الطبيعة
travers son enseignement La dualité de la nature
temsil öğretim Ying Yang sembolü parlak tarafı
يمثل رمز يينغ يانغ الجانب المشرق و الجانب المظلم
représente le symbole Ying Yang du côté lumineux et du côté obscur
ile bu zehirli desenleri tanır ve karanlık tarafı
و كل جانب يحتوي على الأقل على تلميحا للآخر
et chaque côté contient au moins un allusion d' une autre
ve her tarafı en azından a içeriyor diğerinin ipucu
و لا يمكن لأي منهما أن يوجد بدون الآخر
et ne peut exister soit sans l'autre
ve ya da sadece örnek bakarak gösterilmektedir aşırı
تفترض الفلسفة الشرقية أيضا أنه لا يمكن تحقيق الإنسجام إلا من خلال احتضان كلا الجانبين
philosophie orientale suppose également qu'il ne peut pas atteindre l' harmonie que par embrasser les deux côtés
This kaçınarak bu Balance elde edebilirsiniz ikisi arasında sağlıklı bir denge için tarafları ve Eliea
و اليعي ألى توازن صحي بينهما
et Eliea à un bon équilibre entre les deux
hem kucaklayarak o uyumu ulaşamayacağını varsayar
يمكن تحقيق هذا التوازن عن طريق تجنب الإفراط
peut atteindre cet équilibre en évitant excessive
diğer Doğu felsefesi olmadan hiçbiri var olabilir
و يتضح هذا من خلال النظر إلى مثال أحد الوالدين و إبنه
Ceci est illustré en regardant l'exemple d'un parent et de son fils.
bir ebeveyn ve oğlunun. ebeveyn sadece çocukları için en iyi
لنفترض أن الوالد يريد الأفضل فقط لأطفاله
Supposons qu'un parent ne veuille que le meilleur pour ses enfants
ve bir şey feci yaşandığı engellemek için büyük çaba
و هو يحاول بجهد منعهم منة تجربة أي شيئ سيئ
et s'efforce de les empêcher de vivre quelque chose de mal
istiyor varsayalım. Ancak, onlar çocuklarını korumada çok ileri gitmek
و مع ذلك ، إذا ذهبوا بعيدا في حماية طفلهم
. Cependant, s'ils vont trop loin dans la protection de leur enfant
ve böylece engel olmadığını
و بالتالي منعهم من التعرف على العالم و استكشاف تجارب جديدة
et l'empêchent ainsi En découvrant le monde et en explorant de nouvelles expériences, ils seront
Dünyayı öğrenmekten ve yeni deneyimler keşfetmekten
فسيندفعون نحو النقيض
poussés vers le contraire.
, tam tersine doğru itileceklerdir.Onları
فبدلا من حمايتهم من التأثيرات السلبية
Au lieu de les protéger des influences négatives,
olumsuz etkilerden korumak yerine,
سيشعر طفلهم ببساطة بالإختناق
leur enfant se sentira simplement étouffé
çocukları boğulmuş hissedecek
و قد يتمرد بطرق متطرفة لاستعادة الشعور بالحرية
et pourra se rebeller de manière extrême pour retrouver un sentiment de liberté
ve bir özgürlük duygusunu yeniden kazanmak için aşırı şekillerde isyan edebilecektir
و كلا النقيضين ليس أمرا جيدا
. Les deux extrêmes ne sont pas un bonne chose jusqu'à
. İyi bir şey
حتى تسعى لتحقيق التوازن في حياتك
ce que vous cherchiez l' équilibre dans votre vie.
hayatında dengeyi arayana
تذكر ألا تذهب بعيدا نحو الجانب المظلم
N'oubliez pas de ne pas aller trop loin dans le côté obscur
kadar.Karanlık tarafa
أو أن تذهب بعيدا في محاولة تحقيق الكمال
ou vous allez trop loin en essayant d'atteindre la perfection. Il
çok fazla girmemeyi veya mükemmelliği elde etmek için çok ileri gitmeyi unutma.Mükemmel
من المستحيل أن تكون مثاليا
est impossible d'être parfait
olmak imkansızdır.Hayatta
و الفوضى في الحياة أمر لا مفر منه
. Le chaos dans la vie est inévitable.
kaos kaçınılmazdır.O yüzden zamanını
لذلك لا تضيع وقتك و طاقتك في محاربة ما لا مفر منه
Alors ne gaspillez pas votre du temps et de l'énergie pour lutter contre l'inévitable.
boşa harcama. kaçınılmaz olanla savaşmak için zaman ve enerji.Sadece
و من المهم ايضا ألا تركز فقط على الأشياء التي تجعلك سعيدا
Il est également important de ne pas se concentrer uniquement sur les choses qui vous rendent heureux. Cela
seni mutlu eden şeylere odaklanmamak da önemlidir.Yapması
يمكن أن يكون ممتعا أكثر أن تقوم بالأشياء التي تمنحك شعورا جيدا و دافئا
peut être plus amusant à faire. Faites des choses qui vous font vous sentir bien et chaleureux
daha eğlenceli olabilir.Kendini iyi ve sıcak hissettiren ama kişisel gelişimini geliştiremeyen
و لكنها يمكن ألا تنمي التطور الشخصي
mais ne peuvent pas développer le développement personnel
şeyler yap o yüzden bunun yerine neye odaklan
لذا ركز بدلا من ذلك على ما هو أفضل لك
alors concentrez-vous plutôt sur ce qui est le mieux pour vous
onlar için sağlıklı ve faydalı olduğu için
مثل الوالدان المحبان عندما يقومان بما هو أفضل لأطفالهما
comme parents aimants quand ils font ce qui est le mieux pour leurs enfants
onlar, onlar emin çocuklar bunu yapmak onların
قد لا يرغب الطفل في تناول الخضروات
Un enfant peut vouloir ne pas manger des légumes
bir çocuk sebze yemek ya da erken yatmak
أو في الذهغب إلى الفراش في وقت مبكر
ou aller se coucher tôt,
istemeyebilir çocuklar ancak anne
لكن الآباء يتأكدون من فعل الأولاد لذلك ، لأنه صحي و مفيد لهم
mais les parents ils assurez - vous que les enfants le font, parce qu'il est sain et bénéfique pour eux.
için en iyisini yaptığınızda anne seven gibi sizin için en iyisidir.
لذلك في حياتك كبالغ
donc, dans votre adulte dans la vie
Böylece yetişkin hayat
قم بنفس الدور من أجل نفسك
, faites de même pour vous-même.
, aynısını kendin için yap Kendin için
حدد هدفا و اتجاها لنفسك
Fixez-vous un objectif et une direction,
bir hedef ve yön belirle
ثم اتخذ قرارات مناسبة تساعدك على تحقيق ذلك
puis prenez les décisions appropriées qui vous aideront à y parvenir.
ve sonra bunu başarmana yardımcı olacak uygun kararlar ver
الفصل الثالث : إختر أصدقاءك بحكمة
Chapitre trois : Choisissez judicieusement vos amis
Üçüncü Bölüm: Arkadaşlarını akıllıca seç Şunların
هل لاحظت أن الأشياء التي يقولها أصدقاؤك
Avez-vous remarqué que les choses A Vos amis et
A olduğunu fark ettiniz mi? Arkadaşlarınız ve
يدخل في مفرداتك الخاصة حتى قبل أن تلاحظ ذلك
entrez dans votre propre vocabulaire avant même que vous ne remarquiez que
kelime dağarcığınıza girerken bile bunun şaşırtıcı olmadığını
هذا ليس مستغربا ، لأنه كلما زاد الوقت الذي تقضيه مع الناس كلما زاد تأثيرهم عليك
ce n'est pas surprenant, car plus vous passez de temps avec les gens, plus vous vous influencez,
fark edeceksiniz , çünkü insanlarla ne kadar çok zaman geçirirseniz sizi o kadar çok etkiler
و بينما يكون التقاط أنماط كلام أصدقائك غير ضار
et tandis que les schémas de capture de mots que vos amis inoffensifs
ve kelimelerin arkadaşlarınızın zararsız bir şekilde yakalanması
فقد يكون القت قد حان للقلق
peuvent être abandonnés est venu à s'inquiéter
durumunda endişelenmenize neden oldu.
إذا لاحظت أن عادات اصدقائك و سماتهم السامة قد أثرت أيضا عليك
si vous remarquez que vos amis et vos habitudes de traits toxiques peuvent également vous affecter
Arkadaşlarınızın ve toksik özelliklerin alışkanlıklarının da sizi etkileyebileceğini unutmayın,
لأننا غالبا ما نختار أصدقاءنا
car nous choisissons souvent nos amis
çünkü arkadaşlarımızı
من خلال معايير سطحية مثل المصالح المشتركة أو أشياء نتشارك فيها
sur des critères superficiels tels que des intérêts communs ou des choses que nous partageons
ortak ilgi alanları veya paylaştığımız şeyler gibi yüzeysel kriterler üzerinden seçiyoruz,
في نحن لا نتوقف لنفكر بالظبط نوع الشخص الذي يكونه صديقنا
nous ne nous arrêtons pas pour penser exactement au type de personne qui aspirait à être notre ami
tam olarak arkadaşımız olmayı arzulayan kişinin tipini düşünmekten vazgeçmiyoruz
و لا نفكر دائما في الآثار التي يمكن أن تحدثها العادات السامة على تنميتنا الشخصية
et ne pensez pas toujours aux effets qui peuvent être causés par les habitudes toxiques sur notre développement
ve Toksik alışkanlıkların insanların pasif olduğu kişisel gelişimimiz ve kararlarımız
إن الأشخاص السلبيين و قرارات الحياة السيئة لديهم قدرة مخيفة على تخريب الأشخاص الناجحين
personnel que les gens passifs et les décisions Les mauvaises vies ont une terrifiante capacité à saboter les gens qui réussissent.Cet
üzerinde yaratabileceği etkileri her zaman düşünmeyin Kötü hayatlar başarılı insanları sabote etme konusunda korkunç bir yeteneğe sahiptir.Bu
يمكن أن يحدث هذا التأثير في المجال المهني كما في حياتك الإجتماعية
effet peut se produire dans la sphère professionnelle ainsi que dans votre vie sociale.
etki sosyal hayatınızda olduğu gibi profesyonel alanda da ortaya çıkabilir.
فمثلا ، يعتقد العديد من المديرين و المهنيين
Par exemple, de nombreux managers et professionnels
Örneğin, birçok yönetici ve profesyonel
أن إدخال موظفين متوسطي الآداء
pensent qu'amener des employés médiocres
, vasat çalışanları
في مشروع جماعي مع آخرين عاليي الآداء
dans un projet de groupe avec d'autres très performants
diğer yüksek performans gösterenlerle bir grup projesine dahil
سيؤدي إلى بناء هذا التأثير الإيجابي
va construire cet impact positif
etmenin bu olumlu etkiyi oluşturacağına
و يشجع المتوسطين على محاكاة أفضل الممارسات لنظرائهم المتفوقين
et encourager les médiocres.Cependant
ve vasat olanları teşvik
و مع ّلك ، فقد أظهرت الدراسات أن التأثير المعاكس في الواقع هو الأكثر احتمالا
, des études ont montré que l'effet inverse est en fait plus probable
edeceğine inanmaktadır.Ancak çalışmalar, tam tersi etkinin aslında daha olası olduğunu
و أن الزملاء الناجحين سينخفض آداؤهم
et que les collègues qui réussissent réduiront leur performance en
ve başarılı meslektaşların azaltacağını göstermiştir. akran
بسبب التأثير السلبي للزملاء المتوسطين عليهم
raison de l' influence négative des pairs . SMPS
olumsuz etkisi nedeniyle performansları .
لهذا السبب ، من الأهمية بمكان
pour cette raison, il est important
Bu nedenle onları SMPS, onlar için
أن نحيط أنفسنا بأشخاص إيجابيين لهم عادات حيوية و إيجابية في حياتهم
de nous entourer de personnes positives pour eux des habitudes vitales et positives dans leur vie
yaşamsal alışkanlıkları olumlu ve yaşamlarında olumlu olan insanlarla kendimizi kuşatmak önemlidir, bunun için
لهذا تذكر أن ممارسة التمييز في هذه الحالة ليس غطرسة و ليس إصدارا للأحكام
pour cela rappelez-vous que la pratique de la discrimination dans ce cas n'est pas l' arrogance et non une version des dispositions
bu durumda ayrımcılık uygulamasının kibir değil, hükümlerin bir versiyonu
بدلا من اقتناء أصدقاء محتملين بسبب عوامل تافهة مثل أسلوب اللباس أو الإختلافات الإجتماعية أو الإقتصادية
plutôt que l' acquisition d'amis potentiels en raison de facteurs insignifiants comme le style vestimentaire, les différences sociales ou économiques
değil, edinim değil. İyi arkadaşlar almak izin vermez çünkü böyle Aktif böyle bir ortaklık güzelliği iki tarafı da yarar sağladığını
ابحث بنشاط عن أشخاص يساعدونك في إحداث تغيير إيجابي
rechercher activement des personnes qui vous aideront à créer un changement positif
olduğu için olumlu bir değişim yaratmak yardımcı olacaktır insanları ararlar
لأن الجمال في مثل هذه الشراكة أنها تعود بالفائدة على كلا الطرفين
parce que la beauté d'un tel partenariat est qu'il profite aux deux parties. les
elbise, sosyal ya da ekonomik farklılıkların tarzı olarak önemsiz faktörlerin arkadaşları
لن يسمح لك الأصدقاء الجيدون بالإستغراق بالشعور بالشفقة على الذات
bons amis ne vous permettra pas d'obtenir emporté par l'apitoiement sur vous-même
potansiyelinin. kendine acıma ile kendinden
أو الإنخراط في حديث ذاتي سلبي
ou vous engager dans un discours intérieur négatif
veya negatif kendi kendine konuşma meşgul
و سيخبرونك عنذما تنمي سلوكيات سامة
et vous dira quand vous développez des comportements toxiques
ve toksik davranışlar geliştirmek size bunu söyler
و في المقابل ، ستفعل أنت نفس الشيئ معهم
et en retour, vous ferez de même. La chose est avec eux
ve karşılığında, aynı yapacağız.
لأنكم جميعا تسعون إلى إثبات أنفسكم في العالم من حولكم
parce que vous cherchez tous à faire vos preuves dans le monde qui
hepiniz Bu dünyada etrafımızdaki kendinizi kanıtlamak etmeye çünkü şey onların yanında
سوف تساعدكم هذه الصداقة على أن تكونوا جميعكم أحسن ما يمكن أن تكونوا
vous entoure . amitié vous aidera à tous être le meilleur, vous pouvez être
Arkadaşlık, olabileceğinizin en iyisi olmanıza yardımcı olacaktır
إذا ، إختر أصدقاءك بحكمة
Si, choisissez vos amis avec sagesse
Eğer arkadaşlarınızı akıllıca seçerseniz
الفصل الرابع : تغلب على نفسك
Chapitre quatre: vous - même Overcome
Dördüncü Bölüm: Kendinizi Yenmek
كم مرة تجد نفسك تقارن نجاحك بنجاح أناس آخرين
Combien de fois vous vous trouvez comparer votre succès avec le succès des autres,
İster kendinizi terfi ettirme niyetiyle , ister terimler açısından kendi
سواءا كان ذلك بقصد تعزيز نفسك أو خطواتك
que ce soit avec l'intention de vous - même la promotion ou vos étapes en
başarınızı diğer insanların başarısıyla karşılaştırırken kendinizi
بعبارات مثل : على الأقل فعلت أفضل مما فعل فلان
termes tels que : au moins j'ai fait mieux que tel et tel
ne sıklıkta buluyorsunuz? örneğin: en azından şundan daha iyisini yaptım
أو لتثبيط نفسك بتعليقات مثل : لن أفوز بهذه الجائزة أبدا كما فعل فلان
ou pour vous décourager avec des commentaires tels que : je ne gagnerai jamais ce prix comme il l'a fait et donc
ya da şu tür yorumlarla cesaretinizi kırmak için: Bu ödülü asla onun kazandığı gibi kazanamayacağım ve bu nedenle
هذا النمط من التفكير يتجاوز نمط التفكير السام
ce style de pensée au - delà du schéma de pensée n'est pas
, düşünme kalıbının ötesindeki bu düşünme tarzı toksik
لأن المقارنة قاتلة للتطور و التقدم الشخصي
toxique La comparaison est fatale au développement personnel et de progrès,
değildir. Karşılaştırma, kişisel gelişim ve ilerleme için ölümcüldür,
لكن من المهم أن نوضح هنا أن المقارنة و النقد الذاتي ليسا نفس الشيئ
mais il est important de préciser ici que la comparaison et l' autocritique ne sont pas la même chose. L'
ancak burada, karşılaştırma ve özeleştirinin aynı şey olmadığını açıkça belirtmek önemlidir.Öz
نقد الذات هو شيئ صحي ألى حد ما
autocritique est une chose saine dans une certaine mesure,
eleştiri bir dereceye kadar sağlıklı bir şeydir
لأنه يدعوك إلى تقييم عيوبك بشكل واقعي
car il vous invite à évaluer de façon réaliste vos défauts
çünkü sizi kusurlarınızı gerçekçi bir şekilde değerlendirmeye
و تحديد المجالات التي يمكنك التطور فيها و تحسينها
et identifier domaines dans lesquels vous pouvez développer et améliorer,
ve tanımlamaya davet eder. geliştirebileceğiniz ve iyileştirebileceğiniz alanlar
و هذا ما يدفعنا للعمل من أجل مستقبل أكثر إشراقا و نجاحا
ce qui est ce qui nous motive à travailler pour un avenir plus brillant et le succès,
ve bizi daha parlak bir gelecek ve başarı için çalışmaya motive eden şey budur,
لكن النقد الذاتي يأخذ منعطفا قبيحا عندما تدمره عدسة المقارنة
mais l' auto - critique prend une vilaine tournure quand il détruit la lentille de comparaison
ancak öz eleştiri, karşılaştırma merceğini yok ettiğinde çirkin bir hal alır
لأنه بدلا من أن نسأل أنفسنا عما يمكننا فعله لنكون أفضل شخص يمكننا أن نكونه
parce qu'il est plutôt que de nous demander ce que nous pouvons faire pour être la meilleure personne que nous puissions Nkonh
çünkü kendimize olmak için ne yapabileceğimizi sormak yerine Yapabileceğimiz en iyi insan Nkonh
تجعلنا المقارنة نقيم أنفسنا بمعايير الآخرين
nous faire comparer nous nous évaluons par rapport aux normes des autres
bizi karşılaştırır kendimizi başkalarının standartlarına göre değerlendiririz
هذه النظرة تلغي النموذج التدريجي الذي يشكل رحلتنا على طول الطريق
cette vue annule le modèle progressif, qui est notre cheminement sur le chemin pour
bu görüş ilerlemeci modeli iptal eder, bu değiştirme yolumuzdaki yolculuğumuz
باستبدال تقدمنا و تطورنا بفلتر أبيض و أسود
remplacer Nous avons progressé et évolué avec un filtre noir et blanc,
Başarı veya başarısızlık olsun
أي إما نجاح أو فشل
soit le succès, soit l'échec
, siyah beyaz bir filtre ile ilerledik ve geliştik
و إذا رأينا أننا لا نرتقي إلى مستوى الآخرين
. Si nous voyons que nous ne levons au niveau des autres,
. biz başkalarının düzeyine varmayan görürsek,
فإننا نقرر عندها أننا قد فشلنا
nous décidons que nous avons échoué.
o zaman başarısız olduk karar.
لكن إذا أخذنا خطوة إلى الوراء
Mais si nous prenons un pas en arrière
Ama biz büyük resme bir adım geri
و نظرنا إلى الصورة الكبيرة فسنكون قادرين على رؤية كل جزء من أنفسنا بوضوح
et regarder le tableau d'ensemble , nous serons en mesure de voir toutes les parties de nous - mêmes clairement.
ve göz atarsanız açıkça kendimize her yerini görmek mümkün olacak.
الإقرار بالمعلم الشخصي الصغير الذي يحدد نمونا كأفراد
Acquittement de l'enseignant personnel le petit qui définit notre croissance en tant qu'individus
arasında onaylama var Kişisel öğretmen Birey olarak büyümemizi tanımlayan küçük kişi
ربما يكون زميلك في العمل حصل على ترقية بدلا منك
Peut - être que votre collègue a obtenu une promotion au lieu de vous
Belki senin yerine iş arkadaşın terfi almıştır
ربما كان هذا أفضل لك
Peut-être que mieux pour vous au
Belki
بدلا من إعطاء الأولوية لحياتك المهنية تطور علاقتك مع عائلتك
lieu de donner la priorité à votre carrière Développer votre relation avec votre famille
kariyerine öncelik vermek yerine bu senin için daha iyidir Ailenle ilişkinizi geliştir
لأن هذا هو ما يناسبك
parce que ce qui fonctionne pour vous
çünkü bu senin için işe
توقف عن مقارنة نفسك بالآخرين و بدلا من ذلك
Arrêtez de vous comparer aux autres et Au lieu de cela,
yarar Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı bırakın ve Bunun yerine,
أحكم على نفسك حسب إنجازاتك السابقة
jugez-vous par vos réalisations passées
kendinizi geçmişteki başarılarınızla yargılayın
هل أنت اليوم أفضل مما كنت عليه بالأمس
Êtes-vous meilleur aujourd'hui qu'hier
Bugün dünden
هل تريد أن تكون غدا أفضل مما أنت عليه اليوم
Voulez-vous être meilleur demain qu'aujourd'hui
daha iyi misiniz Yarın bugünden daha iyi olmak istiyor musunuz
إذا كانت الإجابة بنعم ، و ينبغي أن تكون كذلك
Si la réponse est oui, et vous devriez l'être
Cevabınız evet ise ve öyle olmalısınız
هذا هو السر إذا لإبقاء نفسك على المسار الصحيح
C'est le secret pour rester sur la bonne voie
Bu, kendinizi doğru yolda tutmanın sırrıdır.
لأنك عندما تقارن حاضرك بماضيك
Parce que lorsque vous comparerez votre présent avec votre passé,
Çünkü bugününüzü geçmişinizle karşılaştırdığınızda,
سوف تكون قادرا على الإقرار بتلك اللحظات الصغيرة من التقدم
vous pourrez reconnaître ces petits moments de progrès
gelişiminiz, en iyi benliğinize ulaşmanız için çok önemli olan
و التي تعتبر حاسمة في تطوير نفسك ، للوصول إلى أفضل ما لديك
qui sont cruciaux pour votre développement, pour atteindre le meilleur de vous-même,
o küçük ilerleme anlarını kabul
و ستكون قادرا على تقدير الجوانب الفردية في نفسك و في حياتك
et vous pourrez apprécier les aspects individuels de vous-même et de votre vie.
edebilecek ve kendinizin ve hayatınızdaki bireysel yönleri takdir edebileceksiniz.
التي تجعل تقدمك خاصا بك
qui font de vos progrès les vôtres.
bu ilerleme kendi yapmak.
قم بتقييم تقدمك الشخصي فقط من خلال المعايير التي تنطبق عليك
Évaluez vos propres progrès uniquement. Avec les critères qui s'appliquent à vous
kendi ilerleme sadece değerlendirin. Eğer gelişme ve ilerlemeyi değerlendiren zaman
و عندما تقوم بتقييم تطورك و تقدمك ، فكر كمفتش بناء
Lorsque vous évaluez votre développement et vos progrès, pensez à un inspecteur en bâtiment
sizin için geçerli kriterler ile, bir bina müfettiş sorun ise
كما يفعل مفتش البناء قم بتحليل كل شيئ من الأسفل إلى الأعلى
comme le fait un inspecteur en bâtiment Analysez tout de bas en haut
yukarı belirleyin alttan her şeyi analiz yaptığı gibi
حدد ما إذا كانت المشكلة عبارة عن إصلاح تجميلي بسيط ، أم هي عيب هيكلي
Déterminez si le problème est une simple réparation esthétique ou un défaut structurel
bir yapı denetçisinin düşünüyorum basit bir kozmetik onarım veya yapısal bir kusur Bulduğunuz
قم بعمل قائمة بكل ما تجده بحاجة إلى إصلاح أو تحسين
Faites une liste de tout ce que vous trouvez Besoin de réparer ou d'améliorer
her şeyin bir listesini yapın Düzeltmeniz veya iyileştirmeniz gerekir
ثم هاجم ، قم بالعمل
puis d'attaquer, de faire le travail
ve ardından saldırın, işi yapın
أعد إصلاح و ترميم نفسك بنفس الطريقة التي يرمم بها المنزل
Réparez et réparez vous-même de la même manière que vous restaurez une maison La
Bir evi restore ettiğiniz gibi kendinizi yeniden tamir edin ve onarın En
أفضل جزء هو أنه عندما تكون شديد التركيز على أن تصبح الشخص الذي يجب أو تريد أن تكونه
meilleure partie est que lorsque vous êtes si concentré sur le fait de devenir la personne que vous devriez ou voulez
iyi yanı, öyle olduğunuzda Olmanız gereken veya olmak istediğiniz kişi olmaya odaklanın
لن يكون لديك الوقت للتفكير في مقارنة نفسك بالآخرين
être vous n'avez pas le temps de penser à vous comparer aux autres
Kendinizi başkalarıyla karşılaştırmayı düşünecek vaktiniz yok
الفصل الخامس : تربية طفل لطيف و مسؤول
Chapitre 5 : Élever un enfant gentil et responsable
Bölüm 5 : Kibar ve Sorumlu Bir Çocuk Yetiştirmek
الطريقة الصحيحة لتربية الأطفال هي واحدة من أكبر المآزق في الحياة
La bonne façon d'élever des enfants est l'un des plus grands pièges de la vie et
Çocuk yetiştirmenin doğru yolu hayattaki en büyük tuzaklardan biridir ve
وهذا يعذب الكثير من الوالدين
cela tourmente beaucoup de parents
bu size eziyet verir birçok ebeveyn
و هم يكافحون من أجل فعل ذلك بالطريقة الصحيحة
et ils ont du mal à le faire de la bonne manière
ve bunu doğru şekilde yapmak için mücadele ediyorlar
لأن أطفالنا يأتون إلى الحياة كصفحات فارغة
parce que nos enfants prennent vie comme des pages blanches Nous
çünkü çocuklarımız boş sayfalar olarak hayat buluyor
غالبا ما يصيبنا العجز أمام السؤال
sommes souvent impuissants à la question de
Ne şaka yapmalıyız sorusunda çoğu zaman çaresiz
ماذا يجب أن نكتب على هؤلاء الأشخاص؟
quoi devrions-nous plaisanter b sur ces personnes ?
kalıyoruz b bu insanlar? Kim
الذين سيؤثرون على المستقبل أو على الأجيال القادمة
Qui affectera les générations futures ou futures
doğuştan insan saldırganlığı tanıyarak bu soruya cevap
إن نقطة البداية للإجابة على هذا السؤال هو الإعتراف بالعدوان البشري الفطري
Le point de départ pour répondre à cette question est de reconnaître l'agression humaine innée
gelecek ya gelecek nesillere başlangıç noktasını etkileyecek Biz ne kadar
كلنا نعرف كيف يمكن للأطفال أن يكونوا أشرارا مع بعضهم البعض
Nous savons tous à quel point les enfants peuvent être mauvais les uns avec les autres
kötü çocukların birbirleri ile olabilir Hemen hemen herkes
فتقريبا كل شخص له قصة مع التنمر من شخص واحد على الأقل في طفولته
Presque tout le monde a des antécédents d'intimidation de la part d'au moins une personne dans son enfance
elinden Yani eğer kendi çocukluğunda en az bir kişiden zorbalık bir geçmişe sahiptir
فماذا لو كان اهتمامنا الأساسي هو تربية و تنشئة أطفال طيبين
Et si notre la principale préoccupation est d'élever de bons enfants
tüm bilmek bizim Öncelikli kaygı, iyi çocuklar yetiştirmektir.İyilik
إن تنمية اللطف تتطلب اكثر من أن تكون صديقا لطفلك في الواقع
. Développer la gentillesse nécessite plus que d'être un ami pour votre enfant
geliştirmek, çocuğunuzla arkadaş olmaktan daha fazlasını gerektirir.Başarılı
تتطلب الأبوة و الأمومة الناجحة المخاطرة في الواقع
. La réussite de la parentalité nécessite en fait de prendre des risques
ebeveynlik, aslında risk almayı gerektirir.Çocuğunuzun
فقد تكون هناك أوقات لا يحبك فيها طفلك
. Il peut y avoir des moments où votre enfant ne vous aime pas,
sizi sevmediği zamanlar
و هذا قد يكون مؤلما قليلا لكنه صحيح
et cela peut être un peu douloureux, mais il est vrai.
olabilir ve bu biraz acı verici olabilir, ancak doğrudur.
خذ لحظة من التتفكير في كيفية تأثير هذا النمط في التربية
Prenez un moment pour réfléchir à la façon dont cela vous affecte. modèle d'éducation de style
Bu çocuğunuzun size her zaman seviyor. stili eğitim desen
نمط أن يحبك طفلك كل الوقت
que votre enfant vous aime tout le temps .
sizi nasıl etkilediğini düşünmek için biraz zaman ayırın.
فإذا كنت تركز على أن تكون ألإضل صديق لطفلك باستمرار و أن يحبك طفلك كل الوقت
Si vous vous concentrez sur le fait d'être un ami actif de votre enfant en permanence et que votre enfant vous aime tout le temps,
Eğer sürekli çocuğun bir varlık arkadaşı olma odaklanırsanız ve çocuğunuz
فأنت لا تركز على تطبيق القواعد
vous ne se concentrer sur l' application des règles
değil mi zaman hepinizi seviyor
فإذا كانت مهممتك تقتصر على التأكد من أنهم سعداء و يستمتعون فقط
s'ils Manmmtk se limitent à s'assurer qu'ils sont heureux et profitent de tout
Manmmtk, mutlu olduklarından ve her şeyden zevk aldıklarından emin olmakla sınırlıysa, kuralların uygulanmasına odaklanın,
فهذا لن يساعد طفلك على أن يصبح محبوبا و معتدلا عندما يصير بالغا
cela n'aidera pas votre enfant à devenir aimable et modéré en tant qu'adulte ce
çocuğunuzun bir yetişkin olarak Sevilebilir ve ılımlı olmasına yardımcı
قد لا يكون من الممتع وضع حدود و تطبيقها
n'est peut-être pas amusant de fixer et de faire respecter des limites,
olmaz, sınırlar koymak ve uygulamak eğlenceli olmayabilir
و لكن قد يساعدك أن تتذكر أنك تقدم لطفلك خدمة كبيرة
mais cela peut aider de vous rappeler que vous rendez un grand service à votre enfant
, ancak yardımcı olabilir Eğer erken onlara hayat dersleri öğreterek
من خلال تعليمه دروسا في الحياة في وقت مبكر
en lui enseignant des leçons de vie dès le début.
çocuğunuz büyük bir hizmet yaptığını hatırlamak. onları
أليس من الأفضل لهم أن يتعلموا المسؤولية من والدين محبين
Ne vaudrait-il pas mieux pour eux d'apprendre la responsabilité de parents aimants
daha anne sevmekten sorumluluk öğrenmek için misiniz daha iyi olmaz
من أن يتعلموها من مجتمع بطريقة أقل لطفا بكثير
que de Ils l'apprennent de la société d'une manière beaucoup moins agréable. Voici les
Bunu toplumdan çok daha az hoş bir şekilde öğrenirler.İşte
في مايلي أهم النصائح من أجل تربية ناجحة
meilleurs conseils pour une parentalité réussie. La
başarılı ebeveynlik için en önemli ipuçları.İlk
الخطوة الأولى هي تجنب تقييدهم بالكثير من القواعد
première étape est d'éviter de les restreindre avec trop de règles. Les
adım, onları çok fazla kuralla sınırlamaktan kaçınmaktır.Kurallar
في حين أن القواعد ضرورية للغاية
règles sont absolument nécessaires,
kesinlikle gereklidir,
لكن إذا وضعت الكثير منها فسيصاب طفلك بالإحباط
mais si vous en mettez trop, votre enfant deviendra frustré
ancak çok fazla koyarsanız, çocuğunuz sinirli ve alacak
و يشعر و كانه محاط بالعقبات
et se sentira entouré d'obstacles.
engellerle çevrelenmiş hissediyorum.
لذا ، بدلا من التحكم في حياتهم وصولا إلى التفاصيل الدقيقة
Ainsi, au lieu de contrôler leur vie Jusqu'au fond avec des
Yani, yerine saygı göstermek gibi gerçek dünya kuralları odaklanın
بقواعد مثل يجب أن تتطابق الجوارب دائما
règles comme les chaussettes devraient toujours correspondre
hep aynı olmalıdır
أو ، يجب أن تكون في السرير بحلول هذا الوقت
ou, vous devriez être au lit à ce moment-là Concentrez
ya, bu zamana kadar yatakta olmalıdır
ركز على قواعد العالم الحقيقي مثل إظهار الإحترام ، اللطف
- vous sur les règles du monde réel comme montrer du respect, être aimable
çorap gibi kurallara asıl meseleye Aşağı hayatlarını kontrol olmanın kibar
و عدم استخدام العنف إلا في حالة الدفاع عن النفس
et n'utilisant pas la violence sauf en cas d'autodéfense
ve kendini savunma dışında şiddet kullanmamak
و تذكر أن القواعد ستساعد في تشكيل القيم الأساسية لطفلك
et en se souvenant que les règles aideront à façonner les valeurs fondamentales. Pour votre enfant
ve kuralların temel değerleri şekillendirmeye yardımcı olacağını hatırlamak Çocuğunuz için
و بصراحة ، هل تفضل أن يكون لديك طفل محبوب و محترم ؟
, franchement, préféreriez-vous avoir un enfant aimé et respecté ?
, açıkçası, sevilen ve saygı duyulan bir çocuğunuz olmasını mı tercih edersiniz?
أو أن يكون لديك وحش صغير تكون جواربه متطابقة تماما
Ou vous avez un petit monstre dont les chaussettes sont exactement les mêmes La
Ya da çorapları tamamen aynı olan küçük bir canavarınız var.
القاعدة التالية هي أن تستخدم أقل قدر ممكن من القوة
prochaine règle est d'utiliser le moins de force possible
Sonraki kural, mümkün olduğu kadar az güç kullanmaktır
تأكد من وضع قواعد واضحة بالتساوي مع عواقب واضحة
Assurez-vous d'établir des règles claires uniformément avec des conséquences claires
Net sonuçlarla eşit olarak net kurallar belirlediğinizden
و احرص على جعل العقوبة مناسبة للفعل
et assurez-vous que la punition correspond à l'action
ve cezanın eyleme uyduğundan emin olun
إن معرفة العقوبة التي ستكون أكثر فعالية لمساعدة الطفل على تعلم تحمل نتائج أفعاله
Savoir quelle punition sera la plus efficace pour aider enfant apprenez à supporter les conséquences de ses actes
Hangi cezanın size yardım etmek için en etkili olacağını bilmek çocuk eylemlerinin sonuçlarına katlanmayı öğrenir
يتطب ذلك أيضا معرفة متعمقة بطفلك
Cela nécessite également une connaissance approfondie de votre enfant,
Bu ayrıca çocuğunuz hakkında derinlemesine bilgi gerektirir,
لذلك تعرف على الشخص الفريد الذي عليه طفلك
alors apprenez à connaître la personne unique qu'est votre enfant
bu nedenle çocuğunuzun benzersiz kişiliğini tanıyın
و افهم متى يكون التصحيح اللفظي فقط هو الضروري
et comprenez quand seule une correction verbale est nécessaire
ve yalnızca sözlü düzeltmenin ne zaman gerekli olduğunu
و متى يجب مثلا أن تحرمه من ألعاب الفيديو لمدة أسبوع مثلا
et quand il faut par exemple le priver de vidéo jeux pendant une semaine, par exemple, le
ve ne zaman örneğin onu videodan mahrum etmeniz gerektiğini anlayın Örneğin, bir haftalık oyunlar,
النصيحة الثالثة هي توحد الوالدين في جبهة واحدة
troisième conseil est d'unir les parents sur un même front
üçüncü tavsiye, ebeveynleri bir cephede birleştirmenizdir
و عليك كذلك أن تدعم شريكك حتى عند ارتكاب الأخطاء
et vous devez également soutenir votre partenaire jusqu'à ce que Lorsque vous faites des erreurs
ve siz de eşinizi desteklemelisiniz, ta ki hatalar yaparken Hataları
الإعتراف بالأخطاء و العمل على تصحيحها بمحبة ، هو المفتاح لبيت سعيد
Reconnaître les erreurs et les corriger avec amour est la clé d'un foyer heureux
kabul etmek ve onları sevgiyle düzeltmek mutlu bir yuvanın anahtarı olana kadar
الفصل السادس : الحياة ليست عادلة
Chapitre Six : La vie n'est pas juste
Altıncı Bölüm: Hayat değildir adil
لماذا تحدث أشياء سيئةلأناس طيبين ؟
Pourquoi de mauvaises choses arrivent-elles aux bonnes personnes ?
Neden kötü şeyler iyi insanların başına gelir?
هذا واحد من الألغاز المؤلمة القديمة في الحياة
C'est l'une des vieilles énigmes douloureuses de la vie
Bu, hayatın eski acılı bulmacalarından biridir
و حتى يومنا هذا لم نتمكن من حل هذا اللغز
et à ce jour, nous n'avons pas été en mesure de résoudre cette énigme
ve bugüne kadar bu bulmacayı çözemedik
هذا لأنه من الأسهل علينا إلقاء اللوم على الظلم على المستوى العالمي أو الشخصي
car il nous est plus facile de blâmer l'injustice au niveau mondial ou personnel
çünkü küresel veya kişisel düzeyde adaletsizliği suçlamak ya da umutsuzluğa yenik düşmek
أو الإستسلام لليأس ، و هذه ليست الإستجابة الصحيحة على معاناة العالم
ou de succomber au désespoir, et ce n'est pas la bonne réponse à la souffrance du monde
bizim için daha kolay ve bu doğru yanıt değil. Dünyanın çektiği acılar
على الرغم من أنها قد تكون استجابات مغرية أو سهلة
bien qu'il puisse y avoir des réponses attrayantes ou faciles à
çekici tepkiler ya da bu tepkilerden kurtulmanın
التخلص من هذه الإستجابات المتطرفة أمر بالغ الأهمية لعيش نمط حياة صحي
se débarrasser de ces réponses extrêmes est extrêmement important pour vivre le mode de vie d'une personne saine
kolay olsa da aşırı sağlıklı bir yaşam tarzı yaşamak için son derece önemli olduğunu
لكن المؤلف الروسي المشهور ليو تولستوي لم يرى الأمر بهذه الطريقة
mais le célèbre auteur russe Léon Tolstoï, il n'a pas vu de cette façon,
ancak ünlü Rus yazar Leo Tolstoy, bunu böyle görmediğini
فقد أشار في الحقيقة إلى أن ظلم العالم كان ساحقا للعقل البشري
il a noté le fait que l' injustice du monde accablait l' esprit humain de
, gerçeğini kaydetti. dünyanın adaletsizlik
لدرجة أن 4 ردود فقط يمكن أن تكون صحيحة
sorte que 4 réponses ne peuvent être vraies,
4 tepkiler sadece doğru olabilir ki insan aklını ezici
و حسب تعريف تولستوي ، فإن هذه الإستجابات تتكون من : تجاهل طفولي
et selon la définition de Tolstoï, ces réponses consistent en : ignorer l'enfantillage
ve Tolstoy'un tanım gereği, bu tepkilerin oluşur: görmezden
الإسغراق في المتعة و اللذة ، الإنتحار ، و الصراع
, l'hédonisme, le suicide et le conflit
çocuksuluk, hazcılık, intihar ve çatışma
و لكن ، هل هذا هو كل ما هو موجود بالفعل؟
Mais, est-ce vraiment tout ce qu'il y a ?
Ama bu gerçekten her zaman vardır;
بالتأكيد ، فقد اعتنق العديد هذه النظرة الرافظة للعالم
Certes, beaucoup ont adopté cette vision conservatrice du monde. Rien
Elbette pek çoğu bu muhafazakar dünya görüşünü benimsemiştir.Örneğin
ففي و.م.أ وحدها مثلا
qu'aux États-Unis , par exemple,
yalnızca ABD'de son
حدثت أكثر من 1000 عملية إطلاق نار في 3 سنوات السابقة
il y a eu plus de 1 000 fusillades au cours des 3 dernières années,
3 yılda 1000'den fazla silaha ateş
و في كل واحدة من هذه الحالات
et dans chacun de ces cas
açıldı ve bu vakaların her birinde
قتل على الأقل 4 أشخاص
, au moins 4 personnes ont été tuées
saldırgan en az 4 kişi öldürüldü
قبل أن ينهي المعتدي حياته بنفسه
avant que l'agresseur ne prenne son vie.
. hayat kendi.
هذه أخبار كئيبة حقا ، و لكن
ce sont des nouvelles vraiment lamentables., mais
Bu. gerçekten kasvetli bir haber, ama
لا ينبغي لهذا أن يجعلنا نفقد الأمل أو نستنتج أن البشرية سيئة بطبيعتها
pas que cela devrait nous faire perdre espoir ou conclure que la mauvaise nature humaine
bu bize kaybetmek umut yapmak ya da kötü insan doğası insan hayatları ve sorumluluğunu almak çağrısında
يشتمل هذا الدرس على قاعدة بيترسون السادسة للحياة
comprend cette leçon sur la base de Peterson pour la sixième vie,
altıncı yaşam için Peterson, temelinde bu dersi
التي تدعو الناس لتحمل المسؤولية عن حياتهم
qui appelle les gens à assumer la responsabilité de leur vie
içerdiğini sonucuna gerekir değil onların
و أفعالهم قبل أن يقوموا بإدانة العالم
et leur actions avant qu'ils ne condamnent le monde
Rus yazar Alexander Solzhinsting felsefesi güvenerek
بالإعتماد على فلسفة الكاتب الروسي الكسندر سولجينستينغ
reposant sur la philosophie de l' écrivain russe Alexandre Solzhinsting
dünyayı yargılamak önce eylemleri
يؤكد بيترسون على أنه من الممكن التغلب على قسوة الحياة حتى عندما تكون الظروف قاسية للغاية
confirme Peterson sur elle la dureté de la vie peuvent être surmontées même lorsque les conditions sont très dures,
koşulları çok sert olduğunda bile aşılabilir üzerine hayatının zorluklarını Peterson onaylar
و هذا ما تعلمه ألكسندر
et de ce que Alexander a appris.
ve bu İskender öğrendiklerini en.
فبعد قتال متفان ضد النازيين من أجل بلاده خلال ح.ع.ث
Après un combat dédié contre les nazis pour son pays au cours de l'AH
ülkesi için Nazilere karşı özel bir kavga sırasında sonra
تم سجنه من طرف بلاده بعد انتهاء الحرب
il a été emprisonné par son pays après la fin de la guerre
Savaşın bitiminden sonra ülkesi tarafından hapsedilen AH.Rus
فربما تعتقد أن الحياة في معسكرات العمل الروسية ستكون سيئة بقدر ما يمكن أن تسوء الأمور
. On pourrait penser que la vie dans les camps de travail russes serait tout aussi mauvaise. Les choses pourraient mal tourner,
çalışma kamplarındaki hayatın da aynı derecede kötü olacağını düşünebilirsiniz.İşler ters gidebilir,
لكن الأمر بالنسبة له كان يزداد سوءا
mais pour lui, cela empirait
أثناء قضاء عقوبته عرف أيضا أنه مصاب بالسرطان
pendant qu'il purgeait sa peine. Il savait aussi il avait un cancer
و مع ذلك فقد قاوم أغراء الشعور الغضب و المرارة
. Cependant, il a résisté à la tentation de ressentir de la colère et de l'amertume
و فضل بدلا من ذلك التركيز على الخير في الإنسانية
, préférant plutôt se concentrer sur le bien de l'humanité.
قضى وقته في السجن باحثا عن فرص للمساهمة في شيئ ذي معنى عندما يحين وقت مغادرته
Il a passé son temps en prison à chercher des opportunités de contribuer à la cause. Quelque chose de significatif quand il lui était temps pour le congé
تضمن ذلك تأليفه لكتاب : أرخبيل معسكرات العمل
inclus écrire le livre: L'Archipel du Goulag A
فضح لاذع لمعسكرات العمل السوفياتية
Piquer Exposition des camps de travail soviétiques
لم يمنحه هذا الكناب هدفا إضافيا في الحياة فحسب
Non seulement ce chien lui donner un but supplémentaire dans la vie, mais
بل لعب أيضا دورا حيويا في هدم الدعم العام للشيوعية الستالينية
aussi a joué un rôle vital dans démolissant le soutien du public pour stalinien communisme
الفصل السابع : إبحث عن التضحية بدلا عن الإشباع الفوري
Chapitre sept : Chercher le sacrifice au lieu de la gratification instantanée
هل سمعت من قبل عن قصة القرد الذي علقت يده في وعاء البسكويت ؟
Avez-vous déjà entendu l'histoire du singe qui s'est coincé la main dans une jarre à biscuits ?
على الرغم من أن يده يمكن أن تتناسب مع الوعاء
Bien que sa main pourrait s'intégrer dans le bol,
لكن يده كانت أكبر عندما يحمل قطعة بسكويت ليخرجها من الوعاء
mais sa main était plus grand quand il tenait un cookie pour le sortir de la
و لهذا اضطر القرد للإختيار بين الإستسلام و تحرير نفسه من الورطة
cuvette, de sorte que le singe a dû choisir entre abandonner et se libérer de l' ennui
أو التمسك بحبة البسكويت
ou à retenir le cookie.
تنتهي القصة بأسر القرد من قبل الصيادين
L'histoire se termine par la capture du singe par les chasseurs,
مع الإشارة إلى العبرة بان الجشع هو فخ يوقعنا
en référence à la leçon que la cupidité C'est un piège
من المحتمل أنك قد شاهدت ما يشبه هذا السلوك عند البشر
que vous avez probablement vu chez les humains La
إغراء السعي وراء ما نريد حتى عندما يِدي ذلك إاى عواقب سلبية
tentation d'aller après ce que nous voulons même quand cela entraîne des conséquences négatives
إنها تقريبا تجربة عالمية
C'est une expérience presque universelle
لكن الإستسلام للرغبة لا يجعلنا أشخاصا أفضل
Mais céder désirer ne fait pas de nous des personnes meilleures
يرتبط درس الحياة هذا بالفصل السابق
Cette leçon de vie se rapporte au chapitre précédent
لأن الخيارات غير الصحية أو المدمرة
parce que les choix sont souvent malsains ou destructeurs
غالبا ما تكون أثارا جانبية لليأس
Quels sont les effets secondaires du désespoir
إذا كنا ننظر للعالم على أنه مكان كئيب و بائس
Si nous considérons le monde comme un endroit sombre et misérable,
فنحن سنسعى بطبيعة الحال
nous chercherons naturellement
للتخفيف من اكتئابنا من خلال السعي وراء اي متعة
à soulager notre dépression en recherchant tout plaisir qui
تجعل العالم مكانا أكثر تحملا
rend le monde plus supportable
يِؤدي هذا غالبا إلى التبرير
Cela conduit souvent à justifier
أن شيئا ما لا يمكن أن يكون خطأ إذا كان يجعلنا سعداء
que quelque chose ne peut pas mal se passer si cela nous rend heureux
و هذا النوع من التبرير بمكن أن يكون بوابة لاتخاذ قرارات سيئة للغاية
Et ce genre de justification peut être une porte d'entrée pour prendre de très mauvaises décisions.
فكيف إذا يمكننا محاربة هذا
Alors, comment pouvons-nous lutter contre cela ?
يقول بيترسون أن أفضل وسيلة لناهي السعي وراء التضحية مقابل الإشباع الفوري
Peterson dit que la meilleure façon de ne pas chercher le sacrifice en échange d'une gratification immédiate,
لأن التضحية تصنع أشياء أفضل في المستقبل من خلال التخلي عن المتعة الفورية في الحاضر
parce que le sacrifice rend les choses meilleures à l'avenir, c'est à travers Abandonnant le plaisir immédiat dans le présent,
نحن نوعا ما نفعل ذلك كل يوم
nous le faisons en quelque sorte tous les jours en
نضحي بالأشياء التي نفضل القيام بها من أجل العمل و كسب العيش
sacrifiant les choses que nous aimons faire pour travailler et gagner notre
لكن هذا النوع من التضحية
vie, mais ce genre de sacrifice
لا يزال يصب في مصلحة تحقيق مكاسب شخصية
est toujours dans l'intérêt du gain personnel parce que nous le faisons pour
للأننا نفعل ذلك من أجل العيش أو من أجل العيش أو من أجل الإدخار من أجل عطلة مثلا
gagner notre vie ou pour gagner sa vie ou sortir Pour économiser pour des vacances, par exemple
و يقول بيترسون أن التضحية الحقيقية
, Peterson dit que le vrai sacrifice
هي أن نفعل ما يتطلبه الأمر لكي نصبح أكثر لطفا
est de faire ce qu'il faut pour être plus gentil
و أكثر سعادة و أكثر استقامة
, plus heureux et plus juste. Le
التضحية الحقيقية تعرف بالأشياء التي نقوم بها من أجل الآخرين
vrai sacrifice est défini par les choses que nous faisons pour les autres ,
لذلك بدلا من السعي وراء الملذات الأنانية الفورية
alors au lieu de rechercher des plaisirs égoïstes immédiats,
فكر في التخلي عن القليل من وقتك من أجل أعمال تطوعية
envisagez d'abandonner peu de votre temps pour faire du bénévolat
و إحداث فرق في حياة شخص آخر
et faire une différence dans la vie d'une autre personne
عندما تركز على الخير يمكنك أن تمنحه للعالم
lorsqu'elle se concentre sur le bien que vous pouvez donner au monde pour
تأخذ استراحة من نظرتك السلبية للعالم
faire une pause dans le négatif vision du monde
و تسمح لنفسك بأن تكون مدفوعا بالتأثيرات الإيجابية
et laissez-vous guider par les effets positifs vous
قد تجد أنه من المفيد التفكير في زهرة اللوتس كمصدر إلهام لك
trouverez peut-être utile de considérer le lotus comme une source d'inspiration florale vous
هذه النبتة تبدأ حياتها في قاع بحرية موحلة
cette vie végétale commence au fond de la boue librement
و تصعد ببطئ إلى الأعلى مع زيادات نمو صغيرة أثناء ذلك
et monte lentement vers le haut avec la croissance de petites augmentations pendant qui
حتى تنفجر عبر الماء لتتفتح في الشمس
explosent même à travers l' eau pour fleurir au soleil
يمكنك تجربة نفس النوع من النمو
vous pouvez expérimenter le même genre de croissance
من خلال إعطاء الأولوية للتضحية لصالح الآخرين على الإشباع الفوري الأناني
en donnant la priorité au sacrifice des autres au profit de la gratification instantanée égoïste
هذا لا يعيد صنع نظرتك للعالم فقط بل يجعلك شخصا أفضل
cela ne se répète pas Faire de votre vision du monde ne fait pas seulement de vous une meilleure personne
الفصل الثامن : توقف عن الكذب على النفس
Chapitre 8 : Arrêtez
نحن غالبا نميل إلى الكذب على أنفسنا بطريقة أو بأخرى
de vous mentir Nous avons souvent tendance à nous mentir d'une manière ou d'une autre,
سواءا كان ذلك من خلال إخبار أنفسنا بأننا سنحقق هدفا معينا
que ce soit en nous disant que nous allons atteindre un certain objectif
دون بذل أي جهد لتحقيق ذلك
sans faire aucun effort pour y parvenir
أو بتضليل أنفسنا بشأن عيوبنا
ou en nous trompant sur nos défauts
كلنا كاذبون تقريبا بهذه الطريقة
Nous sommes tous des menteurs presque de cette façon le
عالم النفس النمساوي ألفريد آدلر، يسمي هذه العادة كذبة الحياة
psychologue autrichien Alfred Adler, appelé l'habitude de la vie mensonge,
و عرفها على أنها الأشياء التي نقولها و نفعلها للحصول على ما نعتقد أننا نريده
et connu comme les choses que nous disons et faisons pour obtenir ce que nous pensons que nous voulons
هذه الجملة : ما نعتقد أننا نريده ، مهمة جدا
cette phrase : ce que nous pensons vouloir, très important
لأنها تبين حقيقة أننا نخدع أنفسنا ، في إشتهاء أشياء ليست في صالحنا في النهاية
car cela montre le fait que nous nous trompons, en convoitant des choses qui ne sont pas de notre côté au final
و الشيئ نفسه ينطبق على قدرتنا على إقناع أنفسنا أننا نعرف بالفعل كل ما نحتاج إلى معرفته
et la même chose s'applique à notre capacité à nous convaincre que nous savons déjà tout ce que nous devons savoir,
و هذه فكرة ماكرة و خطبرة بشكل خاص
et cette idée d'une ruse et Khtabrh en particulier
لأننا إذا افترضنا أن لدينا بالفعل الأدوات المناسبة لتحسين الذات و تطويرها
parce que si nous supposons que nous avons déjà les bons outils pour s'améliorer et se développer,
فإننا نفقد كل الرغبة في التعلم و النمو
nous perdons tout désir d'apprendre et de grandir
لذا فإن قاعدة بيترسون الثامنة للحياة هي :
donc la huitième vie de base de Peterson est :
توقفلا عن الكذب و قل لنفسك الحقيقة ،و اصقل وعيك الذاتي
Toagafla pour mentir et dire vous - même la vérité et la conscience de soi d'Aramanýzý
و تعلم كيف تتعرف عندما تخبر نفسك بإحدى كذبات الحياة
et apprenez à reconnaître lorsque vous vous dites l'une des vies Kzbat
و اعمل على إصلاح ذلك ، أعد تنظيم أهدافك
et travaillez pour la réparer, réorganisez vos objectifs et
و صدقك مع نفسك يمكن أن يساعدك على إعادة حياتك إلى مسارها الصحيح
votre honnêteté avec vous-même peut vous aider à Obtenez votre vie sur la bonne voie
و كن صادقا بشأن تقدمك و نموك
et être honnête au sujet de vos progrès et de la croissance
الفصل التاسع : الإنخراط في نقاش صحي
Chapitre 9: engager dans une discussion saine
إذا كنت قد قضيت وقتا على وسائل التواصل الإجتماعي
Si vous avez passé du temps sur les médias sociaux,
فأنت تعلم أنها يمكن أن تكون غالبا بقعة للصراع و الإنتقاد ، و تبادل الإتهامات
vous le savez peut souvent être un lieu de conflit, des critiques et des accusations Les
غالبا ما يتعامل الناس بسرعة مع الإساءة في الأنترنت
gens ont souvent affaire rapidement avec des abus sur Internet
و يردون من خلال قول أو فعل أشياء بغيضة لأناس غرباء عشوائيين على الأنترنت
et répondre en disant ou en faisant des choses odieuses à des inconnus au hasard sur
للأسف أصبح هذا السلوك يميز أغلب المحادثات
Internet, malheureusement, ce comportement est devenu une caractéristique de la plupart des discussions
و هو انحراف تام لما يعنييه النقاش الصحي
et est une déviation complète du
كما يقول بيترسون ، لاستعادة قدرتك على الإنخراط في محادثة حقيقية
débat sur la santé d'Aanier, dit Peterson, pour restaurer votre capacité à vous engager dans une vraie conversation
إفهم ما فهمه الفلاسفة اليونانيون القدماء
comprendre comprendre les philosophes grecs anciens
الذين فهموا أن تحدي أو رفض فكرة شخص ما لا يمثل مهاجمة ذلك الشخص
qui ont compris que contester ou rejeter l'idée de quelqu'un n'attaque pas cette personne.
إتباع هذه الطريقة يدخل في في درس الحياة التاسع لبيترسون
Suivre cette méthode est inclus dans la 9e leçon de vie de Peterson,
و هو الإستماع إلى ما يقوله الآخرون
c'est écouter ce que les autres ont à dire
و افتنراض انه يمكنك أن تتعلم منهم شيئا ما
et assumer vous pouvez apprendre quelque chose d'eux,
فبدلا من التعامل مع محادثتك على أنها منافسة
plutôt que de traiter votre conversation comme un concours
أو البحث عن فرص لإثبات أنك على حق و أن الشخص الآخر على خطأ
ou à la recherche des occasions de prouver que vous avez raison et que l'autre a tort
أو البحث عن أسباب للهجوم ، ركز ببساطة على الإستماع
ou à la recherche pour des raisons d'attaquer, se concentrer uniquement sur l' écoute,
قد لا تتفق مع شخص آخر
vous ne pouvez pas d' accord avec quelqu'un d' autre,
حتى في هذه الحالات يجب أن تستمر في التعامل مع المحادثات
même dans ces cas, vous devez continuer à participer aux conversations
باتباع طريقة الإستماع البسيطة
en suivant une méthode d'écoute simple
ثم قم بتلخيص ما سمعته بصوت عالي
, puis résumer ce que J'ai entendu une voix forte
إعادة صياغة ما سمعته بكلماتك الخاصة
retravailler ce que j'ai entendu vos propres mots un
طريقة رائعة للتواصل مع الشخص الآخر
excellent moyen de communiquer avec l' autre personne
و التأكيد له أنك كنت منصتا له
et de lui assurer que vous l'écoutez attentivement
و أنك سمعته بشكل صحيح
et que vous l'avez bien entendu
و هذا يؤكد كذلك على اهتمامك حقا على فهم و استعاب ما يقولونه
et cela souligne également vraiment votre intérêt à comprendre et Astaab ce qu'ils disent
الفصل العاشر : واجه التعقيد بالوضوح
Chapitre X face à la complexité la clarté n'est
ليس سرا أن الحياة يمكن أن تكون مربكة
pas un secret que la vie Notre relation avec les gens peut
علاقتنا مع الناس يمكن أن تكون أكثر تعقيدا
être déroutante Notre relation avec les gens peut être plus complexe
يمكننا التخفيف من جزء من هذا الإرتباك
Nous pouvons atténuer une partie de cette confusion
من خلال الإعتراف أنه في بعض الأحيان
en reconnaissant que parfois
يكون سبب فشلنا في فهم الأشياء
la raison pour laquelle nous ne comprenons pas les choses
هو أننا نولي اهتماما فقط للتفاصيل التي تهمنا أو التي لها معنى بالنسبة إلينا
est que nous ne prêtons attention qu'à les détails sur la question ou ont un sens pour
و على الرغم من أن هذا ميل بشري طبيعي
nous. Il est une tendance humaine naturelle que
فنحن في النهاية لسنا قادرين جسديا على التفكير في كل شيء طوال الوقت
nous sommes finalement pas en mesure de penser physiquement de tout tout le temps,
لكن عدم قدرتنا على رؤية الصورة الكبيرة
mais notre incapacité à voir la grande image
غالبا ما يجعل العالم مكانا فوضويا
fait souvent du monde un endroit chaotique
لهذا ، وضوح اللغة الدقيقة شيء لا يقدر بثمن
pour cela, la clarté de la un langage précis est inestimable
نحتاج القاعدة العاشرة لأنها تساعدنا على تقسيم المفاهيم المعقدة
Nous avons besoin de la règle 10 car elle nous aide à décomposer des concepts complexes
إلى أجزاء بسيطة صغيرة الحجم من المعلومات التي يمكننا فهمها
en informations simples et petites que nous pouvons comprendre
من خلال تبسيط الموقف بمسطلحات دقيقة يمكننا إرساء النظام في حياتنا
en simplifiant la situation en termes précis. Nous pouvons établir de l'ordre dans nos vies,
سواءأ كانت المشكلة في تعطل سياراتنا مثلا أو في مرض أجسادنا
que le problème soit dans la panne de nos voitures, par exemple, ou dans la maladie de notre corps.
من خلال معرفة و تحديد الأعراض يمكن البدء في استعادة السيطرة
En connaissant et en identifiant les symptômes, nous pouvons دء في استعادة السيطرة
و ينطبق الشيئ نفسه على الصراع في العلاقات
و ينطبق الشيئ نفسه على الصراع في العلاقات
إذا جرحت مشاعرك أو كنت تسعى إلى معالجة مسألة مع شركائك
إذا جرحت مشاعرك أو كنت تسعى إلى معالجة مسألة مع شركائك
يمكن أن تساعدك اللغة الدقيقة في توضيح المشكلة و تحديدها
يمكن أن تساعدك اللغة الدقيقة في توضيح المشكلة و تحديدها
بأسلوب بسيط ، و صريح
بأسلوب بسيط ، و صريح
الفصل الحادي عشر : تجنب قمع الطبيعة البشرية
الفصل الحادي عشر : تجنب قمع الطبيعة البشرية
العديد من الرجال مثل النساء
العديد من الرجال مثل النساء
عدوانيون وبي مهيمنون بطبيعتهم
عدوانيون وبي مهيمنون بطبيعتهم
و لا يجب أن تكون هذه السمة أمرا سيئا
و لا يجب أن تكون هذه السمة أمرا سيئا
عندما يتم توجيهها في الإتجاه الصحيح
عندما يتم توجيهها في الإتجاه الصحيح
فبالتشجيع و الإرشاد حول كيفية تجنب أن تصبح جزءا من المشكلة
فبالتشجيع و الإرشاد حول كيفية تجنب أن تصبح جزءا من المشكلة
يمكن للرجال تحويل هذه السمات الشخصية إلى إنجاز أشياء مذهلة تساهم في تحقيق الصالح العام للمجتمع
يمكن للرجال تحويل هذه السمات الشخصية إلى إنجاز أشياء مذهلة تساهم في تحقيق الصالح العام للمجتمع
و لتوضيح هذه النقطة ضرب بيترسون مثالا بالمتزلجين
و لتوضيح هذه النقطة ضرب بيترسون مثالا بالمتزلجين
فقد لاحظ ذات مرة على أرض جامعة تورونتو ، أن بعض المتزلجين الشباب
فقد لاحظ ذات مرة على أرض جامعة تورونتو ، أن بعض المتزلجين الشباب
أظهروا رشاقة و توازنا مذهلين
أظهروا رشاقة و توازنا مذهلين
و لكن لأن الأعراف الإجتماعية
و لكن لأن الأعراف الإجتماعية
تصنف التزلج على الألواح على أنه أمر غير مرغوب فيه أو على أنه أمر منحرف
تصنف التزلج على الألواح على أنه أمر غير مرغوب فيه أو على أنه أمر منحرف
قرر مسؤولو المدينة حظر التزلج في حرم الجامعة
قرر مسؤولو المدينة حظر التزلج في حرم الجامعة
فشلت هذه السياسة في تقدير براعة هؤلاء الشباب
فشلت هذه السياسة في تقدير براعة هؤلاء الشباب
و استعداداهم لتحمل المخاطر في سبيل اللعبة التي يحبونها
و استعداداهم لتحمل المخاطر في سبيل اللعبة التي يحبونها
و بدلا من ذلك قامت بتجريم سلوكهم و حرمت التزلج على أرض الجامعة
و بدلا من ذلك قامت بتجريم سلوكهم و حرمت التزلج على أرض الجامعة
يقول بيترسون أن هذا كان خطأ
يقول بيترسون أن هذا كان خطأ
قال أن الأمر ينطبق على أي حالة نقوم فيها بتشويه سمعة مجموعة معينة من الناس
قال أن الأمر ينطبق على أي حالة نقوم فيها بتشويه سمعة مجموعة معينة من الناس
بدلا من وصم مجموعة من الناس كليا بصفة معينة
بدلا من وصم مجموعة من الناس كليا بصفة معينة
كأن يقال جميع الرجال حقيرون
كأن يقال جميع الرجال حقيرون
يجب أن نكون على استعداد لتبني وجهات نظر و مواهب جديدة
يجب أن نكون على استعداد لتبني وجهات نظر و مواهب جديدة
تختلف عن تلك التي نملكها
تختلف عن تلك التي نملكها
في نهاية المطاف ، هذه هي وجهة النظر التي يجب أن تقود مجتماعاتنا
في نهاية المطاف ، هذه هي وجهة النظر التي يجب أن تقود مجتماعاتنا
لأنها تدعونا إلى وضع قوانين تحمينا
لأنها تدعونا إلى وضع قوانين تحمينا
دون قمع الصفات الجيدة التي يتحلى بها أناس آخرون
دون قمع الصفات الجيدة التي يتحلى بها أناس آخرون
إذا ، سواء ما إذا كان التزلج أو كون الشخص مثابرا أو عدوانيا
إذا ، سواء ما إذا كان التزلج أو كون الشخص مثابرا أو عدوانيا
فلا يجب تجريم سلوك ما
فلا يجب تجريم سلوك ما
إلا إذا كان في الواقع يؤذي شخصا آخر
إلا إذا كان في الواقع يؤذي شخصا آخر
لأنه عندها فقط يمثل ذلك جزءا من المشكلة
لأنه عندها فقط يمثل ذلك جزءا من المشكلة
الفصل الثاني عشر : إحتفل بالأشياء الصغيرة
الفصل الثاني عشر : إحتفل بالأشياء الصغيرة
لقد تطرقنا بالفعل إلى حقيقة أن الحياة غالبا ما تكون مليئة بالحزن
لقد تطرقنا بالفعل إلى حقيقة أن الحياة غالبا ما تكون مليئة بالحزن
و من المهم أيضا ،أن نتذكر أن الحياةى مليئة بالبهجة أيضا
و من المهم أيضا ،أن نتذكر أن الحياةى مليئة بالبهجة أيضا
غالبا عندما يغمرنا الحزن و يربكنا ، يصبح من الصعب رؤية البهجة
غالبا عندما يغمرنا الحزن و يربكنا ، يصبح من الصعب رؤية البهجة
عايش بيترسون ذلك عن كثب
عايش بيترسون ذلك عن كثب
لأن إبنته عانت من إلتهاب المفاصل الحاد منذ أن كانت في السادسة من عمرها
لأن إبنته عانت من إلتهاب المفاصل الحاد منذ أن كانت في السادسة من عمرها
ملء هذا المرض التنكسي طفولتها بألم شديد
ملء هذا المرض التنكسي طفولتها بألم شديد
و حقن متكررة و جراحات متعددة لاستبدال مفاصلها بالكامل
و حقن متكررة و جراحات متعددة لاستبدال مفاصلها بالكامل
لكن بيترسون أكد أن ظلام هذه اللحظات
لكن بيترسون أكد أن ظلام هذه اللحظات
يجب أن يقوي رغبتنا للبحث عن الخير و البهجة في الحياة
يجب أن يقوي رغب تنا للبحث عن الخير و البهجة في الحياة
و هذا فإن القاعدة الثانية عشر للحياة هي
و هذا فإن القاعدة الثانية عشر للحياة هي
حقق أقصى استفادة حتى من أصغر بهجة في الحياة
حقق أقصى استفادة حتى من أصغر بهجة في الحياة
في تجربته الخاصة اكتشف بيترسون أن الإيجابية هي الطريقة الوحيدة
في تجربته الخاصة اكتشف بيترسون أن الإيجابية هي الطريقة الوحيدة
للحفاظ على نفسك حتى في أحلك الأوقات
للحفاظ على نفسك حتى في أحلك الأوقات
فعلى الرغم من تأثره الشديد من معاناة إبنته
فعلى الرغم من تأثره الشديد من معاناة إبنته
فهو ممتن ، لإنه بعد سنوات من الألم
فهو ممتن ، لإنه بعد سنوات من الألم
وجدت إبنته أخيرا معالجا طبيعيا
وجدت إبنته أخيرا معالجا طبيعيا
إستطاع مساعدتها على تحقيق قدر أكبر من الحركة
إستطاع مساعدتها على تحقيق قدر أكبر من الحركة
و تطوير حياة أكثر طبيعية
و تطوير حياة أكثر طبيعية
و على الرغم من أنه يعرف أنها لم تتخطى الأمر تماما بعد
و على الرغم من أنه يعرف أنها لم تتخطى الأمر تماما بعد
لأنه قد تنشأ العديد من المضاعفات و التعقيدات في المستقبل
لأنه قد تنشأ العديد من المضاعفات و التعقيدات في المستقبل
إلا أنه ممتن للرحمات الصغيرة في حياتها
إلا أنه ممتن للرحمات الصغيرة في حياتها
و يسعى إلى إبقاء نفسه و إبقائها هي إيجابيين
و يسعى إلى إبقاء نفسه و إبقائها هي إيجابيين
و في النهاية ينصح بيترسون القراء بتجنب الوقوع في براثن الحزن دائما
و في النهاية ينصح بيترسون القراء بتجنب الوقوع في براثن الحزن دائما
و أن يلاحظوا حتى أصغر الأشياء التي يمكن أن تجعلهم سعداء
و أن يلاحظوا حتى أصغر الأشياء التي يمكن أن تجعلهم سعداء
مثل فرحة طفل أعطيته قطعة حلوى
مثل فرحة طفل أعطيته قطعة حلوى
إستمعتم إلى ملخص كتاب : 12 قاعدة للحياة
إستمعتم إلى ملخص كتاب : 12 قاعدة للحياة
للكاتب جوردن بي بيترسون
للكاتب جوردن بي بيترسون
قرأه عليكم سعيد ولد محمد
قرأه عليكم سعيد ولد محمد